BÖLÜM 14

5.8K 353 273
                                    


Herkese mutlu yıllar🌲 bu bölüm kitabın gerçek karakteri olup ama aramızdan ayrılan o melek gibi kadına gelsin... Gittiğin yerde umarım çok sevilirsin mekanın cennet olsun güzel insan...

Yıldıza bastıysak okuyalım mı? ⭐

🌾🌾🌾🌾🌾

Günler hızla akıp giderken yaz mevsimi artık yerini kışa bırakmıştı. Hare, elindeki kahve fincanı ile camdan bakarken yağmurdan koşuşan telaşlı insanları izliyordu. Taner son zamanlarda oldukça üstüne düşüyor, onunla ilgileniyordu. Hare ikilemde kalmaktan oldukça yorulmuştu. Bir tarafı akışa bırak yaşa derken diğer tarafı ise, yapma yaşadıklarını unutma yine dağılacaksın ve bu sefer toparlanamayacaksın diyordu. Hare pencereden bakıp düşüncelere dalmışken omzuna konan baş ile irkildi ve kafasını sola doğru çevirip baktı.

Öykü bir haftadır yaptığı gibi Hare'ye kendini affettirmeye çalışıyordu. Hare tesadüfen Öykü'nün telefon konuşmasına şahit olmuş psikolojik tedavi gördüğünü öğrenmişti. Duyunca ister istemez kırılmış, arkadaşının kendine güvenmediğini düşünmüştü. Ama Öykü ona gerçeği anlatmıştı. Hare, arkadaşına hak verse de ister istemez üzülmüş kendinin bilmediği şeyi Kuzey'in bilmesine içerlemişti.

Hare omzundaki Öykü'nün başını silkeleyip yerine geçerken Öykü arkasından üzgün bir şekilde bakıp Hare'nin masasına yaklaştı. Tam karşı sandalyesine oturup konuştu.

"Nereye kadar küs kalacağız Hare? Anlatamadım işte, kendimce sebeplerim vardı. Tıpkı senin de bana anlatamadığın şeylerin sebebi olduğu gibi."

Hare Öykü'nün kurduğu cümleler ile kafasını bilgisayar ekranından kaldırıp kaşlarını çatarak yüzüne baktı. Sinirli bir ses tonu ile, "Ben senden bir şey saklamıyorum. Sorun anlatıp anlatmaman da değil. Sorun Kuzey'in bile bilmesi ama benim bilmemem." durdu nefeslendi. Kaç gündür çok içerlemişti bu konuya ve susmaya niyeti yoktu. "Rukiye Teyze bile biliyormuş, ona anlatmışsın. Ne zaman birbirimizden bu kadar uzağa düştük biz Öykü? Ne zaman bana güvenmeyi bıraktın?"

Öykü mavi gözlerini şaşkınlıkla irice açtı. Hare neler diyordu böyle? Sinirle konuşmaya başladı.

"Bilmem Hare ne zaman uzağa düştük bu kadar? Bence sen; Taner ile sorunlarını bana değil de Gökhan'a anlatmaya başladığında düşmüş olabiliriz mesela?" sinirden mavi gözlerinde çakmak çakıyordu. "Mesela, Taner ile olan hiçbir şeyi bilmiyorum. Arzu'nun neden apar topar gittiğini. Hala ayrı odalarda uyuduğunuzu bilmiyorum mesela. Ama Gökhan biliyor. O her şeyi biliyor. Bence bir daha düşün bakalım kim kime güvenmeyi bırakmış. Kim kimden uzağa düşmüş. Cevabı bulursan masamda duymak için bekliyor olacağım."

Öykü sandalyeden kalkıp yerine geçtiğinde Hare arkasından üzgün gözler ile baktı. Bu hayatta kırmaktan en çok korktuğu insanı kırmıştı. Masadan kalkıp mutfağa geçti ve iki sade Türk kahvesi yapıp Öykü'nün masasına doğru ilerledi. Herkes öğle arasına çıktığı için kendileri dışında iki üç kişi daha vardı. Öykü'nün masasının önüne geldiğinde elindeki kahveyi Öykü'nün masasına bıraktı. Öykü mavi gözleri ile ona bakarken Hare boğazını temizleyip konuşmaya başladı.

"Ben senden uzaklaşmadım. Ben kendimden uzaklaştım Öykü. Kendimden o kadar uzaklaştım ki şimdi bulamıyorum, kaybettim. Yapmayacağım şeyler yapıyorum. Affetmemem gereken şeyleri affediyorum." Hare durdu derin bir nefes aldı, soluklanma ihtiyacı hissetti. Kelimeler boğazında yumru olmuş nefes aldırmıyordu. "Ben Taner'i affetmek istemiyorum ama affediyorum. Evet Gökhan her şeyi biliyor ama isteyerek anlattığım bir şey değildi. Tesadüfen duydu her şeyi. Ben sığınacak, içimi boşaltacak bir liman ararken Gökhan dinledi beni, akıl verdi." Öykü ağzını açıp tam konuşmak üzereyken Hare elini kaldırıp durdurdu. Arkadaşının ne diyeceğini çok iyi biliyordu. O konuşmadan konuştu. "Biliyorum sende dinlerdin; hem de of demeden sıkılmadan dinlerdin. Ama kendine hakim olamazdın Öykü. Gerçekleri bilsen bir dakika yerinde duramaz, herkese her şeyi anlatırdın ve bu bizi mahvederdi." Hare dolan gözlerini saklamak için başını havaya doğru kaldırdı. Bir kaç saniye bekledikten sonra tekrardan konuşmaya başladı. "Biz evcilik oyunu oynuyoruz Öykü. Bir sene sonra bitecek bir evcilik oyunu. Taner her gece Arzu'nun kollarına onun yatağına gitti. Teninde onun kokusu ile geldi eve. Her gece ben feryadım duyulmasın diye yastık ısırarak ağladım. Düğün gecesi bile beni bıraktı onun kollarına koştu Öykü. Ama onu affetmek istiyorum, yüzsüz gibi affetmek istiyorum onu... Nefret ediyorum kendimden. Aynaya bakmak bile istemiyorum. Ama seviyorum Öykü çok seviyorum."

EVCİLİK OYUNU Where stories live. Discover now