BÖLÜM 15

5.5K 331 184
                                    

Yıldıza bastıysak okuyalım mı ⭐

🌾🌾🌾🌾

Hare günlerdir hasta yatağında yatıyor ayağa bile kalkamıyordu. Taner en son ateşi düşmeyince, hastaneye götürmüş yapılan tahlil sonuçlarında üst solunum yolu enfeksiyonu geçirdiğini öğrenmişti ama o kadar şiddetli geçiriyordu ki yataktan başını bile kaldıramıyor sürekli uyuyordu. Aliye Hanım evini su basınca dönmek zorunda kalmış, Hasibe Hanım ise Muğla da oturan akrabalarını ziyarete gittiği için Taner Hare'nin bütün bakımını üstlenmişti. İşe bir kaç gündür gitmiyor herşeyi evden yönetiyordu.

Taner Hare'ye zevkle bakıyordu ama mutfak işleri onu biraz zorluyordu. Yemek yapma becerisi olmadığından mutfağın altını üstüne getirmiş tavanların ve tencerelerin çoğunu yakmıştı... Annesinden ya da internetten aldığı tarifleride beceremiyordu. Annesi bir kaç kere gelmek istediğinde Hare ile baş başa kalmak istediği için kabul etmemiş ben bakarım demişti ama şimdi oldukça zorlanıyordu. Taner en son çareyi annesine arayıp çorba yaptırmakta buldu. Kısa süre sonra Aliye Hanım çorba hazır diye aradığında Taner gidip çorbayı alıp geldi. Elindeki tencereyi ocağın üzerine bırakıp dolaptan çıkardığı çukur bir kaseye koyup tepsiye yerleştirdi.

Yavaş adımlar ile merdivenlerden çıkarken çorbayı dökmemeye dikkat ediyordu. Yatak odasının önüne vardığında tepsiyi tek elinde dengede tutup, kapıyı diğer eli ile yavaşça açtı. Hare, yatakta saçlarını tepeden dağınık bir şekilde toplamış hafif yatar bir pozisyonda telefonla görüşüyordu. Taner, müşteri ile konuştuğu belli olan Hare'ye gözlerini devirdi ve elindeki tepsiyi komodinin üzerine koydu. Hare telefonu kapatıp Taner'in getirdiği tepsiyi kucağına yerleştirdi. Çorbadan bir kaşık aldıktan sonra yatağın ucunda oturan Taner'e bakarak konuştu.

"Taner ben çok sıkıldım. İyiyim artık bayağı toparladım yataktan çıksam artık. Resmen aşağı indirmiyorsun beni."

Taner paniklemiş halde konuştu.

"Güzelim aşağı inip ne yapacaksın? Dinlen işte bol bol merak etme her yer tertemiz." Taner aklına gelen mutfağın son haliyle derin bir nefes aldı. Hare o mutfağı görmeden hemen toparlamalıydı.

Hare iri yeşil gözlerini kısıp Taner'e sen bir işler karıştırıyorsun bakışı attıktan sonra geri çorbasını içmeye devam etti. Çorbayı bitirdikten sonra Taner tepsiyi alıp mutfağa indi ve mutfağın içler acısındaki haline baktı. Tam toplamak için işe girişmişti ki çalan telefonu ile yarım bıraktı. Telefon ekranına baktığında Pınar'ın aradığını görünce beklediği mail'in geldiğini anladı. Gelen maile cevap vermek için hemen çalışma odasında girdi. Hare ise, içindeki şüpheye daha fazla dayanamadan sessizce odadan çıkıp merdivenlerden inip mutfağın kapısını açıp içeri girdiğinde etraftaki görüntüye kendinden beklenmeyecek şekilde yüksek bir çığlık attı...

"Tanerrrrrrrrrr!!"

Taner, hemen telefonunu kapatıp mutfağa koştu. Hare yanmış tavalarına, tencerelerine şaşkınlıkla bakıyordu. Resmen bütün raf aşağı inmiş. Sağlam tek tenceresi bile kalmamıştı. Kiminde yanmış kurumuş salça, kiminde su gibi olmuş çorbalar vardı. Hare kükrereyerek yanında duran Taner'e döndü. Yeşil gözlerinden alev çıkıyordu.

"Taner bu mutfağın hali ne allah aşkına. Sağlam tek bir tava, tencere kalmamış."

Taner elini ensesine doğru götürdü ne açıklama yapacağını bilemiyordu. Toplarım diye düşünmüştü ama önünde sonunda Hare'ye yakalanmıştı. Taner bir umut Hare'ye çıkışarak kurtulmaya çalıştı.

"Sen hasta değilmisin Hare ne işin burda çıkıp dinlensene sen?"

Hare mutfakta hızla göz gezdirdikten sonra sinirle Taner'e doğru dönüp konuştu.

EVCİLİK OYUNU Where stories live. Discover now