15K 742 255
                                    

𝑱𝒆𝒐𝒏𝒈𝒈𝒖𝒌❧

Fotokopi makinesinin kapağını kapatıp cihazın işlevini görmesini beklerken elimdeki mavi dosyanın sert kapağını hafif uzayan tırnaklarımla çizmiş sıkıntıyla gözlerimi kapatarak kendimi şirketin oldukça rahat sandalyelerinden birine atmıştım. Tam anlamıyla yorgunluktan bayılmak üzereydim. Beyaz gömleğimin katlanmış kolları karışmış siyah kumaş pantolonumun özenli ütüsü bozulmuş, sabah erkenden kalkıp şekillendirdiğim saçlarım savaştan çıkmışım gibi dağılmıştı. Kolumdaki saatin akrebinin dokuz yelkovanın ise sekizi göstermesi neden bu halde olduğumu açıklıyordu zaten. Yinede makineden duyduğum sesle anında ayaklanmış ve özenle tuttuğum belgeleri mavi dosyanın içine yerleştirmiştim.

Ben Jeongguk. Yaklaşık bir yıldır Kim holdingin yöneticisi, alfa Kim Taehyung'un sekreterliğini yapıyordum. Hoş onu sadece sekreterliğini yaptığım biri olarak tanımlamak az kalırdı çünkü o benim sol yanımda açmış sevda çiçeğimdi. Hergün onu suluyor, içimde gizli bir yerlerde aşkını büyütüyordum. Evet ona aşıktım. Kokusunu duyumsadığım her an kendimi nane bahçelerinde bir demetle gezinirken görüyordum ama yemin ederim ki bu sadece içimdeydi. Ona karşı meslek ettiğimi hep korumuştum. En zoru olmasına rağmen duygularımı kontrol etmeyi öğrenmiş omegamı sürekli uyararak onun huzurunu kaçıracak bişey yapmamak için elimden geleni yapmıştım.

Herşeyden önce onun bana karşı nazik yaklaşımını yitirmek istediğim en son şey bile olamazdı. Yapmam gereken şeyleri bir patron edasıyla değil bir dost gibi söylemesi bile içime işlerken bana karşı bu sevileyi tavrını aptal duygularımla bozmamak için hergün kendimi aynanın karşısında belki defalarca kere uyarıyordum. Ve başarılı oluyordum da. Bu ana kadar hiç belli etmemiştim ona hislerimi, hep resmiyetimi korumuştum, özel randevularını bile dolu gözlerimle fakat özenle hazırlamıştım. Asla da gocunmuyordum bundan. Keza onun mutlu olmasının herkeslerden çok ben istiyordum.

Düşüncelerimin yine onunla dolduğunu fark edince başımı sallayıp elimdeki işe geri döndüm. Bugün çok fazla toplantısı vardı hepsine bende eşlik ettiğimden haliyle deli gibi yorulmuştum ama bu belgeler önemliydi. Yarına kadar imzalanması gerekiyordu ve Taehyung gitmişse bile masasında hazır durması en doğrusu olacaktı.

"Jeongguk sen hâlâ gitmedin mi ?"

Elindeki çöp poşetiyle odaya giren temizlikçi Cho Hee teyzenin şaşkın sesiyle irkilmiş dosyanın kapağını kapatarak ona dönmüştüm.

"Korkuttum mu seni Gguk?"

"Hayır hayır sadece ben fazla dalmışım."

"Neden hâlâ buradasın saat epey geç oldu, oldukça yorgun gözüküyorsun."

"Bugün halledilmesi gereken önemli işler vardı Hee teyze uzadıkça uzadı ama bu belgeler son Bay Kim'e teslim ettikten sonra çıkacağım."

"Bay Kim çoktan gitmiştir Jeongguk sende hemen dosyayı bırak ve çık. Biraz gerginlik kokusu alıyorum heryeri kiraz çiçeği kokutmuşsun." Demiş ve bana gülümseyerek çıkıp gitmişti.

Gerçekten de gergin ve yorgundum o yüzden hızlı adımlarla oradan ayrılmış Taehyung'un odasının kapısına vararak yavaşça tıklatmıştım. Bencede çoktan gitmişti fakat ne olur ne olmaz diye çalmadan giremezdim. Fakat ses gelmeyince yavaşça kulpu indirmiş sadece ay ışığının aydınlattığı onun dışında karanlık kalan odaya girmiştim. Girer girmez aldığım yoğun nane kokusuyla genzim yandı, damağım kurudu. Çok fazlaydı kokusu. Odada olmamasına rağmen sanki buradaymış da duygularını kontrol edemiyormuş gibi heryere dağılmıştı bu güzel koku. Derince nefes alıp çektim. Ona ait herşeyi o kadar çok seviyordum ki sadece kokusuyla bile odasına neden geldiğimi unutacak kadar uyuşuyordu beynim.

Liar Omega/taekookWhere stories live. Discover now