On beş

21.9K 1.8K 676
                                    

Mustafa'nın düğününe bir hafta kaldı demiştim aradan iki hafta geçti ben onu unutmuştum🤭

"Şuraya geçelim mi? Kimse yok galiba."

"Olur," diye onayladım onu. "Sen otur, ben bir bakayım yardıma ihtiyaç var mıymış. Gelirim geri."

Başını sallayınca derin bir nefes alıp ellerimi takımımın cebine soktum. Yavaş adımlarla Harun'ların olduğu tarafa yürürken Kenan'ın olduğu ortama gireceğim diye kendime kızıyordum.

Eğer misafir gibi geçip otursam Mustafa'ya ayıp olacaktı, diğer taraftan da Kenan..

Kenan, Samet, Harun ve Batu toplanmış bir şeyler konuşuyorlardı.

"Selâmün aleyküm," dedim beni duyacakları bir mesafe kaldığında. Hepsinin bakışları bana döndü.

"Aleyküm selam," dediler aynı anda. Kenan'a bakmamaya özen gösteriyordum yanlarına vardığımda.

"Yapılacak bir şey var mı?" diye sorunca Harun aniden omzumu kavradı.

"Hah, Ömer kardeş iyi denk geldin. Sen de pideleri dağıtıverirsin o zaman."

"Ben dağıtacağım ya pideleri," diye atıldı Kenan. Kısa bir an yüzüne baktığımda göz göze geldiğimiz için hemen çektim gözlerimi geri.

"Tamam Ömer gelmeseydi dağıtacaktın mecbur." Kaşlarıyla bir masayı gösterdi. Kenan'ın ailesinin olduğu masaydı, yanında da Zehra ve ailesi oturuyordu ve Zehra'nın yanındaki sandalye boştu. "Git otur nişanlının yanına, seni bekliyor belli."

Boğazım düğümlenmiş gibi hissettim o an, ne nefes alabildim ne yutkunabildim. Bakışlarımı yere eğdiğimde Kenan'ın bakışlarını üzerimde hissediyordum ama bakmamak için kendi kendime büyük bir savaş verdim.

"Hani," dedim kendimi toparlayıp. "Nerede pideler, dağıtayım ben."

"Gel kardeşim, göstereyim ben." Batu omuzumdan tutup beni bir yere doğru götürürken Kenan'dan uzaklaştığım için derin bir nefes aldım rahatlayarak. Aynı ortamda bulunmak bile çok can yakıyordu.

"Ne oldu, aramız düzeldi mi?" Batu'ya sitemle konuştuğumda mahçupça bakışlarını kaçırdı. "Kendi kendine atarlanıyorsun ilk, sonra geliyorsun 'kardeşim' falan."

"Kusura bakma, sinirlenince gözüm bir şey görmüyor."

Evet o an neden sinirli olduğunu az çok tahmin edebiliyordum, bu yüzden uzatmayarak kafamı salladım sadece.

Mutfak gibi bir yere girmiştik. Masaların üzerinde üç karton ağzına kadar pide doluydu. Batu yerde duran su ve içecek kolilerini alınca ben de bir tane karton aldım.

"Yetmezse Harun'a söylersin, diğer kartonları verir sana."

"Tamam."

Tekrar salona girince Batu hemen ilk masalardan başlamıştı pideleri vermeye, ben de diğer taraftaki masalardan başlamıştım Kenan'ların masa sona kalsın diye. Önce kendimi hazırlamam gerekiyordu.

Her masaya yetecek kadar pide koyuyordum kendimce.

"Oğlum koy azıcık, sen de ne cimriymişsin. Bu pidelerle ben bile doymam."

Adam ayağa kalkıp kartonun yarısını masasına boşalttığında kaşlarımı çatarak daha fazlasına izin vermemek için kartonu kendime çektim.

"Amca ne yapıyorsun ya, koca salonun üçte birini sen yiyeceksin. Millete nasıl yetecek bu pide?"

'Hah'ladı alayla.

YENİ MAHALLE -BXBWhere stories live. Discover now