Kırk bir

16.6K 1.5K 681
                                    

"Biraz hızlı kılsan olmuyor mu Kenan," diye söylendim namaz kılan Kenan'a oflayarak. "Seni özledim, işe gitmeden sarılalım biraz."

Yüzü bana dönük olduğunu için yüzünün aldığı ifadeyi çok net bir şekilde görebiliyordum. Benim söylediğimi duyunca gözleri kocaman olmuştu, gözlerini seccadeden ayırmadan okuduğu duaları beni uyarmak için sesli bir şekilde okumaya başladığında dayanamayıp kahkaha attım.

Dün gece yanmış kek olayından sonra fazlasıyla yorulduğumuz için ikimiz de sarılarak uyuyakalmıştık, ve Kenan sabah namazına kalktığında ilk önce gusül abdesti alması gerektiği için vakit yok diye panikleyince benim de uykumu kaçırmıştı.

Şimdi de sabırsızca namazını bitirmesini bekliyordum çünkü işe gitmeme bir saat bile kalmamıştı. Gitmeden önce yine ona doymak istiyordum. Bir saat gözüme yetersiz geliyordu.

Bu kaza olayının ben de sebep olan değişikliğin ben de farkındaydım, Kenan'a daha çok düşkün olmuştum ama bu ikimizi de rahatsız ediyormuş gibi görünmüyordu. O yüzden pek umursamamaya karar vermiştim. Hem, her insan evladı sevgilisini 7/24 yanında isterdi, sorun ben de değildi bence.

"Esselâmü aleyküm ve rahmetullah, ve esselâmü aleyküm ve rahmettullah," diyerek iki tarafa da selam verdiğinde beni uyaracağını bildiğim için merakla bekledim söyleyeceklerini.

"Ömer kafayı mı yedin gülüm, öyle denir mi hiç? Namazın nasıl kılındığı belli, nasıl hızlı kılmamı bekliyorsun ki?"

Dudaklarımı birbirine bastırarak kafamı salladım. Benden sesli bir cevap alamayınca onaylamaz bakışlarıyla önüne döndü ve tespihini çekti.

Duasını da ettikten sonra seccadesini toplayarak ayağa kalktığında, bitirdiği için heyecanlanmıştım. Hemen yatağın kenarına geçerek ona yer verdim, içten bir gülümsemeyle kafasını onaylamazca sallayarak ona ayırdığım yere uzandı

"Bebek," diye mırıldandı yorganın içine girerek. Hiç umursamadan kafamın karnına denk geleceği bir şekilde üzerine, daha doğrusu bacaklarının üzerine uzandım.

Yanağımı göbeğine yaslayarak beline sarıldım. "Doyamıyorum sana," dedim boğuk bir ses tonuyla. Gerçekten bir türlü doyamıyordum.

"Farkındayım," dedi düşünceli bir ses tonuyla, aynı anda saçlarımı okşuyordu.

Kafamı karnından kaldırıp, yüzüne baktım.  "Rahatsız mısın peki bu durumdan?" diye sordum merakla. Eğer evet derse kırılmazdım tabi ki, ama aynı zamanda yapabileceğim de pek bir şey yoktu. Onu çok seviyordum, bunun için ne yapılması gerekiyordu ki?

"Değilim tabi," diye net bir tavırla cevap verdiğinde gülümsedim, o da kıvrılmış dudaklarımı okşadı elini yüzüme doğru uzattıktan sonra. "Sadece senin için endişeleniyorum. Senin yanı başında namaz kılarken bile elin ayağın titriyor gerginlikten, ben sana dokunana kadar rahat etmiyorsun."

Dirseklerimle yataktan destek alarak üzerinde yükseldim. Hala üzerinde uzanıyordum ama artık yüzüm yüzüne daha yakındı.

Çenemi köprücük kemiğine yasladım. Elimin titrediğini ben bile fark etmemiştim.

"Hep sana sarılmak istiyorum," diye içimden geçeni söyledim.

Yanağımı okşadı. "Niye güzelim?"

İlk defa bana güzelim dediği için istemsizce titrek bir nefes aldım.

"Sana bir daha bir şey olursa diye." Göz bebeklerinin büyüdüğüne şahit oldum. "Sanki yanında olmadığım her an başına bir şey gelecekmiş gibi hissediyorum." Düşmemek için destek aldığım elimin üzerine elini koydu ve usulca okşadı.

YENİ MAHALLE -BXBWhere stories live. Discover now