Yirmi

23.2K 1.8K 506
                                    

"Ömer."

"Hmm," diye mırıldandım gözlerimi açmadan ve daha rahat bir pozisyona geçtim. Saçlarımda tüy kadar hafif bir dokunuş hissedince daha da mayışmıştım.

Tekrar uykuya dalacağım zaman yine kalın sesini duydum. "Ben taksiye çıkıyorum," dediğinde gözlerimi açmak için zorladım kendimi. Saat daha çok erkendi, bu saatte işe gidilmezdi ki? "Kalkma, kalkma. Haber vermek istedim sadece."

Ben doğrulunca benden baya uzakta ayakta dikildiğini görüp kaşlarımı çattım. Saçlarıma dokunuyordu ya az önce, yoksa hayal mı görmüştüm?

"Bu saatte mi?" Ben oturur pozisyona geçerken koltuğun üzerine bıraktığı deri ceketini giyip başını salladı. Saat sabahın 6'sıydı. "Kahvaltı falan bir şey yapsaydın, hazırlayayım mı hemen?"

Kaşlarını kaldırıp indirdi. "Yok, yok. Bu saatte bir şey yiyemem zaten, birkaç saat sonra simit çay falan atıştırırım bir şeyler."

"İyi, peki." Sehpanın üzerindeki telefonunu da alıp cebine soktuğunda iç çektim.  "Akşam tekrar gelecek misin?"

Bu soruyu sorunca bir an kendimi evli bir adamın metresi gibi hissetmiştim. Aklıma gelen senaryo ile istemsizce güldüm.

Benim gülmemi tek kaşı havada izledi. "Yok, yeterince rahatsızlık verdim zaten." İtiraz etmeme bile izin vermeyip devam etti. "Bugün emlakçıya uğrayacağım, bulurum elbet bir yer."

Dizlerimin üzerinde yükseldim yaklaşık aynı boyda olalım diye. "Söz ver, bulamazsan geri geleceksin." Cevap vermeden bakışlarını kaçırdığında yumruğumu koluna geçirdim. "Geleceksin dediysem geleceksin."

Güler gibi olsa da ciddileşerek kafasını salladı. Onayını aldığım için tatmin olarak ayağa kalktım ve kapıya kadar ona eşlik ettim.  Ayakkabılarını giyerken ayakta bekledim onu. Resmen işe giderken onu uğurluyordum.

Ayakkabılarını giyip doğrulduğunda kapıyı açıp çıkması için geri çekildim. "Her şey için teşekkür ederim." Bu saatte apartmandaki insanları uyandırmak istemediği için kısıkça konuşmuştu.

"Bir şey yapmadım ki." Gerçekten hiçbir şey yapmamıştım. Yemek bile yememişti evimde, sadece uyumuştu ve şimdi de kalkmış işe gidiyordu.

"Yaptın, yaptın." Dudakları yukarı doğru kıvrıldı. "Çok şey yaptın. Samet'in suratını gördüm dün."

Ha, şu mesele.

Mahçup olarak bakışlarımı kaçırdığımda seslice gülmüştü. Yanağımdan makas alıp kaçar gibi merdivenleri indiğinde gözlerim kocaman olmuş arkasından bakıyordum.

İyice alıştı bu da.

Gözden kaybolduğunda sırıtarak kapıyı kapattım ve sırtımı yasladım, kalbim gereğinden baya hızlı atıyordu.

**

"Emin misin?" Emin olmak ister gibi bir kez daha sordu. "Gidiyorum bak?"

Ofladım. "Git dedim ya Ayşe, müşteriler gidince kapatıp gelirim ben de."

İkimizin beklemesine ne gerek vardı ki, sonuçta sabah kafeyi Ayşe açmıştı ve ben tek başıma kapatabilirdim.

"Peki madem, evde görüşürüz o zaman."  Elini salladığında ona karşılık verdim, sonunda çıkıp gidebilmişti.

"Pardon, hesabı alabilir miyiz?"

Ee Ayşeyi boşuna mı yolladım şimdi ben?

"Tabi, hemen."

YENİ MAHALLE -BXBDonde viven las historias. Descúbrelo ahora