5. Yetinmek

910 73 169
                                    

Yorum sayısına göre yeni bölümün hızını ayarlayacağım. Çok yorum gelirse bu hafta yb gelir.

Medya: Champagne Problems - Taylor Swift (çeviri)

"İstemiyorum dedim Sue!" Susan bıkkınlıkla iç çekti. "Bunu yapamazsın biliyorsun, değil mi? Herkesi sonsuza kadar uzağa itekleyemezsin." Diana gözlerini kırpıştırdı. "Yoo, yapabilirim." Susan işaret parmağı ve baş parmağıyla başını ovmaya başladı. "Sabrım taşıyor D, geliceksin dediysem geleceksin. O kadar!"

Diana derin bir nefes aldı. Gitmek istemiyordu işte! Aylardır konuşmadığı ve onun bir canavar olduğunu düşünen Lily'i görmek istemiyordu. Dorcas'ın laf sokacağını, Mary'nin sürekli dedikodularıyla ilgili sessizce güleceğini, Alice'inse ona acıyarak bakacağını biliyordu. Ama en kötüsü bunlar değildi. Kendisi yüzünden terk edilen Marlene'in suratına nasıl bakacaktı? Diana'nın şu an görmek istediği tek surat Abenfort'un o buruşuk suratıydı.

"Orada beni senden başka isteyen yok." "Yanlış," dedi Susan kelimeyi vurgulayarak. "Herkes seni çok özledi ve Marlene'in de desteğine ihtiyacı var." Diana neredeyse kahkaha atıcaktı. Bunun yerine hafifçe güldü. "Eminim benim desteğime ihtiyacı vardır." Susan sakince omuzlarını tuttu. "Sirius'la ilgili herhangi bir konuda bir kere bile Marlene'i suçladın mı?" Diana kendinden emin bir şekilde kafasını iki yana salladı. Marlene büyük ihtimalle içlerinde en masumuydu. "O da seni suçlamıyor D. Hatta Sirius'u bile suçlamıyor. Ama üzgün ve dostlarına ihtiyacı var." "İşte bu konuda yanılıyorsun," dedi Diana acı bir tonla. "Onu suçlamadım ama onu görmek bana acı verdi Sue. Beni görmek de ona verecek." Susan başını iki yana salladı. "Marlene kırılgan gözükebilir ama aramızda en güçlümüz o D. Yine de o bile buna dayanamaz. Sirius'u kaybetti, seni de kaybetmek ona daha büyük acı verir."

Diana iç çekti. "Bazen ne kadar inatçı biri olduğunuzu unutuyorum Bayan Pendragon." Susan heyecanla ayağa fırladı. "Yani geliyor musun?" "Bir şartla." Kaşları çatıldı. "Gelirsem Regulus'la konuşacaksın."

Susan hemen başını yere eğdi. Bu konuyu konuşmayı sevmiyordu. Regulus onunla konuşmak istiyordu ama Susan istemiyordu işte! Ne diyeceklerdi ki birbirilerine? Söylecek ne kalmıştı? Buna gerek yoktu. Hiçbirine gerek yoktu.

"Olmaz." "Olur," diye diretti Diana. "İkimiz de hoşumuza gitmeyecek konuşmalar yapmak zorundayız. Ama ikimiz de yapmak zorundayız." Susan başını havaya dikti. Sonra da inleyerek Diana'ya döndü. "Bunu sana ödeteceğim." Diana masum bir gülümseyiş yerleştirdi suratına. "Sen bana kıyamazsın."

Hogsmeade'e vardıklarında Diana kendini daha önce hiç bu kadar gergin hissetmediğini fark etti. Şu an bir savaşa girmeyi tercih ederdi. Üç Süpürgenin kapısına geldiklerinde duraksadı. "Bekle." Susan uzanıp kolunu tuttu. "Şşt," dedi sakinleştirmek istercesine. "Hiçbir şey olmayacak, ben burdayım."

İçeriye girdiklerini görünce kızlar ayaklandı. Diana'nın gözleri ilk Lily'ninkileri buldu. Yeşil harelerinde iğrenme görmeyi bekledi ama daha ağzını bile açamadan Lily ona sıkıca sarıldı. "Seni çok ama çok özledim." Diana'nın gözleri şaşkınlıkla büyüdü. "Özür dilerim, bazen senin de insan olduğunu unutabiliyorum." Geri çekildi. "Bundan sonra ne olursa olsun senin arkandayım. Ne yaparsan yap, bana açıklamana bile gerek yok. Senin kendi sebeplerin vardır, bundan eminim." Diana gözlerini kırpıştırırken Lily'nin yerini Dorcas aldı. "Yanında olamadığım için üzgünüm. Hepimiz öyle. Biz cidden boktan arkadaşlarız D, umarım bizi affedersin." Ardından sıra Mary'e geldi. "Okulda dedikodunu yayan herkesin en pis sırlarını öğrenip yaydım. Hiç merak etme, derslerini aldıklarına eminim." Ve Alice. "Sen tanıdığım en güçlü insanlardan birisin. Diğerlerini siktir et gitsin."

Slytherin'in Kanı (Ravenclaw'un Laneti - 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin