Merhaba! Yeni bir bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz.
Dikkatlice okumanızı öneririm, küçük ve çok önemli detaylar var. Bu ipuçlarını yakalamaya çalışın.
Bölüm içinde bol bol yorum bekliyorum sizden! Fikirleriniz benim için çok önemli.
İsterseniz medyadaki şarkıyı açabilirsiniz. ^_^
İyi Okumalar! Düşüncelerinizi paylaşırsanız sevinirim. <3
Bölüm 19: Karanlık sevilebilir mi?
Atlas Demirdağ...
Bazen sadece bir kez karanlığı kabul etmek yetiyordu, insanı çıkılamaz bir karanlığa hapsetmeye. O leke öyle bir bulaşıyordu ki insanın üstüne, çıkarması zor, hatta imkânsız oluyordu. Doğrudan ruhuna işliyor, geride sadece karanlık, bazen de hiçlik bırakıyordu. Önce vicdanı rahatsız ediyor, sonra kocaman bir boşluk oluşuyordu.
Atlas'ın vicdanı, katil olduğundan beri hiç susmamıştı. Her gün, her saniye daha da fazla eziyet etmişti ona. Atlas buna alışmak istemiyordu. Bu işkencenin bitmesini istiyordu. Ama bir yandan da bitmesinden çok korkuyordu. Bir daha hissedememekten, o karanlığa takılıp kalmaktan, tüm bunlara alışmaktan korkuyordu. İçinde büyüyecek olan o boşluktan korkuyordu.
Günden güne kimliği yok olup gidiyormuş gibi hissetmeye başlamıştı. O ilk günlerde, durumu katlanılmaz bir hâl almıştı. O tetiği çektikten sonra geçmişte yaptığı en küçük hataları bile hatırlayıp suçluluk duygusuyla çarpışmıştı. Atlas yorgundu, hiç olmadığı kadar bitkin ve savunmasızdı. Bunu belli etmemek için savaştıkça da güçsüzleşmeye devam ediyordu.
Atlas, daha önce hiç bu kadar aciz olmamıştı. Ailesini kaybettiğinde bile bu tarz şeyler hissetmemişti. Bu tarif edilemez bir acıydı. Şimdiye kadar var olduğunu bilmediği vicdanı, ona acımasızca eziyet ediyordu. Üstelik tüm bunlar sadece Atlas'ın kimliğini kaybetmesine neden olmuyordu, etrafındakileri de kaybetmesine neden oluyordu.
YOU ARE READING
Asla Benim Türüme Güvenme!
Mystery / Thrillerİyilik gibi kötülük de bulaşıcıdır. Bazen hayatta kalmak için iyiler de ellerini kirletmek zorunda kalır. Ve bu kişilerin hikâyeleri genelde anlatılmaz. Başlarına durmadan kötü şeyler gelmiş iyi insanlar hayatın kurbanlarıyken biz onlara kötüler...