2

1.5K 184 47
                                    

Büyük salona girdiğinde çoğu kişinin bakışlarını üzerinde topladığının farkında olsa da umursamadan adımlarını kendi binasından kişilerin yer aldığı uzun masaya yöneltti.

Gece normalden daha fazla kütüphanede kaldığı için göz altları soluk teninde belli olan bir morluk oluştururken kötü görünmek yerine soğuk görüntüsünü pekiştirerek ona gizemli bir güzellik katıyordu. Tam olarak onu sevenlerin taktığı isim gibi hoş ve zarif, Slytherin Prensi.

Tanıdık yüzü görmesiyle masanın başına kadar yürüyüp sandalye yerine masa boyunca uzanan koyu renkli ahşap sıradan bacaklarını geçirerek tam karşısına yerleşti. Arkadaşının önüne baktığında kahvaltısını yarılayacak kadar erken geldiğini fark etti. Uykusunu alamaması sebebiyle giderken onu duymamış olabileceğin düşündü ki hala gözleri acıyordu.

''Günaydın.''

Kendi tabağına bir şeyler almadan önce tepkisiz bir şekilde kahvaltılıklara göz gezdirirken karşısındaki beden konuştu. Bir yanıt vermeden önce boğazını temizleme ihtiyacı duyarak önünde duran bardağı suyla doldurduktan sonra dudaklarına götürerek soğuk sıvının boğazından geçmesini sağladı. Bardak masayla geri buluştuğunda sarışın gencin dudakları da nemlilikle gül kurusu rengini göstermekten çekinmiyordu.

''Günaydın.''

Slytherin'li genç ne kadar kimseye karışmayacak kadar umursamaz olsa da oda arkadaşı olan sarışın bedenin sabaha karşı döndüğünü fark ettikten sonra şimdi ilk kez onu bu kadar ruhsuz gördüğü için içinde filizlenen merak duygusunu hissedebiliyordu. Bu sebeple bakışlarını bitmek üzere olan tabağından kaldırıp herkesin 'güzel veya yakışıklı' olarak tanımladığı yüze çevirdi. Ona her baktığında bakışları birkaç saniye yüzünde dolaşır, bir gerçeği teyit etmek ister gibi sonra da kendi içinden 'gerçekten güzel' diye düşünürdü.

''Soluk görünüyorsun. Gece başına bir şey mi geldi?''

Hyunjin, şimdiye kadar hiç gece kaçışlarının fark edildiğini düşünmemişti ve kendisine göre kusursuz da ilerliyordu. Şimdi karşısındaki gencin dudaklarından dökülen kelimelerle 'Hep mi farkındaydı yoksa sadece dün gece mi çıktığımı fark etti?' sorusu zihninde dolaşmaya başlamıştı. Yine de bir açık vermemek adına irileşen gözlerini normal bir açıklığa geri döndürüp yüzünü ifadesizleştirdi. Oda arkadaşı da olsa ne yazık ki bir Slytherin olarak çevresinde güvenebileceği kimse yoktu. Gerçi bina olarak birbirlerinin asla küçük düşmelerine izin vermezlerdi ancak iş kendi içlerine geldiğinde birbirlerine karşı pek de sıcak oldukları söylenemezdi.

''Hayır. Sadece uyku tutmadı biraz hava almaya çıkmıştım. Düşündüğümden fazla sürmüş belli ki.''

Tombul yanaklarına rağmen sert görünümlü, kumral çocuk onun yalan söylediğini elbette biliyordu. Zaman zaman gece uyanırsa onun odada olmadığını fark ediyordu. Şimdiye kadar onun bir kötülük yaptığına şahit olmamıştı, binasındaki diğer kişilerin aksine ve bu sebeple sakladığı bir şey varsa da ona karşı kullanmak gibi bir amaç gütmüyordu. Bu sebeple hesap sorar gibi gözükmemek için gerçekçi olmayan yanıtı kabul etmekle yetindi ve kahvaltısına devam etti.

O sırada büyük salonun kapısından giren fazlasıyla enerjik bir çocuk Hyunjin'in dikkatini çekti. Sarı saçları ve gülümsemesiyle kesinlikle bakışları üzerine çekiyordu. Sanırım ortak derslere giriyoruz diye düşündü bakışlarını açıkça üzerinden çekmezken. Açıkçası dersleri ve adı anılan bir büyücü olmakla kafayı bozduğu için kimseye dikkat etme gereği duymamıştı şimdiye kadar.

Gryffindor'dan olduğu belli olan beden de üzerinde hissettiği dik bakışları hissederek oraya döndüğünde kesişen bakışlarını, koluna elini sürterek yanından geçen ve binasının sembolü olan kartal kadar siyah, parlak saçlı beden bile ayıramamıştı.

Hyunjin, yüzüne çiller dağılmış bedenin gözleri kendi yeşil irislerine değdiğinde daha net anlamıştı onun kim olduğunu. Dün gece kendi düzeylerinden çok üstte olan büyülere çalışmak için girdiği kütüphanede sırtı kitaplığa yaslanmış bir şekilde başka bir öğrencinin kucağında gördüğü bedeni, onlar gidene kadar izlemekten kendini alıkoyamamışken tanımaması imkansız olurdu.











Okumayanlar, izlemeyenler vardır. O yüzden size her bölüm sonu dipnot düşeceğim ancak bu bölüm azıcık Harry Potter evreninin kendisinden bahsedeyim dedim.

Öncelikle dört ana bina vardır. Okula girdikleri yıl seçmen şapka öğrencilerin başına yerleştirilir ve seçmen şapka onların karakterine ve potansiyeline göre hangi binada olması gerektiğine karar verir. Bunlar: Gryffindor, Slytherin, Ravenclaw ve Hufflepuff'tır. Bu dört bina Hogwarts'ı kuran dört büyük büyücünün soyadlarıdır ve bu binalara yerleşen öğrenciler de bir bakıma o büyücülere benzer becerilere veya düşünce tarzına sahip kişilerdir. Bunu sınıf gibi düşünebilirsiniz. Aynı zamanda binaların, okul içerisinde kendi alanları vardır. Oturma odası ve yatakhane gibi düşünebilirsiniz ortamını. Hepsinin girişi farklıdır, yerlerini sadece bina öğrencileri bilir ve giriş için de bir şifre söylerler. Bu binaların hayvan sembolleri de var fakat çok önemli dğeil.

Bir de Hogwarts'ın bölümlerinden bahsedeyim, bu bölümde geçen 'büyük salon' ise yemekhane gibi bir yer direkt fakat acil durumlarda tüm okulu toplamak için de kullanılan ortak bir alan. Çatısı büyülü olduğu için direkt gökyüzünü görüyormuşsunuz izlenimi yaratır, sıcak bir ortamdır.

Önceki bölümde bahsi geçen kütüphanenin yasak kısmı ise öğrenciler için yasak, karabüyülerin bulunduğu kitapların yer aldığı bir kısımdır. Kara büyüden ziyade sihir tarihi veya canavarlar gibi konulara da ulaşabilirsiniz.

~

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


~

Dayanamadım hemen bölüm attımm.

Son paragraf biraz şey: tabi siz anneleri tarafından size emanet edilen çocuklara her bakımdan yetersiz gördüğünüz bir kadının annelik etmesine şiddetle karşısınız ama.

Slytherin Prince | HyunjeonglixWhere stories live. Discover now