11

541 105 42
                                    

"Felix bu ne"

Gördüğüyle kısa olana dönüp kolunu daha sıkı kavradığında çoktan gözleri dolmuş çocuğun gözlerinin içine bakıyordu Hyunjin. Bana yardım et diyerek ona bu cesedi göstermesinin üzerine ne düşünmesi gerektiğini bilmiyordu. Ne kadar bağdaştıramasa da kendi işlemediği bir cinayet için neden yardım isteyeceğini düşünüyordu. Eğer durum Felix'in öğrenmemesi gereken bir şeye şahitlik etmesi olsaydı bunu önceden açıklamasının daha mantıklı olduğuna karar verdi. Geriye kalan seçenekte ise gördüğü görüntünün Felix'in eseri olması vardı ki neden öğretmenlerinden birine bunu yapmış olabileceği konusunda mantık yürütmesi zordu ve düşük bir ihtimal olarak görmek istiyordu.

"Açıklayacağım ama bana yardım et."

Göz yaşları çillerinin üzerinden kayıp çoktan çenesinden damlarken Hyunjin'in pijamasının kumaşını kavrayıp yumrukları arasına aldı, kaçmasından korkarak.

"Hyunjin lütfen, sadece sen yardım edebilirsin. Başka kimseye gidemem!"

Sıkıntıyla ellerini kısa olanın kollarından çekip uzun sarı saçlarının arasından geçirdi. Geriye yasladığı saçlarını çekme isteğine karşı koyarak her zamanki soğukkanlı kişiliğine tutunmaya çalıştı.

"Felix burda iki ihtimal var ve bu denli etkilenmiş olduğun için istemeyerek de olsa ilk seçeneği eliyorum. Açıkla-"

Küçük tıkırtılar ile ikisi de aynı anda kapıya döndü. Kapının kendi geldikleri zamandaki gibi yavaşça büyümeye başladığını fark ettiklerinde Felix gerginlikten ağlamak istiyordu. Bütün öğrencilik hayatı boyunca her Gryffindor gibi biraz belalara atlamaya hevesli ama kendi halinde bir öğrenciydi. Yine de şu an içinde bulunduğu durum kesinlikle atlamaya hevesli olacağı bir macera değildi. Ne olduysa Hyunjin hayatımıza girdikten sonra oldu diye düşündü o an istemsizce. Aslında sarışının yaptığı bir şey de yoktu sadece garip bir enerji birbirlerinin yolun çıkmalarını sağlıyordu.

Hyunjin kapının büyümeye başladığını fark ettiği anda havada süzülmekte olan ölü bedeni gizlemek için bir büyü mırıldanmaya başladı. İlk büyünün ardından yapabildiği kadar hızlıca bir de koruma büyüsü yapıp kısa olan bedeni kolundan çektiği gibi devasa boyutta ve zamanında birbirinden farklı kişilerin sakladığı eşyaların yığılı olduğu odanın içine doğru çekerek ilerlemeye başladı. Felix ardında kaldığı için kolunu onun etrafına sarıp önüne çekip o şekilde yürümeye devam etti. Bunu pelerinin ikisini de tam anlamıyla gizleyebilmesi için yapsa da içinden bir ses çoktan Felix'in konusuna fazlaca dahil olduğunu söylüyordu ve istemsizce ipleri eline aldı.

Çok göze batmayan bir köşedeki yığının arkasına geçebildiklerinde kapı açılmıştı. Hyunjin, Felix'i hala önünde tutup sessiz nefesler almaya çalışırken kenardan kafasını çıkartıp kimin geldiğini görmeye çalışıyordu. Kısa olan ise ilk başta bu hareket yüzünden panik olsa da üstlerindeki görünmezlik pelerinini hatırlayıp arkasındaki Slytherin'liye güvenmeyi seçti, ondan yardım isterken olduğu gibi.

Adım sesleri gelse de Hyunjin hala kimin geldiğini görebilmiş değildi ancak her kimse sanki yolunu bilir gibi odanın içinde ilerliyordu. Bu rahatsız edici bir şüpheye düşmesine sebep olurken kim olduğunu görme konusunda daha inatçı hissederek arkasına saklandıkları yığıntıdan bir iki adım çıkıp açıklığı kontrol etti. Pelerinli ve pelerinin şapkasını kafasına geçirmiş bir beden görüş açısına girdiğinde şekilli kaşlarını çatıp huzursuzca tekrar Felix'e yaklaştı.

Çilli olan diğerinin ne düşündüğünü anlayabilmek için fark edilmemelerine güvenerek yüzünü Hyunjin'e döndü. Onun huzursuz çehresini anında fark ederken yüzüne vuran sıcak nefeslerle bir anlığına gözlerini kapattı. Yabancı kişinin çıkardığı sesler adım seslerinden ibaret kalmazken kulaklarına ulaşan bir sürü tıkırtı ve bir kaç eşyanın düşme sesiyle uzun olanın daha da tetikte durduğunu hissedebiliyordu. Tuhaf bir şey oluyordu ve Slytherinli olan kesinlikle bunun peşine düşmek istiyordu.

Bir süre sonra yabancı olan aradığı şeyden vazgeçerek sessiz bir küfür mırıldanıp tekrar kapıya ilerledi. Hyunjin onun bir şey aradığını ve bulamadığı için öfkelendiğini anlamıştı. Kim olduğu belirsiz beden çıktıktan sonra ikisi de derin bir nefes aldı. Uzun olan pelerinin altından çıkarak hızlıca yabancı bedenin az önce talan ettiği yere ilerlerken Felix de küçük adımlarla saklandıkları yerden çıktılar.

Yere düşmüş bir gümüş kutu birkaç değerli gözüken mücevheri inceledikten sonra lanetli olabileceklerini düşünerek hiçbir şeye dokunmadan şimdilik bunu geri plana atması gerektiğine karar verdi Hyunjin. Saçlarını geriye tarayıp bileğindeki tokayla basitçe toplayıp Felix'e döndü.

"Anlaşılan burda konuşmak da pek güvenli olmayacak."

Kısa olan hızlıca başını sallarken o an esnemesine de engel olamadı.

"Onu nasıl gizledin? Ya tekrar bulamazsak?"

"O büyüyü bildiğim gibi nasıl kaldıracağımı da biliyorum. Sen bunlara kafa yorma."

İkisi de bu geceden bekledikleri aksiyonun fazlasını aldıklarını düşünürken uzun olan iç çekerek diğerinin yüzünü inceledi. Kesinlikle hala masum gözüküyordu.

"Peki bana yardım edecek misin?"

"Ne yapmamı bekliyorsun ki benden? Ayrıca açıklama almadan hiçbir cevap vermiyorum."

Felix konuşacak gibi olduğunda Hyunjin onu omuzlarından tutarak arkasını döndürdü ve önünde ilerletmeye başladı.

"Ama bunu sonra konuşuruz. Şimdi seni yatakhanene bırakayım."




















Anlamışsınızdır ama değinmiş olayım; ihtiyaç odası hogwarts binasında yer alan saklı bir oda ve doğru yerden geçiyorsanız neye ihtiyacınız varsa oda size açılabilir. Çoğu kişi varlığından bile habersiz.

700 kelimelik bir bölümle hızlıca geri döndüm. Önceki bölüm oyları 50ye yaklaştığı için atayım dedim ama bu sefer burada da yazayım oy sınırı koymaya karar verdim.
Oy sınırı : 50.

Son iki bölümdür biraz Hyunjin ve Felix yakınlaşması olsun artık dedim o yüzden Jeongin dahil olmadı ama üçünün arasındaki ilişkiyi oldu bitti yapmak istemiyorum zaten ve kurguda olay kısmını da ilişkinin arkasına atmak istemiyorum biraz ilişkileri yavaş ilerleyecek anlayacağınız.

Umarım bölümden hoşlanırsınız.

Slytherin Prince | HyunjeonglixWhere stories live. Discover now