42. Burda kal

101 48 185
                                    


"Düşlüyorum! Gerçekten iyi biri olduğunu sadece düşleyebiliyorum.
Yakıp yıktığın bu beden seni kendisi ile küle döndürecek."

Gözüme bir yerden ışık vuruyordu kaşlarımı çatarak elimle yüzümü kapatıp sola döndüm. Yumuşacık bir yatağın üzerineydim ama bir dakika! Son olanlar aklıma geldiğinde gözlerimi kocaman açarak yattığım yerde doğrulmuş, elimi karnıma götürüp kesiğin acısını hissetmek istemiştim ama hiç bir acı hissedemeyince hızla elbisemi açtım küçük bir iz'in olmasını bile beklemiştim ama yoktu sanki hiç bir şey yaşanmamış gibiydi.

Her şey bir rüya olabilir miydi?

Olduğum odaya baktığımda gri karamsarlığı yansıtan duvarlara umutla ışık saçan beyaz dolaplar ve  yine umuda inat, siyah nevresim takımı güne merhaba demişti.

Yataktan kalkarak etrafa daha dikkatli bakmıştım burası değişikti hiç görmediğim eşyalar vardı. Pencerenin yanında ki kapı dikkatimi çekince birkaç adımda kapıya ulaşıp açmıştım.
Soğuk hava içeriye izinsizce girirken kendime gelmiş gibi hissediyordum. Karşımda sonsuzluğa uzanan orman beyazlara Bürünmüştü.

Birkaç adım atarak balkona çıktığımda titremiştim ama bunu kafaya takmayarak balkonun sonuna kadar ilerleyerek ellerimi ileri doğru uzatmış küçük kar tanelerinin ellerime düşmesine izin vermiştim. Her bir kartanesi elime düşüp bir kaç saniye içerisinde eriyerek su damlalarına dönüşüyordu.

Hayatta bir kar tanesi gibiydi; ilk mutlu ediyordu ama mutluluk sadece bir kaç saniye sürüp eriyor ve su'ya dönüşüyor daha sonra buharlaşarak tekrardan yok ediyorudu, bitiriyordu insanı..

"Üşüteceksin içeri gir."

Seokjin'in sesini duymumam ile yanaklarım yanmaya başlamıştı.
Neden onunla aynı rüyanın içindeyim?

"Seni ilgilendirmez!"

"İlgilendirir."

Beni ölüme terk edip daha sonra kurtarmaya çalışan kişi mi bunu söylüyordu? Beni sürekli kandıran biri hasta olmamı istemiyordu. O kadar acı çektim ki artık hasta olmak umursayacağım en son şey bile değildi.

"Git başımdan yüzünü dahi görmek istemiyorum!"

Kollarımı göğüsümde kentleyerek beyaz ormana bakıyordum ta ki seokjin yanıma gelip beni kucağına alıp içeri girene kadar. Şaşkınlık içerisinde kollarımı boynuna doladığımda birbirimize çok yakındık.

"Yakışıklı yüzüm dediklerine alındı ama!!"

Benimle dalga geçmesi ile kaşlarımı çatmıştım. Kendime gelerek omuzunu yumruklamaya başlamıştım.

"Yaa! Ne yaptığını zannediyorsun indir beni!"

Ayaklarımı aşağı yukarı sallayıp elimle onu itmeye çalışıyordum eğer bu şekilde yere düşsem bir yerimi kırırdım ama olsundu.

"Umay ne yapmaya çalışıyorsun? Düşeceksin rahat dur!"

Nasıl rahat durmamı beklerdi? Ona o kadar yakınken keskin kokusu ciğerlerimi delerken nasıl sakin olabilirdim? Buna zıt olarak beni öldürmek isteyen birinin kucağında olamazdım! Ve tepinmemin sonucu olarak beraber yatağa düşmüştük!

"Ya-ya-ya üz-üzerimden ka-kalk!"

Ellerini iki yanıma koyarak ağırlığını hissetmememi sağladıktan sonra gözleri gözlerim ile buluşmuştu. Deri derin bakıyordu tıpkı orda ki gibi yutkunmamak için zor dururken gözlerimi kaçırdım.

"Sa-sana üzerimden kalk dedim!"

Kekeleyip duruyordum! ah aptal sanki ne var hiç erkek görmedin mi? Sakin ol! Beni öpen bir erkeğe nasıl bakayım?

𝕷𝖎𝖋𝖊 𝕿𝖗𝖎𝖆𝖓𝖌𝖑𝖊 "𝖑𝖆𝖇𝖎𝖗𝖊𝖓𝖙" 𝐾𝑖𝑚 𝑆𝑒𝑜𝑘𝑗𝑖𝑛Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin