44. Sarmaşığım

91 44 138
                                    

Oy vermeden geçmeyip bol bol yorum yapın lütfen💋

İyi okumalar~

Duygularımla bir dağın zirvesindeydim istersem o dağdan aşağı inecek her şeyi bitirecektim ya da göğe çıkacaktım ortada kalmıştım ne yapmalıyım bilmiyordum. Hergün mantığım ile kalbim savaşıyordu en başta mantığıma göre davranabilirken şimdi onun yanında kalbim ne derse onu yapıyordum, günah işlemiş gibi. Sanki o masumdu beni gerçekten sevdiğine inanır gibi yanında olmaktan gocunmuyordum, uzun zamandır aradığım evim gibi hissettiriyordu

Sıcaktı, huzurdu, onu çözdüğümü zannettiğim an başka bir bulmaca ile karşı karşıya kalıyor ne yapacağımı bilemiyorumdum, o ulaşalmaz biriydi ve ben bunu seviyordum...

Artık pes ediyorum kaçmayacağım ne olacaksa olsun, savaşacağım. Eğer bu seferde yanılırsam bu seferde güvenimi yıkarsa o an düşünmeden gideceğim.

Parmaklarım saçlarının arasında mekik dokuyordu onu daha fazla hissetmek istiyordum. Yüzünü zihnime kazımak hafızam silinse bile unutmamak istiyordum. Aşk böyle bir şey olmalı.

Salon dediği yerde koltukta uyuya kalmıştık. En son gerçekleri konuşması için onu ikna etmeye çalışıyordum ve bana dediği şey şuydu "şu an huzur ile yan yanayım kaos olan hiç bir şeyden bahsetmek istemiyorum." Ve tahmin edersiniz ki ben bu söze biraz fazlaca düştüm çünkü orda ki huzur benim..

"Beni öpersen günüm ayacakmış."

Demek yine ben hissetmeden uyandın ve ben yakalandım öyleyse yağ gibi üste çıkalım.

"Sen, istemek Tokat?"

"Ben istemek masumca bir öpücük."

"Verelim o zaman..."

Şaşırmıştı, hem istiyor hem şaşırıyor bununda derdi ne arkadaş çözemiyorum tamam bulmaca gibi adamsın ama buda her neyse ben en son ne yapıyordum. He öpeceğim ayağına yanağını dişleyecektim dimi? Of bugünde çok zekiyim.

"Ayy!"

Ve bam yanağını bir güzel dişledim.

"Gününüz aydımı prens hazretleri?"

"Aymaz olur mu? Prenses'im yanağımı dişlemiş nasıl aymasın."

Ben daha kaçmayı düşünerken, beni altına alarak ellerimi başımın üstüne sabitlenmiş sinsice sırıtıyordu.

"Bana bak benim günüm aydı dişleme yoksa diğer yanağınıda dişlerim ha!"

"Benim gibi yakışıklı birinin yüzüne bakıyorsun bir zahmet aysın."

Gözlerimi devirerek elimi anlıma koyucaktım ama kolumu kıpırdatamıyorum acaba niye? Hem biz niye dengesiz bir biçimdeyiz? Çünkü dengesizsiniz.

Haklısın.

"Afedersiniz ego bey Jin nerede?"

"Dağa kaçmış."

"Ya öyle mi ben onun kaçacağı tek yerin mutfak olduğunu zannediyordum. Sorsana ona dağda yemek varmıymış."

Gözleri dudaklarıma kayıp daha sonra tekradan gözlerime çıkmıştı.

"Elma ve zehirli kiraz ağacı varmış ikisininde üstü meyve doluymuş. Prens'in zehirli kirazı yemek istiyormuş."

"Himm neden elma değilde zehirli kiraz yemeyi seçiyor?"

𝕷𝖎𝖋𝖊 𝕿𝖗𝖎𝖆𝖓𝖌𝖑𝖊 "𝖑𝖆𝖇𝖎𝖗𝖊𝖓𝖙" 𝐾𝑖𝑚 𝑆𝑒𝑜𝑘𝑗𝑖𝑛Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin