2. GÖLGE

33.1K 2.3K 1.8K
                                    


Kendimi zor durumda hissettiğim çok fazla zamanım olmuştu, hepsinden bir şekilde kurtulmayı başarmıştım.

Tek başıma.

'Onlar için yaptığın onca iyileğe rağmen yine sana nankörlük edecekler.'

Ondan duyduğum son söz bu olmuştu.

Bakışlarımı, etrafa bakınıp adımı bağıran Sevda'ya çevirmeden önce odak noktam ağacın altındaki gölgedeydi. Karanlığa leke süren gözlere sahipti, ışığı hâlâ sönmemişti.

Sesin geldiği tarafa, köşke, kısa bir bakış atıp tekrar ağaca göndüğümde ortalıkta kimsecikler yoktu.

Üzerime düşen hissiyatı anlamlandıramazken afalladım. Az önce burada, bu ağacın altındaydı. Kaldırıma çivilenmiş ayaklarımı zor da olsa harekete geçirdiğim de çocuk gibi ağacın arkasını kontrol etmiştim.

Yoktu, gitmişti.

Gördüklerimin bir hayal ürünü olabileceğini düşünürken köşkten çığlıklar atarak kaçan insanlar bahçeye yayılmaya başlamıştı.

Yüzüme yansıyan kırmızı mavi ışıklar ve yankılanan siren sesleri aslında tüm olanları açıklıyordu.

Her şey gerçekti.

🍇

"Hanımefendi, şuraya da bir imza attıktan sonra gidebilirsiniz."

Elime uzatılan siyah tükenmez kalemi alıp polisin gösterdiği yeri gelişi güzel karaladım.

Beni suçlayan güvenlik görevlisi yüzünden ifade vermeye karakola getirilmiştim. Köşkün içinde ne olduğunu bilmiyordum, polisler bu konu hakkında hiçbir şey açıklamıyordu. Sadece gördüğüm adamlar hakkında bilgi vermemi isteyip durmuşlardı.

Bense şaşkınlığımı üzerimden atana kadar hiçbir şeye cevap verememiştim. Sürekli olanları anlamlandırmaya çalışıyordum ama bir parça hep eksik kalıyordu.

Başımda dikilip bana baskı yapan polis memuru daha fazla gerilmeme neden oldunca olayla bir ilgim olmadığını, hiçbir şey görmediğimi söylemiştim. Bunun üzerine güvenlik görevlisi karakol da bile benimle tartışmaya başlamış ve ona söylediklerimi polislere ısrarla ikinci kez anlatmıştı. Bu yüzden de aynı sorulara tekrar tekrar maruz kalmam gerekmişti.

Yine de cevaplarım değişmemişti.

Polislere de güvenlik görevlisine de yardım etmemiştim. Bunlardan birisinin sebebi güvenliğin zamanında beni dinlememesiydi, onu uyardığım halde beni dinlemeyip üstüne de attırmıştı. Diğeri ise yıllar öncesinin meselesiydi. İçimde yaşayan küçük kızın polislerin bir şeyleri çözebileceğine dair inancı yoktu.

Sekiz yaşında, okuldan eve dönüyordum. Babam hiç sevmezdi onsuz çıkıp gelmemi ama o gün gecikmesini fırsat bilip büyüdüğümü kanıtlamak istemiştim.

Mahalleye yaklaştığımda uzaktan da olsa duyulan kavga sesleri yüzünden korkmuş ve ses kesilene kadar sokağa girememiştim. Bir süre sonra etraftan çıt çıkmazken cesaret edip ilk adımı atmıştım. Evimizin önüne yaklaşırken siyah asfaltın üstünde kanlar içinde yatan tanıdık bedeni görmüştüm.

Babamın başında dikilen iki adamdan biri elindeki paraları sayarken gülümsüyordu. Küçük bedenime ağır gelen çantamın omuzlarımdan düşmesini umursamadan koşarken 'Baba!' diye bağırdığımı hatırlıyordum. Hâlâ kulaklarımda yankılanıyordu o aciz ses.

Ben evin önüne varana kadar kaçan adamların arkasından bakakalırken yerde hareketsiz duran babamın yanına çökmüştüm. Güçsüz ellerimle kafasını kaldırıp bacaklarımın üzerine koyarken gözlerini açması için Hafize ablanın bana öğrettiği, benim de tek bildiğim olan o kısa duayı art arda içimden okumuştum. Açmamıştı.

KARADUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin