14. GEÇMİŞİN İZLERİ

24.5K 1.2K 2.8K
                                    

Uyarı:

1. Robin'in saçlarını seçtiğimiz rol modelinden dolayı kumraldan tekrar sarıya çevirdim lütfen okurken bana sövmeyin :( wğdşdlsp

2. Karakterlerin artık rol modelleri tanımlandı, isteyenler için instagram profilimde hesapları ve karıştıran için öne çıkaranlarımda isimler bulunmakta.

Bu bölüm geciken 100K kutlaması için atılmakla beraber bana her binlik artışımızı haber veren denizfroseth niyaucisanarigatoo golgeadamaskk 'a
7/24 yeni bölüm için beni darlayan beloasko ve geçmiş bölümlerde ithaf ettiğim kişileri kıskandıkları için hayatimcokboss ellieymz ile her şeye kendisinin de yorum yaptığını savunan ve bu konuda oldukça haklı olan darenim_09 'a ithat edilmiştir. ;))

Hepinizin yorumlarını okuyorum derken şaka yapmıyordum yani wğdşclxl her neyse asıl söylemek istediğim şeylere gelmek ve sizi daha fazla yeni bölümdem mahrum bırakmak istemiyorum ama bilmenizi isterim ki sizinle birlikte buralara gelmek belki bu camia için küçücük ama benim için büyük bir başarı çünkü yanımda sizler varsınız.

Hepiniz her zaman olduğu ve olacağı gibi benim tarafımdan çokça seviliyorsunuz <33

Bir sonraki bölüm hakkında bilgilenmek isterseniz bölüm sonu ikinci paragrafı okumamızı tavsiye ederim.


İYİ OKUMALAR

Geçmiş ve gelecek kavramı benim için her zaman birbirleriyle sadece manaları için değil, yaşattıklarıyla da çatışan kavramlar olmuştur.
Geçmiş iyisiyle de kötüsüyle de hatırlandığında can yakan, gelecekse iyi mi kötüsü mü asla bilemeyeceğimiz ihtimaller havuzundan ibaretti.
Ve o havuzu dolduran maviler bir su kütlesinden değil karşımda kenarları ışıltılarla dolu bir nehri andıran gözlerle bana bakan adamın kendisinden oluşuyordu.

Gözlerimdeki damlalar henüz kirpiklerimi bir kaydırak misali kullanıp yüzümün kurak topraklarını aşmamış, yere düşmemişti. Ama göz kapaklarımı kırpar, onları süsleyen bir yelpazeye benzeyen kirpiklerimi birbiri üstüne kaptırsam gerçekleşecek tek ihtimal vücudumda biriktirdiğim bolca tuzlu suyu dışarı bırakmak olacaktı.

"Karadut..."

Birkaç saat önce gözlerinde gördüğüme emin olduğum şimdiyse bundan uzak olan irislerinden çaldığı duyguyu sesine yansıtan adam dik dursa da içindeki yangın yıllarca patlamak için kaynayan ama henüz zamanı gelmemiş bir volkanı andırıyordu.

"Gözlerin dolmuş, kim üzdü seni?"

Yaşadıkların diyemedim, ağzımı açıp ne ona tek kelime edebildim ne de içimdeki dürtüyü dinleyip kollarına atıldım. Oysa şu an belki de tek istediğim onca acısına rağmen dik duran bedenine sarılıp hiçbir şeyi geri alamayacağımı bile bile ona üzgün olduğumu söylemekti.

İçimdeki düşünceleri duymadığını bilsem de sanki yapmak istediğim şeyi hissetmiş gibi öne atıldığında dirseklerime konan yumuşak ellerine rağmen sessizliğimi bozmamıştım.

"Şşhh, söz verdin Karadut. Sözler tutulmak için verilmez mi?"

Cümlesinin ortasında bir eli kolumdan ayrılmış ve kısa düz saçlarımı bulmuştu. Beni kendine çekse bile aramızda bıraktığı boşluğu kafamı göğsüne gömerek doldurmuş ve bunu yapmam onunda istediği şeymiş gibi elinin başım üzerinde artan baskısını hissetmiştim.

KARADUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin