Yorucu bir günün ardından sıcak yatağına gömülüp kendini rüyaların eline bırakmanın tadını çıkaran insanlara gıpta etmişimdir. Ben yatağa her yattığımda rüya görmemek için dua ederek yarım bir uyku uyumanın sıkıntısı ile bir ömür geçirdiğimden olsa...
Hayatın sürprizlerine alışık olduğumu düşünürken bana her seferinde farklı bir oyun oynayıp şaşırtması garip değil mi? Ben genç yaşımda her şeyi gördüğümü söyleyecek cürreti gösterdiğimde aslında hiç bilmediğim bir dünyanın kapısını araladı bana. Girdiğimiz bahçenin taş yollarında 50 metre gitmeden eski köy evlerini andıran iki katlı bir eve ulaştık. Tahta kapıyı iteleyerek içeri giren Çimen hanıma hayretle baktım. Zira burası İstanbul'du ve kilidi olmayan bir kapı bu zaman için en ilginç olaydı. İçeri girdiğimizde kısa bir girişin ardından ulaştığımız salonu incelerken kendimi gerçekten de zamanda geri gitmiş gibi hissettim. Artık pek fazla bulunmayan el işlemesi halılarla bezenmiş duvarlar, ortada dev bir kömür sobası , üzerinde çaydanlık, karşılıklı iki sedir ve minderlerden oluşan bir tandır köşesi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İçeriye bağlantılı bir kapı açıldığında hepimiz o yöne doğru döndük. Kapıda elinde bastonu yanında genç bir hanım ile giren dinç olmasına rağmen yaşı oldukça ileri bir bayan girdi. Sanki görüyormuşçasına perdeli gözlerini hepimizin üzerinde gezdirdikten sonra:
" Evimi şenlendirdiniz gençler lütfen oturun." dedi. Sedirlere geçip oturduğumuzda o da karşımızdaki sedire oturdu.tabi genç kız da yanına . Sessizliği yaşlı bayan bozdu.
" Tedirginliğini buradan bile hissedebiliyorum şaman sakin ol , ben sadece yaşlı bir şaman kadınım."
" Özür dilerim sadece daha önce bir şaman ile hiç tanışmadım. Ailemde sadece kılavuzlar ve şifacılar bazen de kurtlar olduğu için biraz garibim. Bu arada ben Atakan efendim."
Yaşlı hanım yanındaki gence yüzünü döndüğünde genç eğilip başı ile selam vererek odadan çıktı. Yaşlı kadının gücünü hissetmemek imkansızdı. Ayrıca bilge olduğu hal ve hareketlerinden anlaşılıyordu.
" Bak Atakan evladım yol göstericin olmadığının farkındayım ama sana yardım edebilmem için güçlerinin ne kadarına hakim olduğunu bilmem gerek."
Yaşlı kadına dikkatle baktım. Görmeyen gözlerine rağmen sanki görüyormuşcasına gözlerini bana diken kadının ifadesini anlamaya çalışırken sorusunu cevapladım.
" Sadece rüyalar."
Kadın başını eğip bir süre düşünürken odadan çıkan kız elinde bir tepsi ile içeri girdi. Tepsiyi orta masaya koyduğunda üzerinde kalın bir defter ve çay bardakları vardı. Defteri yaşlı kadına uzatıp çayları doldurmaya başladığında kadın başını kaldırıp elindeki defteri göstererek konuşmaya başladı.
"Evlat bu geçmiş şamanların yazıtları. Hemen hemen her devirde bir şamandan diğerine geçer. Maalesef ki yazıtların bazıları Yavuz Sultan Selim zamanında yakıldı. Bu yazıtlar ruhlarla nasıl ilgilendiğimizi, ya da karşılaştığımız sorunlara nasıl çare bulduğumuzu gösteren bir kılavuz. Benim zamanım doldu, sıra sende .Emanete dikkatle sahip çıkıp aradığın cevapları burada bulacaksın. Sonrası diye soracak olursan bu senin hikayen sonrası da senin elinde. Benim gibi zamanın dolduğunda defteri bir sonraki nesile ulaştırmakta senin görevin."
