MECLİS VE KUT

489 62 54
                                    

   Eski Türk toplumu zamanının ötesinde bir demokrasi anlayışı ile bezenmişti. Topluluğun kurallarının alındığı bilge bir meclis ve o meclisin kararlarına paralel ülkeyi yöneten Kut unvanlı bir lider. Her devirde doğru liderle topraklarını genişleten ve varlıklarını yaymaya yönelen Türkler pek çok  değerli Kut yetiştirmiş. Her Kut görevinde toplumu bir üst mertebeye taşımıştı. Kut ne kadar önemli olursa olsun unutulmaması gereken şey Kut'un tek başına karar almadığıdır. Benim gittiğim evde gördüğüm bir meclisti ama hala bu topluluğun Kut'u ile tanışmadığımı fark ettiğimde bu kadar baskın karakterler arasında kimin lider olduğunu düşünmeden edemedim. Karakoldan çıkar çıkmaz Sencer tarafından evime sürüklenmeye çalışsam da artık uzun zamandır bu işlerin dışında tutmaya çalıştığım ailemle Sencer'i tanıştırıp onlarında fikirlerine danışmalıydım. Babamın kitapçısına gitmeden önce onu arayıp bizimkileri çağırmasını istemeyi de ihmal etmedim. Sencer izin vermediği için benim aracımı bırakıp onun aracı ile bizim kitapçıya ulaştığımızda babamın işyerini bilmesi tuhafıma gitse de elinin uzun olduğunu hatırlayıp üstelememe kararı aldım. İçeri girdiğimizde herkesi arka odada bizi beklerken buldum. Tabi ki bir tur tanışma faslı olurken ikinci şaşkınlığımı da yaşamış oldum. Sencer anne ve babamın elini öperken ablamın ve abimin ellerini saygıyla sıkıp selamlaştı. Baban kitapların önündeki kanepeleri gösterdiğinde konuşmaya başladık. Sencer den önce davranıp yaşadıklarımızı sıraladığımızda herkes dikkatle bizi dinliyordu. Konuşmanın sonunda annem Sencer'e hitaben:

" Şimdi ne olacak oğlum? Anladığım kadarı ile oğlumun hayatına kast edenler var." dediğinde Sencer sakince:

" Atakan'ı korumak adına bir süreliğine çiftlik evine götürmek için izninizi istiyorum efendim." dedi. Bu lafı üzerine ablam araya girdi.

" Peki ya işi?"

" Gidiş gelişi ile bizzat ilgilenip yanına korunması için bir akıncı tahsis edeceğiz. Biz de bu arada bu işlerin arkasındakileri bulmaya çalışacağız."

 Babam hala konuşmadığında tedirgince yüzünü inceledim. Yerinden kalktı ve içerideki yazıtların olduğu odaya geçti. Bir süre sonra elinde eski bir yazıtla geri döndü.

" Kağıda geçirileli oldukça uzun zaman geçmiş olsa da bu yazıt hala okunaklı çevirisini geçen sene bitirmiştim. Senin yaşadıklarına benzer bir durum Orhan bey zamanında yaşanmış. O zamanki şaman ve refiki Türk boylarını himayelerine almak için çalışan bu gizli toplulukla savaşlarını kaleme almışlar. İşin ilginç tarafı buz gözlü bir yabancı şamandan söz edilmesi. Etkisi oldukça güçlü olan bu şaman o dönemdeki şamanın aklını kaçırmasına neden oluyormuş neredeyse. Eğer bu işte kararlıysanız bu yazıtın çevirisini size verebilirim. Aslı tabi ki bende kalacak. Oğlumu sana emanet ediyorum Sencer bey nasıl verdiysem öyle sağlıklı isterim. Beni anlıyor musunuz?"

" Anlıyorum efendim. İsteğiniz  başım gözüm üzerine ve Atakan'ın hayatı benim içinde sizin için olduğu kadar değerli yani endişe buyurmayın."

 Konuşmalarına göz devirmekle yetindim. Zira sanki kız isteme merasimi gibi beni emanet ediyorlardı ki bana göre gerekli değildi. Yine de ailemin aklı kalmasın diye ses etmezken izin isteyip ayrıldık. Önce Sencer  ne kadar gerekli olmadığı üzerine ısrar etse de evime uğrayıp küçük bir çanta hazırladım. Ardından arabaya bindiğimizde Sencer yolumuzun uzun olduğunu söyleyince dinlenmeye karar verip başımı cama yaslayarak uyumayı düşünsem de daha önce yaşadıklarımı düşününce uyumaktan vazgeçtim. Bunun yerine babamın yaptığı çeviriyi alıp incelemeye başladım. Yabancı şamanla olan savaşta tarafların mücadelesi anlatılırken fiziksel savaşın içinde şamanın hiç yer almaması en ilgi çekici kısımdı. Şamanların savaşı her daim ruhani ortamda olmuş ve ne yazık ki iki şamanda ruhani yapı içinde birbirleri ile hapsolmuşlardı. Böyle bir son kafamı karıştırırken yazıttaki bir cümle ile kala kaldım.

ŞAMAN ( BXB) ( TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin