21.bölüm-Açelya Arın-

40 4 1
                                    


Hepinize merhabalar arkadaşlar yeni bölümle karşınızdayım, umarım beğenirsiniz.🖤

Bölüme geçmeden önce bölümü okuyup yorum atmayan arkadaşlara sesleniyorum hadi yorum atmıyorsunuz oy neden atmıyorsunuz hepinizin oy ve yorumlarını bekliyorum.

İyi okumalar.

*Umut'un evlerine bakıyordu hemen telefonumu çıkartıp fotoğrafını çekip gruba atacaktım ki tam onları çekerken telefonun flaş patladı..*

Bir anda arabadaki elinde dürbün olan kişi benim olduğum tarafa baktı çalılıkların arkasında olduğum için görünmüyordum ama adama şüphelenmişti çalılıkların arkasından yavaşça çıkmamla arabanın kapılarının açılıp kapandığını duydum ardından kaba kalın bir sese kim  var lan orda diye bağırdı Allah kahretsin fark etmişlerdi beni bir an panikle geldiğim caddeye değilde direk önümdeki caddeye daldım koşarak arkamdaki adamın seslerini duyuyordum hala, onlarda koşuyorlardı Allah'ım yardım et bana lütfen lütfen ne den bu caddeye daldım ki Allah kahretsin arkamı dönüp o adamların nerede olduğuna bakacakken ayağım takıldı ve düştüm tam kalkacakken  biri beni yanımdaki villanın bahçesine çekti tam çığlık atacakken ağzımı kapadı arkamdaki kişi arkamı dönmemle tanıdık iki göz girdi görüş alanıma Burak "Burak" dedim kısık sesle oda aynı ses tonuyla "şşş sessiz ol!" dedi işaret parmağını dudaklarına bastırarak.

Adım sesleri iyice yakınlaştı şuan tam duvarın arkasına dayadılar bir kaç saniye duvarın arkasında durduktan sonra adım sesleri tekrar uzaklaştı,Burak beni kendine çevirip kısık sesle ""noluyor Açelya kimdi onlar?" ben korkudan iliklerime kadar titrediğim için söylediklerimden bir şey anlamadı ve şuan bahçesi olduğumuz villanın kapısını göstererek gel içeri girelim sonra her şeyi anlatırsın dedi oturduğum yerden kalkmamak destek olarak evin kapısına yöneldik.Eve girdiğimiz de arkamızdan Burak kapıyı kapattı bana dönüp eliyle salon olduğunu tahmin ettiğim bir odayı gösterdi içeri girip ışığı yakınca salon olduğun gördüm Burak bana şöminenin önündeki pufları göstererek Sen otur dizin kan akıyor ben gidip yardım çantasını alıp geliyim ben gerek yok diyemeden salondan çıktı dizime bakınca gerçekten kanadığını fark ettim Burak gösteridiği puflardan birine oturdum ben salonu hala o adamların kim olduğunu anlamaya çalışıyordum yoksa Emre'yi öldüren onlar mıydı? Burak yanımdaki pufa otururken "kimler?" dedi ben konuştuğunda fark etmiştim yanımda olduğunu olduğunu başımı ona çevirip "efendim? bir şey mi dedin?" dedim .

"Dedin ya onlar mıydı diye kimden bahsediyorsun?" "ben onu sesli mi düşündüm ya şey bu Emre'yi öldürenler varya ondan bahsediyorum onlar mıydı diye acaba?" Burak elindeki ilk yardım çantasını önümüzdeki minik masanın üzerine bıraktı ve bana dönüp "şimdi sen şu olayı bana en başından anlat bakalım nasıl taktın onları peşine biz seni eve bırakmamış mıydık? en son !" "Ben şimdi erken uyanınca hava almak için biraz yürüyeyim dedim işte yürüye yürüye Bulutların evinin önünde gelmişim Bulutların evinin arkasındaki caddeden eve dönecektim tam virajın orada o arabayı gördüm arabanın içindeki herkes kar maskeliydi sonra arabanın ön camı açıldı biri elinde dürbünle Bulutların evine bakmaya başladı ben de bana sürekli katil dediğiniz için fotoğrafını çekmek istedim ama tam fotoğrafı çekecekken flaş patladı." dedim dememle Burak gülmeye başladı sen o kadar gidiyorsun adamlarının dibine kadar sonra ne oldu niye çekemedin fotoğrafları flaş patladı!" 

İnanmak istemiyorsan inanma ya bıktı..- sözümü kesip "Ben şimdi sana inanmıyorum diye bir şey mi söyledim sakin ol ya bak şimdi onlar bize katili verebilir ben şimdi Tolga'yı aradım Bulut ve Umut'u alıp gelecek sakince bir konuşalım." dedi ve eline ilk yardım çantasını aldı tam kapağını açacak ken zil çaldı Burak elindeki ilk yardım çantasını masanın üzerine bırakıp kapıyı açmaya gitti içeriden kapı açılma sesi ve fısıldama sesleri geliyordu, dizim iyice acısını hissettirirken salona ilk giren Tolga oldu salonun kapısından girip yanımdaki pufa kendini bıraktı derin bir nefes aldı ve bakışların bana çevirdi tuhaf bakıyordu böyle beni yiyecekmiş gibi mi desem öldürecek gibi mi desem yada sanki böyle beynimi okuyormuş gibi bakıyordu Tolga sesizliğimizi bozup "biliyorum çok yakışıklıyım ama beni geçelimde ne oldu anlat bakalım." dedi çocuksu bir sesle "ben hepinize teker teker mi anlatacağım her şeyi Burak'a sor o anlatsın ya!" "Bak" dedi gözlerini kısarak "seninle bir anlaşma yapalım ben dizini pansuman edeyim sende o arada bana neler olduğunu anlat." dedi dizime bakarak "gerek yok dedim sert sesimle ben yaparım sonra, ama anlatayım sana..." onları tekrar Tolgaya anlattım Bulut ve Umut gelmemişti nedenini anlamasamda.

Ben anlatmayı bitirdikten sonra Tolga'nın gözleri bir yüzüme bir dizime kayıyordu tekrar yüzüme baktığında dizin nasıl bu hale geldi? dedi tekdüze bir sesle başımı eğip dizime baktım "ne abarttınız ya bir de siyah giyiniyorum ne olmuş olabilir bu kadar dememle yaranın ne kadar derin olduğunu göremem bir oldu yani abartılacak gibi de değil sanki ama." cümlemin havada kalmasıyla Tolga benim oturduğum pufu kendine doğru çevirip "pantolonun paçasını yukarıya çek." dedi emrederek ben de "emredersiniz!" dedim sinirlenmişim gibi yaparak ama sinirli değildim aksine dizim gerçekten acıyordu.

Tolga ilk yardım çantasını açarken "genelde emrederim alışsan iyi olur." "diyoosuun!" dedim kaşlarımı kaldırarak Tolga bakışlarını bana çevirerek "diyorum,bir sorun mu var?" dedi ince sesiyle, tek kaşımı kaldırarak "benim için ne sorun olacak ben her zaman yanında olmayacağım o yüzden sen başkasını alıştır." dedim  Tolga başını dikleştirip o keskin bakışlarıyla "Ben kimi istiyorsam onu alıştırırım Açelya Arın, sende alışacak gibisin." dedi meydan okuyan sesiyle, hafifçe sırıtıp "sen öyle san minik sincap o emirler sana gi..-" Burak arkadan öksürüyormuş gibi yaptı kendimi toparlayıp pufumu biraz geri çektim Tolga aynı pozisyonda duruyordu yüzünde anlamadığım bir sırıtış vardı.

Sen yapmayacaksan ben yapacağım, "ben yaparım dedim ya!" dedi yüzündeki sırıtış yavaş yavaş siliniyordu, ama pozisyonunda bir değişiklik yoktu "ee yap o'zaman dedim elimle ilk yardım çantasını göstererek, Tolga türkçeyi yeni sökmüş gibi "hee hee tamam" dedi ve ilk yardım çantasından bir pamuk alıp üzerine tentürdiyot döktü biraz dizimin üzerinde gezdirdikten sonra bir silah sesi geldi ve arkamdaki camın kırılması bir oldu...

Suç MahalliWhere stories live. Discover now