" Jeongguk! Ailen burada. Geldiler."
Titreyen bedenini ayakları taşımadı minik omeganın. Taehyung omeganın ellerinden tutup ayakta kalması için destek oldu.
"Gerçekten.. gerçekten geldiler mi?"
Taehyung dolu gözleriyle başını salladı.
Jeongguk hızla verandadan geçip dış kapıya vardı. Kapıyı açıp karşısında tombul kısa bir kadın, uzun boylu bir adam ve minik bir çocuk vardı.
Hıçkırarak ağlarken karşısındaki kadının kollarına attı kendini.
Kadın yıllardır görmediği oğlunun hasretiyle sımsıkı sardı kollarını bir yandan ağlıyor bir yandan içine sokmak istercesine sarılıyordu.
Uzun boylu adam hem karısına hem de oğlunu kolları arasına aldı. Jeongguk kavuştuğu ailesine ağlarken Taehyung dolu gözleriyle onları izliyordu.
Seokjin arkadan hıçkırarak ağlıyor, Namjoon ise onu teselli etmeye çalışıyordu.
Jeongguk burnunu çekip annesinden ayrıldı. Küçük çocuk korkmuş bir şekilde annesinin eteğini tutuyordu. Omega kızarık gözleriyle gülümseyip eğildi ve küçük çocuğu, ne kadar çocuk gelmek istemese bile, kucağına aldı.
"Merhaba ufaklık."
Çatallı çıkan sesiyle küçük çocuğa gülümsedi.
"Merhaba."
Jeongguk çocuğu başından tutup omzuna yatırdı ve sıkıca sarıldı.
"Ben senin abinim."
Çocuk ellerini omeganın boynuna doladı. Bu abiyi tanımıyordu ama kokusu onun uykusunu getirmişti.
Jeongguk'un annesi hâlâ hıçkırarak ağlarken Taehyung içeriye girmesi için onları buyur etti.
Herkes salona geçtiğinde Jeongguk annesi ve babasının arasına oturup başını annesinin omzuna koydu. Annesinin kokusunu çok özlemişti.
Taehyung yanında babası ile omegasını izledi. Ortam hem gergin hem de çok sessizdi. Namjoon boğazını temizleyip dikkatleri üzerine çekti.
"Yeniden hoşgeldiniz. Jeongguk yaklaşık bir aydır bizimle. Ve oğlumun ruh eşi."
Bay Jeon başını sallayıp anladığını belirtti.
"Kokusu değişmiş zaten. Oğlumun tatlı portakal çiçeği kokusuna çikolata kokusu karışmış."
Taehyung babasına bakıp yeniden Bay Jeon'a döndü. Utanmıştı.
Jeongguk ise kucağında küçük kardeşinin saçlarını okşayıp bir yandan annesinin kokusunu içine çekiyordu.
Jeongguk'un kardeşi Joe Hye mızıldanıp elleriyle karnını sardı.
"Anne ben acıktım."
Seokjin'in aklına kurdukları kahvaltı sofrası gelirken aceleyle ayağa kalktı.
"Bahçede kurduğumuz kahvaltı sofrası var. Buyrun beraber yiyelim."
Herkes ayağa kalkıp önden ilerlerken Taehyung Jeongguk'un kalkmasını beklemişti. Ellerini Jeongguk'un beline sarıp alnına öpücük kondurdu.
"Sana aileni bulacağımızı söylemiştim."
Jeongguk ellerini alfanın omuzlarına koydu. Teşekkür ederek alfanın yanağına öpücük kondurarak alfanın kollarından sıyrılıp bahçeye çıktı.
İki ailesini de bir arada gören Jeongguk'un gözleri tekrar doldu. Fazlasıyla mutlu ve huzurluydu.
Taehyung elini beline yerleştirip ilerletene kadar orada dikildiğinin farkında değildi.