Bugün yayımladığım ikinci bölüm. Diğer bölüme bakmayı unutmayın.
☾︎☾︎☾︎
Kocaman aileleri olmuştu.
Jeongguk's pov;
Yaşadığım hayat zordu. Kaçırılmış ve resmen köle gibi pazardan pazara gezmiştim. Hiç beklemediğim bir anda eşimi bulmuştum. Her şey aniden gelişmişti. Bira anda hiç tanımadığım bir ortama girmiştim.
Alfamla eve ilk geldiğimde hiç anlaşamayacağımı sanmıştım. İlk gün beni çok korkutmuştu. Ağır kokusu çiğerlerimi yakmıştı.
Gün geçtikçe birbirimize alışmıştık. Alfanın sevgisini hissetmeye başlamıştım. Papatyalarımızda hissediyordum. Bu his paha biçilemezdi.
Yıllardır görmediğim ailemi getirmişti bana. Hayatımda olduğu için gerçekten minnettardım.
Beklediğimiz gün sonunda gelmişti. Birbirimizin tamamı olacaktık. Birbirimizi tamamlayacaktık. Biz bugün evlenecektik.
Üzerimde Taehyung ile beraber aldığımız takım vardı. Üzerime tam oturmuştu. Oldukça yakışıklı görünüyordum. Eminim Taehyung benden daha iyi gözüküyordu.
Üzerindekilere son kez bakarken odanın kapısı tıklatıldı. 'Gir.' dediğimde annem içeriye girdi.
Annemle yeni kavuşmuş olsak bile eşimi bulmuş olmamdan memnundu. Eşimin aile yaşantısını görmüştü. İçi rahattı.
Elimden tutup odada bulunan, Taehyung ve benim odam, tekli koltukların birine beni oturtup birine de annem oturdu. Tam karşıma oturmuş dolu gözleriyle beni süzüyordu.
"Küçükken hep beyaz giyinirdin. Oyun oynarken bile. Kıyafetlerine hep dikkat ederdin, çok titizdin. Şimdi.. şimdi farklı bir beyaz var üzerinde. Hep çok güzeldin Jeongguk. Hep güzel kalacaksın güzel oğlum."
"Anne..."
Boğazımdan bir hıçkırık koptu. Ne olduğunu anlamadan anneme sarılarak ağlamaya başladım.
Yüzümü avuçları arasına alıp göz yaşlarımı baş parmağı ile sildi.
"Mutlu olacaksın. Bu inci tanelerin hiç dökülmesin güzel gözlerinden."
Başımı sallayıp gülmeye çalıştım. Üzgün olsun istemezdim. Ayağa kalkarak beni de kaldırdı. Vakit gelmişti.
"Hep gül oğlum. Her zaman yanındayım."
Üzerimdeki takımın yakalarını düzeltti. Yanaklarımı okşayarak koluma girdi ve beni odadan çıkardı.
Kapıda bekleyen babam dolu gözleriyle baştan aşağı süzdü. Hızla bana doğru gelip kollarını bedenime sardı. Sarılmasını bitirip yüzümü avuçları arasına alıp yanaklarımı öptü.
" Güzel oğlum benim. Her zamanki gibi çok güzelsin. Tanrı sana bahsettiği güzelliği korumak için bir o kadar iyi bir eş gönderdi. Senin adına öyle mutluyum ki. Her daim Tanrı'ya dua etmiştim. Sonunda kabul etti."
Dolu gözlerimle gülümsedim babama. Koluma girdi ve merdivenlerden yavaşça inmeye başladık.
İndikçe kulağıma hafif müzik sesi ve gelen misafirlerin konuşmaları doldu. Ellerim titriyordu. Babam beni tutmasaydı bayılabilirdim.
Verandaya geldiğimizde tam karşımda eşimi gördüm. O kadar yakışıklıydı ki gözlerimi ondan alamadım. Omegam heyecandan yerinde duramıyordu, alfa da öyleydi.
Babam Taehyung'un yanına kadar götürdü beni. Gülümseyip Bay Namjoon'un yanına oturdu.
Taehyung parlak gözlerle beni izliyordu. Karşısına geçtiğimde gülümseyip ellerimi tutarak öpücük kondurdu. Tanrım! Bayılacaktım.
"Çok güzelsin." fısıltısı o kadar gürültü arasında kulağıma dolmuştu. Utanarak başımı eğdim. Gülümsedi.
Klanın din adamı gelip gerekli prosedürleri söyledi. Taehyung dikkatle adamı dinledi. Ben de dikkatle Taehyung'a baktım.
Sıra yeminlerimizi etmeye geldiğinde ilk Taehyung yeminini etti.
"Hayatım boyunca seni koruyacağıma, sonsuza dek seni seveceğime, çocuklarımıza iyi bir baba olacağıma, hastalandığında yanında olacağıma yemin ederim."
Gülümseyerek aynı yemini ben de ettim.
"Hayatım boyunca seni koruyacağıma, sonsuza dek seni seveceğime, çocuklarımıza iyi bir baba olacağıma, hastalandığında yanında olacağıma yemin ederim."
Din adamı bizi evli çift ilan ettiği anda Taehyung belimden tutarak kendine çekti ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı.
Geriye çekildiğinde kırmızı yanaklarımla ona bakıyordum. Gülümseyerek yanaklarımı da öptü. Elimden tutarak beni misafirlerin ortasına sürükledi. Bizim için kenara çekilen misafirler dikkatle bizi izlemeye başladı.
İlk dansımızı edecektik.
Belimden tutup kendine çekti. Ben de ellerimi omzuna koydum. Ağır şarkıda hafifçe sallanarak dans ettik. Alnını alnıma yaslayarak güldü.
"Çok güzelsin Jeongguk."
Gözlerine baktım.
"Sen de oldukça yakışıklısın Taehyung."
Gülerek dans etmeye devam ettik. İlerleyen vakitte misafirler bir bir gitmeye başlamıştı. Babalarımız misafirleri geçirirken biz Taehyung ile oturmuş umursamazca düğün pastamızı yemiştik.
En sonunda herkes gittiğinde sadece aile üyeleri kalmıştı. İçeriye, salona geçtiğimizde Bay Namjoon keyfimize bakmamızı söylemiş ve evdekileri toplayıp gitmişti.
Taehyung belimden tutarak odamıza yönlendirmişti. Odaya girdiğimizde gördüğüm dekorla gözlerim şaşkınlıkla açılmıştı.
Kırmızı güllerle süslenmiş yatağımız, minderler ve ortasında bulunan küçük sehpa, birkaç şarap şişesi.
Gözlerim odayı turlarken Taehyung arkamdan belime sarılıp başını omzuma koymuş boynumdaki mühür yerime dudaklarını sürtüyordu.
"Şarap içmediğini söyledim ama koymuşlar."
Başımı iki yana salladım.
"Sorun değil Taehyung. Çok olmamak şartıyla sen içersin."
Kıkırtısı kulaklarıma dolduğunda içim titredi. Gülüşü bile etkileyiciydi.
Arkamdan çekilerek elimi tuttu mindere oturup beni de dizlerine çekti.
Başını başıma yasladı. Hafiften feromon salgılamaya başladı. Gözlerim kapalı kokusunu içime çektim.
O biraz yanımda şarap içti ben de onu izledim. Üzerindeki ceketi çıkarıp kenara attı. Kravatını gevşetti. Onu izlemek bile oldukça güzeldi.
Ayağa kalkıp beni de kaldırdı. Yatağımıza ilerleyip oturdu ve beni kucağına çekti. Burnunu boynumda gezdirip minik öpücükler bıraktı.
"Hazır değilsen beklerim. Biliyorsun."
"Biliyorum hyung ama hazırım."
Gülümseyerek dudaklarını dudaklarıma yaklaştırıp yavaşça öpmeye başladı.
Taehyung o gün beni güzelce sevdi. Çok kez aşk yaptık. Mührümüz tamamlandığında kalp atışlarını kalbimde hissettim. O kadar güzel bir duyguydu ki tarifi imkansız gibi bir şeydi.
Defalarca kez beni sevdiğini söyledi, ben de onu çok sevdiğimi ve beni hiç bırakmamasını söyledim.
Ruh eşim vahşi bir alfaydı. Lâkin bana oldukça aşıktı.
Sonsuz
