Bölüm 2

1.1K 89 24
                                    

Büyük kapısının önünde durduğun okula girmeyi bekliyordun. Arkanda bekleyen siyah arabaya döndün ve yansıma camından onu göremesen de babana gülümseyip merdivenlere ilerledin. 

Koşuşturan bir sürü insandan oluşan topluluğa girdiğinde ilk başta kesinlikle irkilmiştin. Bu alışık olduğun türden bir kalabalık değildi. Ne yapman gerektiğini bildiğin için oldukça emin adımlarla müdürün odasına ilerledin. Ne de olsa sen bir Stark'dın. Kimse bunu bilmiyordu belki ama genlerinden gelen egoyu atamıyordun. 

Kapıyı tıkladıktan sonra gelmeni söyleyen sesle birlikte içeri girdin. Hafif gülen yüzlü bir adam seni karşıladığında sen de gülen yüzünle selam verdin ve oturmanı işaret ettiği koltuklardan birine oturdun. 

"Megan Cox değil mi? Okulumuza geldiğin için çok memnunuz. Eminim burada çok güzel bir yıl geçireceksindir." 

Sana ders programını ve dolabının numarası içeren şeyler verdikten sonra seni yolcu etmek için ayağa kalktı. 

Müdüre teşekkür edip gitmek üzereyken sahte soyadını duymanla durdun. Buna alışman çok da zor olmamıştı. Müdür çatık kaşları ile sana bakarken bir şeyleri anlamaya çalışır gibi duruyordu. Herhangi bir şeyi çözmesi kesinlikle imkansızdı. Ama yine de kalbin hızlı bir şekilde çarpmaya başlamıştı. 

"Bir önceki okulunuzdan ayrılma sebebiniz neydi?" 

Rahat bir nefes alıp yüzüne bir tebessüm koyarken elindeki kitapları daha sıkı tuttun. "Okul pek de istediğim gibi bir yer değildi." Anladığını belli edercesine kafasını sallaması üzerine sen de tekrar teşekkürünü edip idare kısmından çıktın. 

Soluna döner dönmez çarpıştığın kişi ile küfür savurmak üzereydin ki kendini zor tuttun. Kafanı kaldırdığında gördüğün erkek yüzü ile durdun. Bu kesinlikle ne Steve Rogers idi ne de Clint Barton. Uzun boylu sarışın bu çocuk elindeki basket topu ile sana çatık kaşlar ile bakıyordu. "Yoluna bakmanı öneririm."

Önce ona arkadaşça yaklaşmak istemiş olsan da aldığın cevap ile bu isteğin sönmüştü. Çatık kaşların ile senden uzun çocuğa bakarken meydan okumaya hazırdın. "Bana çarpan sensin."

"Hayır, etrafına bakmayan sensin." 

"Koridorda top sektiren sensin." 

"Topa dikkat etmeyen sensin." 

Derin bir nefes alıp çocuğun elindeki topa ve daha sonra kendisine baktın. "Hangisine? Sarı olana mı kırmızı olana mı?" Arkasında gördüğün çocuklar birkaç ergen sesi çıkartırken kısık gözlerle meydan okuduğun çocuğa bakmaya devam ediyordun. Aslında çok kötü bir tipi yoktu ama kişiliği sıkıntı çıkartabilecek birine benziyordu. 

"Sen az önce n--"

"Duydun top kafalı, hadi şimdi git ve bahçede sektir topunu." 

En havalı halinle yanından geçerken herkesin sana baktığını görebiliyordun çünkü kafan dimdik ileri bakıyordu. Bir sarışın çocuk kafanı eğdirecek kadar önemli değildi zaten. Dolabını bulduğunda eşyalarını koydun ve elindeki ders programına baktın. İlk dersin en merak ettiklerinden biri olan kimya idi.

Sınıfı bulman ile içeri girdin. Herkes yerine oturmuştu bile. Senin hemen arkandan gelen öğretmenle sen de ayakta kalmıştın. Sadece on saniye kadar süren kendini tanıtmandan sonra boş olan tek yere ilerledin. Kıvırcık saçlı kızın yanına oturduğunda onun sana bakması ile gülümsedin. Elini uzatarak kendini resmen iki saniye önce tanıtmış olsan da tekrar tanıttın. "Megan Cox. Sen?" 

Kız önce eline sonra yüzüne baktıktan sonra elini sıkmadan cevap verdi. "MJ. El sıkmam." Kafanı onaylarcasına salladıktan sonra derse odaklanma kararı aldın. Okula geleli sadece iki insanla tanışmıştın ve ikisi de pek sıcakkanlı değildi. Birinin adını bilmiyordun bile. Babanın haklı çıkmasını kesinlikle istemiyordun. 

Geçen dakikalardan sonra çalan zil ile eşyalarını toplarken yanına gelen iki çocuğu görür görmez olduğun yerde kalmıştın. Fakat onların gözlerinin aslında arkandaki MJ denen kızda olduğunu anlaman sayesinde bir anda şişen ve sönen heyecanını saklamaya çalıştın. Çocuklardan biri MJ ile konuşurken diğeri sana döndü. "Hey, Megan değil mi? Ben Ned."

Gülümseyip uzattığı elini sıkarken ilk defa aldığın bu dostça davranışla mutlu olmuştun. "Memnun oldum Ned." 

MJ ve konuştuğu çocuk size döndüğünde onlara da gülümsedin. Fakat Ned'den aldığın davranışı ne MJ'den ne öbür çocuktan almıştın. Hepsi birlikte sınıftan ayrılırken tek başına kalman ile yüzün düşmüştü. Bu bir tür liseye hoş geldin girişimiydi?

Derslerin yarısı bittiğinde ve öğle arasına girdiğinizde yemek tepsin ile masa arıyordun. Kendini bu sefer gerçekten bir tür filmde hissediyor gibiydin. Babanın haklı olduğunu söylediği bir sürü senaryo geliyordu aklına. Dolu masalar arasında ilerlerken karşına bu sefer topla çıkmayan sarışın çocukla olduğun yerde durdun. 

"Yeni kız, yine karşılaştık." 

"Top kafalı, yine karşıma çıktın." 

Sana gözlerini devirdiğini görsen de onun kendini bilmiş hallerini laflarınla yerle bir etmen çok güzeldi. Burada kendini bilmiş şekilde konuşacak biri varsa o da Stark soyadlı biri olurdu. Yani sen. 

"Oturacak yerin yok sanırım. Neden bizimle oturmuyorsun?" Yanından çıkan arkadaşına baktığında onun sabah gördüklerinden biri olduğunu anımsamıştın. Bu teklifi kabul etmek istemesen de rezil olmak yerine yanlarına oturdun. Kendinle övünüp, egonu konuşturarak bu arkadaş grubundan kurtulabilirdin. 

Adının Flash olduğunu öğrendiğin sarışın çocuk aslında pek de zeki değildi. Sadece okulun basket takımı ile popüler olduğu belliydi. Kolunun altındaki sevgilisi Liz ise kesinlikle uzak durulması gereken biriydi. Hatta bu tüm grup uzak durulması gereken insanlar topluluğundan oluşuyordu. Yanlış yere oturduğunu fark ettiğinde ise bir bahane bularak oradan kalkmıştın. 

Kafeteryadan çıkman ile rahat bir nefes alırken okulun ilk günün bu kadar kötü geçmesini kesinlikle beklemiyordun. Önünden geçen Ned ve arkadaşlarının yanına ilerledin. En azından bir yerden başlaman lazımdı. Bir Stark olduğunu belli etmeden yaşamak zordu. Sakin kalmaya çalışmak ise daha zordu. 

"Selam!"

Ned sana el sallarken adını bilmediğin çocuk ise susmayı tercih etmişti. Seni sadece neşeyle karşılayan kişi Ned'di ve ne MJ ne de diğer çocuk pek ilgili gözükmüyordu. "Uhm, ben neredeyse birçok dersimiz ortak olduğu için belki de tanışmalıyız diye düşündüm. Zaten Ned ve MJ ile tanışıyorum ve se--"

"Peter." 

Lafını bölmesi kesinlikle hoşuna gitmemişti. Ama sakin olmalıydın. Derin nefesler... "Güzel, ben de Megan. Uhm, sizle takılabilir miyim? Yani sizin için de uygunsa?" Yaşıtlarınla nasıl arkadaş olunur bunu bilmiyordun bile ve bu seni geriyordu. Kendin gibi hissetmemeye başlamıştın. 

"Tabi ki! Dostu--"

"Aslında bizim bir işimiz var. Bu yüzden sen kendi popüler grubunla takılmalısın." Ned'in lafını kesen Peter'a herkes çatık kaşlarla bakıyordu. Bunu pek umursamayan Peter arkadaşlarını da alıp yanından uzaklaşmıştı. 

Yaşadığın en garip günler listesinde ilk üçe oynayan bu saçma günden sonra aynı babanın dediği gibi eve sağlam bir şekilde gelmişti. Her şey o kadar hızlı olmuştu ki ne hissetmen gerektiğini bile bilmiyordun. Beklediğinin tam tersinde gelişen bu okul günü, biriyle konuşma isteğini yerle bir etmişti ve daha babanla bile konuşmadan odana kapanmıştın. Ya yarın her şey daha güzel olacaktı ya da babanı haklı çıkartıp bu işten bir an önce vazgeçecektin. Çünkü ne son sınıf Flash ile ne de son sınıf Peter ile uğraşmak istemiyordun.



Evet, canlar belki birazcık sıkıcı bir bölüm oldu ama bununla idare edin. Bu giriş, böyle tanıştırma bölümüydü. Ayrıca artık kusura bakmayacaksınız korona halimle anca bu kadar, umarım hata falan yoktur. Neyse öptüm sizleri yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum <3

BİR YILLIK YALAN |PETER PARKER|Where stories live. Discover now