Bölüm 6

807 77 18
                                    

Adresi bulduğunda kapıya geldin ve zili çaldın. Birkaç dakika sonra orta yaşlı ve fit bir kadın kapıyı açtığında gülümsedin. "Merhaba, ben Peter'ın ar--"

"Ah, sen Megan olmalısın. İçeri geç o ikisi odada LEGO savaşı veriyorlar." Hafif gülümseyerek kafanı salladın ve içeri girdin. Peter'a dediklerini hatırlayınca kötü hissetmiştin. Sen etrafı incelerken seni içeri alan kadın Peter ve Ned'i çağırdı. İçeriden yüksek sesli bir gürültü ardından da kapı açılma sesi geldi. İkisi çok belli bir şekilde fısıldaşarak kavga ediyordu. Oturma odasına giriş yaptıklarında ikisi de durup gülümsedi. 

"Megan! Baban izin vermiş!" Ned'i gülümseyerek onayladın. 

Peter seni içeri alan kadını yanına gitti. "May Hala, bu Megan. Megan bu da May Hala." Annesi olması için zaten çok gençti diye düşündüğün kadına tekrar döndün. 

"Biliyorum Peter onu ben içeri aldım." May Hala'nın lafına sadece siz ikiniz gülerken Ned ve Peter pek komik bulmamıştı. "Her neyse, sizin LEGO savaşınız bittiyse artık derslerinize çalışmanızı öneririm. Ben de o sırada size bir şeyler hazırlarım." 

"LEGO oynamıyorduk ki?!"

"Kesinlikle. Biz proje için hazırlanıyorduk."

"Aynen öyle. Benim hiç o şeylerdenim olmadı bile."

"Değil mi? LEGO imiş! Puff! LEGO ne bilmiyorum bile! Sen biliyor musun Peter?"

Ortada garip bir sessizlik olduğunda herkes birbirine bakıyordu. Belki May hiçbir şey anlamamış olabilirdi ama sen anlamıştın. Peter ile dalga geçtiğin için Peter şu an LEGO oynamaktan utanıyordu. 

"Dostum, bu... Abarttın."

"Evet, doğru. Pardon. Her neyse. Megan hadi gel başlayalım."

Hepiniz birlikte içeri geçtiğinizde Peter'ın odasına göz attın. Her ne kadar yalan söylemeye çalışsalar da odanın bir köşesinde LEGO duruyordu bile. Gözlerinin oraya gittiğini fark eden Peter önünde durdu. "Dalga geçmek yo--"

"Peter, dalga geçecek bir şey yok. Sadece..." Ned'in ortalığı topladığını görüp sesini kısarak devam ettin. "Bu şaşırtıcı şekilde şirin." Peter'ın yanından geçtin. Hep birlikte çalışmaya başladığınızda her şey çok hızlı bir şekilde ilerlemişti bile. Üç tane zeki olarak yemeklerinizi yiyip bitirdiğinizde sunumun hepsi için gerekli fikirleri toplamıştınız. Fakat sunumu MJ olmadan yapmak istemediğiniz için paydos kararı vermiştiniz. 

Hep birlikte ne hakkında olduğunu bilmediğiniz şeylere gülerken hiç bu kadar eğlendiğini hatırlamıyordun. Telefondan gördükleriniz, okulda olanlar ya da sadece anılarınız sizi güldürmeye yetiyordu. Fark etmeden böyle neredeyse bir saatten fazla zaman geçirmiştiniz. Telefonunun çalması ile durdun. Arayanın baban olduğunu fark etmen ile olduğun yerden kalktın ve onlara bir şey çaktırmadan telefonu açtın. 

"Efendim."

"Eve, hemen!"

"Bir so--"

"Y/N şansını zorlama. Happy seni bekliyor." 

Gözlerini devirip aramayı kapattın ve arkanı döndün. Peter ve Ned'i telefonda bir şeye bakarken gördün. Yanlarına gittiğinde ise telefonu kapatmalarına şaşırmıştın. "Şey, benim gitmem lazım. Babam çağırıyor."

İkisi de kafasını onayladı. Herkesle vedalaştıktan sonra eşyalarını da alıp aşağı indin. Sokağın köşesinde gördüğün arabaya ilerledin ve bindin. Happy'nin sana gülümsemesi ile sen de ona gülümsedin. "Bir sıkıntı mı var Happy?"

"Hayır, sadece saat geç oldu. Bilirsin, baban işte." Kafanla onayladıktan sonra camdan dışarıya akan yola baktın. Akşamın karanlığını aydınlatan bina ışıklarının sayesinde gördüğün gölge ile camı açtın. Bir çatıdan diğer çatıya sallanan biri gördüğüne yemin edebilirdin. Fakat sen daha bir şey diyemeden ortadan kaybolmuştu bile. Sen de eve gelmiştin ve şimdi de ilgilenmen gereken başka konular vardı.

BİR YILLIK YALAN |PETER PARKER|Where stories live. Discover now