Bölüm 8

831 69 14
                                    

Peter'ı dışarıda bıraktıktan sonra içeri girdin. Normal bir şekilde davranırken aklındaki planı uygulamak için laboratuvara iniyordun. "F.R.I.D.A.Y. babam nerede?"

"Toplantıda efendim." 

Aşağıya indiğinde tekrar konuşmaya devam ettin. "Diğerleri nerde peki?" 

"Onlar da aynı şekilde toplantıda." 

İşine yarayacak olan düğmeyi aramaya çalışırken kafanı onaylayarak salladın. "Anladım."

"Ne arıyorsunuz efendim? Size yardımcı olmamı ister misiniz?"

"Ah yok, sadece bir okul ödevi." Aradığın düğmeyi bulduğunda gözlerini kapatıp derin bir nefes aldın. "F.R.I.D.A.Y. ?" 

"Evet efendim?"

"Özür dilerim." F.R.I.D.A.Y.'i kapatman ile çok hızlı bir şekilde eline telefonu alıp Peter'ı aradın. Aynı hızda kapıya doğru koştun. Peter içeri girdiğinde her şey kontrol altında duruyordu. "Pekala, yalan makinesi hızlı olmamız lazım. Beni takip et."

Peter yanında yürürken laboratuvara indin. Bilgi alabileceği yeri ona gösterdin. "Çabuk hadi." Peter hızlı bir şekilde işini görmeye çalışırken her ne kadar onun ne yaptığına bakmaya çalışsan bunu pek beceremiyordun çünkü görmeni engelliyordu. "Burası benim evim biliyorsun değil mi?" Peter sana cevap vermediğinde gözlerini devirdin. Yaklaşık on dakika olacaktı ve işi hala bitmemişti. "Biraz daha hızlı mı olsan?" 

"Bir saniye, bitiyor." Peter ekranda dikkatle bir şeyler okuduktan sonra baktığı şeyi kapattı. "Tamam." Onu da alıp yukarı çıktın. "Teşekkür ede--" Peter'ın lafı ikinizin de olduğunuz yerde sallanmanız ile bölündüğünde durdunuz. "Bu... deprem miydi?"

"Hayır, deprem alarmını kapattım... Siktir! Benimle gel hemen!" Peter'ın elinden tutup onu geldiğiniz yere koşarak çektin. Saldırı altında olmanın tam zamanıydı. F.R.I.D.A.Y.'i kapattığın düğmeden tekrar onu açtın. Dışarıda bir şeyler olduğunu biliyordun ama koruma altında değildiniz çünkü F.R.I.D.A.Y. kapalıydı. 

"Ne yaptığı--"

"F.R.I.D.A.Y. saldırı altındayız. Protokol beş, hemen!" 

Tüm binada kırmızı ışıklar yanıp sönmeye başladığında bulunduğunuz yer kapatılmıştı. Demirlikler bir bir kapanırken laboratuvarın arkasından belki ihtiyacın olur diye zırh da çıkmıştı. Peter etrafı inceleyip neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Onu böyle bir şeye sokmak durumunda kaldığın için hiç memnun değildin şu an. Gündüz kim saldırırdı ki? Hem de Avengers'a. 

Güvenlik kameralarından ne olduğunu anlamaya çalışırken uçan bir adam görüyordun. Senin arkandan ekrana bakan Peter da senin kadar şaşkındı. "Bir şey yapmamız gerekmiyor mu? Bu adam Ad... yani her kimse." 

"F.R.I.D.A.Y. şu an savunmada. Babam böyle şeyleri yapmamı kesinlikle istemiyor ayrıca buradan çıkma imkanımız yok." Telefonunu çıkartıp babanı ararken Peter'ı çekip bir sandalyeye oturttun. "Burada kal!"

Araman anında açıldığında sen daha konuşamadan o konuşmaya başlamıştı. "Neler oluyor? F.R.I.D.A.Y.'in kapatıldığını gördüm yoldayım." 

"Biri şu an saldırıyor. Kim olduğunu bilmiyorum ama adamın teknolojisi var gibi. Kanatlarla uçuyor. Protokol beşi başlattım."

"Geliyorum." 

Arkanı dönüp Peter'a baktın. Bilekleriyle oynadığını gördüğünde gergin olduğunu anlamıştın. "Hey, sakin ol." Yanına gidip bir sandalye çektin ve oturdun. Elini dizine koyarken bunu düşünmeden, tamamen samimiyetlin ile yapmıştın. "Bu benim başıma ilk defa gelmiyor. Burada büyüdüm ben. Başıma kaç kere bunun geldiğini bilemezsin. Hiçbir şey olmayacak. Sadece bu sefer saldıran kişi kim bilmiyoruz. Ama güvendeyiz." 

Peter kafasını sallarken onu sakinleştirdiğini düşünüp gülümsedin. Çok geçmeden güvenlik kameralarından babanın zırhı ile birlikte işi hallettiğini görebiliyordun. Burada oturup öylece izlemek çok garipti ama bunu neredeyse tüm hayatın boyunca yaşamıştın. Basit bir rutin gibi geliyordu. Hatta sırf başına böyle bir şey gelirse diye baban sana habersiz tatbikat bile yapmıştı. 

Tehlikenin geçtiği zaman güvenlik duvarı kalkıp her şey normale döndüğünde derin bir nefes alıp yerinden kalktın. Peter'ı da alıp dışarı çıktığınızda babanı görmüştün. Zırhın içinden çıkıp size çatık kaşlar ve sıkılmış bir çeneyle baktığında sinirini görebiliyordun. 

"Sen..." Peter'ı işaret edip üstüne yürürken aralarına girip konuştun. "O Peter. Uh... buraya onu ben getirmiştim. Ödev içindi."

"Bütün anlaşmayı bozarak ve F.R.I.D.A.Y.'i kapatarak mı?" 

"Baba bunu sonra ko--"

Baban yanından geçip tekrar Peter'ı görüş açısına aldı. "Evine git çocuk. Merak edenin vardır. Bu olanları da unutsan iyi edersin." Babanın bu kadar sert davranma sebebini anlayamamıştın. Peter'ın arkasından gitmek üzereyken durdurulmuştun. 

Durdurulma sebebin olan babana baktığında dudaklarını birbirine bastırıp konuşmasını bekledin. Bunun yerine sana sinirli bir yüz ifadesi ile baktığında sabretmek yerine konuştun. "Pekala, yaptığım şeyler mantıksızdı. Ama aslında ben anlaşmamızı bozmadım. O zaten benim kim olduğumu bili--"

"Kimliğini bilen biri mi vardı?!"

"Bak, onunla konuştu--" Baban elini kaldırıp susmanı sağlarken içeriye ekiptekilerin girdiğini duyabiliyordun. "Çocukla ben ilgileneceğim. Sen de bu sırada hem kendini hem de o çocuğu nasıl bir riske soktuğunu düşün. Odanda." 

Onun haklı olduğunu bilmen sana hiç yardımcı olmuyordu. Genelde diyecek bir şeyin hep olurdu. Ama bu sefer susmuştun. Çünkü hatalıydın. Odana çıkarken arkanı döndüğünde babanın fazlaca endişeli olduğunu görebiliyordun. Saldırının neden olduğunu söylememişti bile. Odana hızlıca çıkıp güvenlik kayıtlarına erişim sağladın. Neler olduğunu öğrenmen lazımdı. 

"Spider-Man! İstediğim bu!" 

Baban deli gibi bağırıp tek istediğinin Spider-Man olduğunu söyleyen bu adamı yendiğinde kayıtlarını durdurup olduğun yerde düşünmeye başlamıştın. Spider-Man'in burada olduğunu düşündüren neydi ki? 


Bu kitap için çok fazla planım var bu yüzden bazı olaylar çabuk ve ne olduğunu anlamadan bitecek ama bana güvenin sonunda her şey güzel olacak. Yorum ve oylarınızı unutmayın umarım beğenmişsinizdir. <3000


BİR YILLIK YALAN |PETER PARKER|Where stories live. Discover now