(Medusa)-Hadi ama Rose. Kaplıcaya geldik bak. Asma artık yüzünü.
Medusa böyle demiş olmasına rağmen Rose'nin bu durumuna sonuna kadar hak veriyordu. En yakın arkadaşı tarafından neredeyse öldürülüyordu. Aradan oldukça fazla zaman geçmiş olmasına rağmen Rose hala olayın şokunu yaşıyordu ve ara sıra uykusunda öldüğünü görüyordu.
Çok defa kan ter içinde uyanmışlığı olmuştu. Hatta bazı gecelerde 3 defa uyandığı bile olmuştu.
(Rose)-Nasıl asmayayım ki? Ejder'in o anki bakışlarını unutamıyorum. Ayrıca, onca şeyi benden saklamış. Bende, ona yardım ettiğimi düşünerek kendimi avutuyordum. Ama hiçbir şey yapamıyormuşum. Kendimi kandırmaktan başka hiçbir şey yapmıyormuşum.
Rose'nin kırılgan sesi Medusa'nın içine içine işliyordu ama Medusa hissettiği kırgınlığı yüzüne yansıtmamaya çalışıyordu. Rose zaten suratını asıyorken birde kendisinin surat asması zaten düşük modda olan havayı iyice düşürürdü. Medusa'da bunu istemiyordu çünkü Rose'yi kaplıcaya getirme nedeni onun iyi hissetmesini istemesiydi.
İyi hissetmesi için onu getirdiği yerde daha fazla morali bozulursa hiç iyi olmazdı.
Medusa konuşmasına başlamadan önce suyun içinde biraz ilerleyerek Rose'nin yanına gelmiş ve onu sıkıca sarmıştı. İhtiyacı olan şefkati ona fazlasıyla verecekti.
(Medusa)-Seni anlıyorum ama bunları atlatamazsan asla ilerleyemezsin. Geçmiş daima geçmişte kalır Rose. Ben bile o günleri geride bırakabildiysem sende yapabilirsin. Sen güçlü bir insansın. Ayrıca, sana karşı öyle davranırken Ejder'in akli dengesinin ne durumda olduğunu bilmiyoruz. Ya da o an ne düşündüğünü.
(Rose)-O an düşündüğü tek şey beni öldürmekti.
(Medusa)-Eğer Ejder gerçekten seni öldürmek isteseydi çoktan ölmüş olurdun. Benim hızım Ejder'in hızıyla kıyaslanamaz bile. Ben ve Ejder'in kolunu kopartacak kadar hızlı olmak mı? İmkanı yok.
Rose'nin karamsarlığına karşılık olarak Medusa birdenbire bu sözleri söyleyerek Rose'nin "Acaba mı?", diye düşünmesine sebep olmuştu.
Bir noktada Medusa'nın dedikleri doğruydu. Kendi hızı Ejder'in hızıyla kesinlikle kıyaslanamazdı. Eğer Ejder onları öldürmek isterse saniyenin binde biri gibi bir sürede bütün malikaneyi, içindeki herkesle birlikte silebilirdi. Değil. Silerdi.
Buradaki en önemli noktada buydu işte. "Eğer Ejder isteseydi...". Ejder böyle bir şey yapabilecek olmasına rağmen bunu yapmadıysa ortada farklı bir şeyler var demekti.
Bu düşüncelerle birlikte Rose'nin karamsarlığı biraz silinmiş olsa da o bakışları unutmasının imkanı yoktu. "İnsanlık" denilen kelimenin terk ettiği o korkutucu bakışlar sonsuza dek Rose'nin zihninin bir köşesinde kalacaktı.
(Rose)-Ben...ne diyeceğimi bilemiyorum. Ona inanmak istiyorum ama...ama...
Ve tam o sırada bir ses duyuldu.
(??)-Medusa! Rose! Buraya bakın çabuk!
(Medusa)-Lucifer'in sesi miydi o?
Bağıran kişinin sesini tanıyan Medusa kendisini doğrulamasını umarak Rose'ye döndü ancak Rose omuz silkerek bilmediği ifade etti. Kafası dolu olduğu için sesin kime ait olduğuna anlam verememişti.
Rose'nin bilmediği anlayan Medusa hemen kaplıcanın kenarına yanaştı ve kafasını uzatıp aşağıya baktı. Hemen ardından Rose'de aynısını yaptı.
Bağıran kişi geçekten de Lucifer'di ve oldukça endişeli görünüyordu. Lucifer'in yüzündeki endişe ve korkuyu gören Medusa sordu.
(Medusa)-Ne oldu Lucifer? Neden bu kadar telaşlısın?
YOU ARE READING
Ejderha İmparator (+18)
ActionGeçmişte yaşadığı şeyleri tekrar tekrar yaşamamak adına sürekli güçlenmek için çalıştı ve çalışmaya devam ediyor. Sonunda güçlenmek için doğru yeri bularak olabileceği en güçlü hale gelecek ve bu yolda yoluna çıkacak olan her şeyi ve herkesi yok ed...