9.küçük, çelimsiz ve güçsüz bir çocuktu

4K 486 220
                                    






1.kısım: larva

9.bölüm: küçük, çelimsiz ve güçsüz bir çocuktu




daha önce de tenine temas eden onlarca kişi olmuştu. annesi azarlamak için onu kolundan tutarak çekiştirmişti. babasının eli düştüğü zaman onu kaldırmak için acımayla, bazı eller ise hiçbir acıma belirtisi göstermeden onu itip kakmak için uzanmıştı. eller geri çekildiğinde bile dokundukları yerlerde uzun bir süre acı verici izler bırakmışlardı. dokunuşlar hep acı verici, aşağılayıcı olmuş, ona savunmasız hissettirmiş ve içinde bir şeyin daha kırılmasına neden olmuştu.

bir dokunuşta sıcaklık ve şefkat hissetmek jungkook'a çok yabancı bir eylemdi. bileğine dolanan eller, saçlarında gezinen parmaklar daha önce hiç güvende hissettirmemişti. ancak onu göğsüne bastırsan omeganın inip kalkan göğsü, bilinçsizce saçında gezinen parmaklar, çevresini saran koku, tenine temas eden omeganın teni sıcak ve güven vericiydi. daha önce tecrübe etmediği ona yabancı olan hislerin altında eziliyormuş gibi hissetti. tüm hayatı boyunca adını koyamayı başaramadığı, kalbinde cansız, şekilsiz, isimsiz bir kütle olan ve sık sık nefesini kesen o hissin artık bir ismi vardı.

kalbi çaresizce çırpındı. burnunun direği sızlıyor, çenesi titriyordu. odanın havası nefes alınamayacak kadar ağır ve yapış yapış bir hal almıştı. hislerinin kendileriyle birlikte getirdiği farkındalıkla alnının orta yerinde ince bir sızı hissetti. sızı şiddetlendikçe şiddetlendi. beyninin her kıvrımına, vücuduna yayıldı. acı dolu bir sızlanış döküldü dudaklarından. omeganın sıcak kollarının arasından çıktı.

"şimdi olmaz.. hayır... lütfen.." vücudunu zar zor yataktan kaldırmayı başardı. ancak en fazla iki adım atmıştı  ki acı katlanılmaz bir hal aldı. dizleri üste yere kapaklandı. ellerinden destek alarak doğrulmaya çalıştı. ancak başarmadı. gürültüye uyanan taehyung apar topar yerinden kalktı.

"jungkook, jungkook tanrım ne oldu?" taehyung'un endişeli ve korku dolu sesi kulaklarında bir çınlamaya dönüştü. vücudu daha önce hiç tatmadığı şiddetli bir ağrı yüzünden zangır zangır titriyor, yardım istemek için dudakları açılıp kapanıyor, burnundan kan beyaz halıya boşanıyordu. "yarım et..." diye mırıldanmayı başardı zar zor. alnının orta yerinden kızgın ve sivri bir metali kafa tasını delerek beynine itiyorlarmış  gibi bir acı duyuyordu. bilinci gidip geliyor nerede olduğunu kavramakta zorluk çekiyordu.

"cesur ol," diye fısıldadı bir ses. uzun bir uykudan uyanmış gibi hırıltılı ve kısıktı. jungkook'a yabancı olduğu kadar hiç olmadığı kadar da tanıdıktı. ellerinin alındaki zemin kaygandı. şiddetli rüzgar binlerce küçük iğneymiş gibi tenine saplanıyor, midesi hiç olmadığı kadar bulanıyordu. "cesur ol ve aç gözünü," ses uzaklaştıkça uzaklaştı. kulak batıran fırtınanın içinde yitip gitti.

sonra her şey bir göz kırpımında eski halini aldı. jungkook parmakları arasında taehyung'un halısının yumuşak dokusunu ve omeganın korkusu yüzünden ekşileşmiş frezya kokusunu duyuyordu. ancak tüm gücü vücudundan çekilmiş gibiydi. durmandan günlerdir yürüyormuş kadar yorgundu. midesi katlanıp bükülüyor ve içindeki zehri ve korkuyu atmaya çalışıyordu. iki kez öğürdükten sonra sarı safradan başka bir şey kusamadı. kemikleri jöleleşmiş gibi titredi ve yüzükoyun kan ve mide sıvısından oluşmuş göletin üzerine düştü. taehyung bir çığlık attı, tüm vücudu boşalsa da kendini toparlayıp jungkook'u soluna doğru çevirdi. sağ ayağını dizinden kırarak öne doğru çekti. böylelikle kanla karışmış sıvının geri kalanı da dudaklarından ahşap zemine sızdı ve nefes alması için tüm engel aradan kalktı. çocuk derin bir nefes aldı ve nefesi eski ritmini kazandı. taehyung zar zor telefonunu buldu. kaç kez denese de şifreyi girmeyi başaramadı.

metamorphosis | taekook mpregDonde viven las historias. Descúbrelo ahora