0.9: Ziyaretçi

239 23 2
                                    

21. 04. 2007

"En son kavgadaydık, sonra neler olduğunu hatırlamıyorum. En azından sen buradasın, Chifuyu. Diğerlerine ne oldu? Kazutora, Mikey..." dedi Baji.

Chifuyu boğazını temizledi ve Takemichi'ye baktı. Her şey çok basitmiş gibi pat diye söylenebilir miydi? Muhtemelen hayır. Baji için her şey fazla ani gelişmişti, bir de bunları öğrenirse ona fazla geleceğinden korkuyordu. Fakat yapabilecek başka bir şey yoktu, eninde sonunda öğrenecekti bunları.

Takemichi Chifuyu'nun konuşmadığını görünce ağzını açtı fakat Chifuyu onu durdurdu. Derin bir nefes aldı, pek de sakinleştirdiniz söylenemezdi. "Şu anda 2007 yılındayız, Baji-san. Normalde buraya ait değilsin-"

"Komik bir şakaymış. Kazutora seni nasıl ikna etti anlamıyorum. Şimdi neden bu durumda olduğumu dürüstçe açıkla, Chifuyu."

"Kazutora seni öldürdüğü için hapiste." Chifuyu, Baji'yle bakmadan bunları söylemişti. "2005'de olmalıydın ama zaman döngüsü..."

Takemichi söze girdi ve her şeyi anlattı. Bazen duygulanıyor ve gözlerini kaçıyor ama Baji devamını getirmesi için onu azarlıyordu. Hatta birkaç kere kafasına vurmuştu. Takemichi sonunda anlatmayı bitirdiğinde, gözlerini kaçırdı ve onun tepkisini beklediler.

"Vay anasını... Yokluğumun bu kadar kötü olacağını bilmiyordum," dedi Baji gülümseyerek. Sonra ciddileşti. "Şu İkinci Nesil Toman işi, kulağa isim bulmaya üşenmişsiniz gibi geliyor ama o çeteye katılmak istiyorum."

"Ama dinlenmen gerek!"

"Benim için endişelenme, Chifuyu. Şu an gayet iyiyim," Sonra Takemichi'ye döndü. "Bahsettiğiniz şu kavga ne zaman başlıyor?"


21. 04. 2007

Gün bitmek üzereydi, hava turuncu bulutlarla kaplıydı. Diğerleri Kantou Manji'nin buluşma yerinden çıkalı çok olmuştu. İzana Kakucho'ydu gitmişti. Sanzu'nun deyimiyle "Kaku'suyla". Mikey'in izin vermesine şaşırıyordu.

Sanzu tam odadan çıkacakken Suzume'yi fark etti. İlk başta onu burada bırakmayı düşündü ama sonra Benkei'nin dediklerini hatırladı. Bu bebek, birbirlerini ölesiye dövdükleri Suzume değildi şu an. Yalnızca masum bir bebekti.

"Uykum geldi," diye esnedi Suzume. Ne dediği pek anlaşılmıyordu, Sanzu da şans eseri anlamıştı. Suzume olduğu yerde kıpırdandı.

"Hadi, yürü. Eve gideceğiz." Suzume gözlerini ovdu ve Sanzu'yu takip etti.

Eve Sanzu'nun motoruna binerek gittiler. Suzume pek çok kez düşecek gibi olmuştu, Sanzu tutmasaydı motordan düşüp geberecekti hatta.

21. 04. 1995

Gece olmuştu. Suzume sokaklarda boş boş geziniyordu. Etrafta birkaç serseri bozuntusundan başka kimsecikler yoktu. Biraz ürkütücüydü ama onca yaşananın içinde bu hiçbir şeydi.

Karnının guruldamasıyla kızardı Suzume. Etrafta birbirlerinin olup olmadığını baktı. Kleptomani hastalığı şu an çok işine yarayabilirdi aslında. Yemek çalmak o kadar da kötü bir fikir gibi görünmüyordu.

Penceresi açık bir ev gördü. Evin ışıkları kapalıydı, içinde birisi olsa bile uyuyor olmalıydı. İlk kat olduğu için tırmanmak o kadar zor olmazdı.

Yalnızca yemek alıp gidecekti. Ve belki... birazcık para? Peki, fazla ileri gitmediği sürece bir sorun yoktu. Hızlı olmalıydı, hızlı ve çevik. Yakalanırsa da... kaçmak en iyi yaptığı şeydi zaten.

Çöplükten birkaç koli aldı ve duvara üst üste dizdi. Yavaşça kolinin üstüne çıktı, ses çıkarmamaya özen gösteriyordu. Pencereden girmeden önce içeriye son bir kez göz attı. Şimdi gireceği odada kimse bulunmuyordu. Bu, biraz olsun rahatlamasına yetmişti.

Sonunda içeriye girdiğinde, kalbi kulaklarında atıyor gibiydi. Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştı. Hırsızlık, daha önce yapmadığı şey değildi. Öyleyse şimdi neden bu kadar geriliyordu? Muhtemelen bu seferki hırsızlığın kleptomani hastalığından dolayı değil, bilinçli olarak yapmasından dolayıydı.

Sessiz adımlarla mutfağa yöneldi. Karanlık olduğundan pek bir şey görünmüyordu. Teker teker karşısına çıkan odaların kapılarını araladı. Sonunda mutfağı bulduğunda sevinçten çığlık atmamak için kendini zor tuttu.

Bir poşet buldu ve buzdolabını açtı. Eline geleni poşete atıyordu. Baştaki gerginliğini unutmuştu; muhtemelen sonunda aç midesini doğurabileceği içindi.

Tam çekip gidecekti ki kapıda biri olduğunu fark etti. Çığlık atmamak için yutkundu. Burada haddinden fazla zaman geçirdiği başından beri belliydi.

Kapıdaki kişi ona yaklaşıyordu ki, Suzume aynı acıyı ikinci kez hissetti. Derisi yüzülüyormuş gibi.

Bu acıyı en son zaman yolcuğu yaptığında hissetmişti.


21. 04. 2007

Saat gece yarısı. Bu saatte kim ıslahevindeki bir çocuğu ziyaret etmeye gelir? Üstelik bu çocuk bu çocuk iki kişiyi öldürmüş bir katilse?

Kazutora Hanemiya. 13 yaşındayken, en yakın arkadaşının abisi Shinichiro Sano'yu bir motor uğruna öldürdü. 15 yaşındayken de hissettiği ihanet duygusuyla Keisuke Baji'nin canına kıydı.

Defalarca kez kendini de öldürmeyi düşündü. Ama burada. Kanlı canlı yaşıyor.

Gardiyanlardan biri, "Ziyaretçin var." dedi. Kazutora'nın gözleri şaşkınlıkla aralandı. Eski arkadaşları onu bu saatlerde ziyaret etmezdi. Ailesinin de durumu belliydi zaten.

Öyleyse onu kim ziyaret etmişti?

Beklediği, kesinlikle kendisinin öldürmüş olduğu Baji Keisuke değildi.

Baji'ye gördükleri garip gelmişti. Kazutora'nın uzun saçlarını askere yollamışlar gibi kısacık kesmişlerdi. Aslında birçok kız bu haliyle de yakışıklı olduğunu düşünürdü. Galiba biraz kilo vermişti. Pek uyuyamıyor gibi gözüküyordu.

Kazutora'nın düşündükleri ise... Bir şey düşünemiyordu ki.

"Baji... Ben seni öldürmüştüm..." Kazutora'nın yanağından bir gözyaşı süzüldü. "Sanırım sonunda aklımı kaçırdım."

"Aklını kaçırmadın, Kazutora." Baji çocukluk arkadaşına gülümsedi. "Seni buradan kaçıracağım. Yalnızca bana ayak uydur. Burayı ateşe vereceğiz. Yaktığımız arabanın önünde söz verişimizi hatırlıyor musun? Burayı da aynen böyle yakacağız."

Baji veya Shinichiro yaşasa Tokyo Revengers'taki olayların çoğu çözülür sanırım. Sonunda Kazutora'da olaylara katıldı.

Suzume de kendi zamanına geri dönüyor. Artık Mikey, İzana ve Sanzu'yla yüzleşmeli.

781 kelime~

Tekrar|Tokyo RevengersKde žijí příběhy. Začni objevovat