Savaş yakında.
Çanlar çalıyor.
Ölüm bir krallığa çökmek üzere.
Halk uyuyor.
Bir ihanet, bir halkı sona götürüyor ama halk kanından olana şüphe duymuyor.
*
Sara Krallığı eski refah günlerine özlem duymaya devam ederken etrafında gelişen tehlikenin fa...
Bol ihanet, bol savaş ve entrikanın hakim olduğu topraklara hoş geldiniz.
İyi okumalar!
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ölüm Ormanı kitabı
1.Bölüm: Kaos
Uzun yıllar önce henüz gerçekler açığa çıkmadan, yalanlar cirit atarken ve krallıklar rol yapmayı beceremezken dünyaya kaos hakimdi. Taht mücadeleleri ile süslenen bu diyar her türlü ihaneti gördü ama Sara Krallığı'nın yapmış olduğu şey gözle görülse dahi inanılmayacak gibiydi.
Bu kitabı yazıyorum çünkü gelecekte meydana gelen bu kaosun yegane sahibi Sara Krallığıdır. Bütün suçlar başka krallıklara atılsa dahi çıkış noktası iyi gizlenmişti. Tüm kaynaklar yok edilmiş ve olayın üstü kapatılmıştı. Ama unuttukları bir şey vardı ki casuslar kendileri hariç herkese ihanet edebilirdi.
Yuna Krallığı tarihte bilindiği üzere en fakir krallıktı. Halkı ucuz işçi sıfatıyla ağır şartlar altında çalıştırıyor, kazandıkları para ise karınlarını zor doyuruyordu. Zaman bir süre böyle akıp gitti ta ki o lanetli güne kadar.
Profesör Öktem Yuna Krallığı topraklarında gizlice yürüttüğü deneyin sonunda yer altı kaynakları açısından çok zengin olduğunu buldu ve bu bilgiyi krallığı ile paylaştı.
Yani Sara Krallığı ile.
Sara Kralı ve Profesör günlerce bu toprakların altındaki o madenleri nasıl ele geçireceğini düşündüler. Zaman ne lehlerine ne de aleyhlerine akıyordu. En refah krallıklardan birisi, kendisiydi. Son kıtlık ekonomilerini biraz zorlasa da hala iyi durumdaydılar.
Tam bu günlerde Profesörün aklına gelen o korkutucu fikir Kralın önüne sunuldu. Krallığın askerleri ve casuslarıyla birlikte Yuna Krallığı'nın en ucra köşesinde yer altına tünel açılacaktı. Bu sayede araştırmalar daha seri olacaktı ve madenlerin yerleri net şekilde tespit edilecekti.
Yuna Krallığına maddi yardım yaparak önce gözlerini boyadılar sonra da türlü yalanlarla süsledikleri cümleleri onaylattırıp yer altında bir bilim merkezi kurdular.
Her şey istedikleri gibi gidecek sandılar ama öyle olmadı. Yapılan türlü araştırmalar sonucunda neredeyse tüm Yuna Krallığı toprakları türlü madenlerin üzerindeydi. Profesörün gözleri ilk defa böyle bir şey görüyordu. Direkt bir haberciyle durumu krala bildirdi, ikinci kızının doğumu sırasında eşini kaybeden kral bu haber ile avuttu kendini. Canını vereceği eşi ölmüştü ama krallığı için mükemmel bir fırsat eline geçmişti.
Baş danışmanı Korkut'un fikirleri ve kontrolsüzlüğü ile Profesör'e cevap gönderdi. Cevap aynen şöyleydi;
"Profesör Öktem, vereceğim karar hayatlarını bir sefil gibi yaşayan Yuna Krallığı halkına ödül gibi gelecektir. Kimyasal bombayı Yuna Krallığının girişine atın. Koku yayılmaya başlayınca halk şehri terk edecektir."
