BÖLÜM-7:ORMANA SADAKAT

23 3 16
                                    

İyi okumalar! Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin.
*

“Kapıyı açın, Kraliçe Solaris geliyor!” Muhafızların seslenmesiyle odanın ahşap kapısı açıldı. Bu oda önceden Kral Ebren’indi. Artık işler değişmiş kral ölmüştü. Odanın yeni sahibi Freddo olmuştu. Biraz yalan biraz da gerçekle harmanlanmış konuşması sonunda iki kral idam edilmişti. Amacı başka krallıklara saldırmak değildi onun tek isteği ondan yıllar önce çalınan tahtı almaktı ama beklenmedik gelişmeler yüzünden kendini hesapsız kitapsız bir şekilde başka bir savaşın içinde bulmuştu.

Prens Şafak durmayacak ve askerlerini üzerine sürecekti. Prenseslerin nerede olduğunu bilmiyor hatta ölmüş olmalarını diliyordu. Sadece büyük olanı hayatta olsaydı işine gelirdi. Onunla birlikte gitmek istediği bir yer vardı ama tahtı ele geçirmesi haricinde işler farklı ilerlemişti.

Bu düşünceler ile oturduğu sandalyeden yıkık dökük yerleri tamir edilen krallığı izliyordu. Tam bu sırada kapı açıldı ve Solaris içeri girdi. Freddo göz ucuyla kapıya baktı, Solaris eğilip selam vermedi.

Freddo’nun diğer hamlesi de buydu.

Solaris ile hızlandırılmış bir şekilde evlenecek ve en azından bu gelişmenin Şafak’ı yumuşatabileceğini düşünüyordu. Henüz Şafak’ı tanımadığı için böyle düşünmesi de normaldi.

Solaris ona gerçeği söylememişti ama Şafak krallığına vardığında gerekli donanımları kısa sürede ayarlayacaktı.

Ve ilk yapacağı iş askerlerini buraya, Sara Krallığına sürmek olacaktı.

Halkına  geçerli bir neden vermesi gerekecekti ve o nedeni ona Freddo kendi elleriyle vermişti.

Babasını öldürmüştü. Kardeşini esir almıştı hatta onunla evlenecekti. Bunlar Şafak’a hep zorla yapılan eylemler gibi geliyordu.

Belki o da bu kadar iyi niyetli olmayı bırakıp Solaris’i tam anlamıyla tanımalıydı.

“Prenses,” dedi Freddo bıkkınlıkla. Neredeyse her gün en az üç kez odasına geliyor kendisine hakaretler ediyor ve odasına çekiliyordu. Birkaç gün içinde evlenecek olduğu eşine karşı bu derin sevgisi Freddo’nun gözlerini yaşartıyordu.

“Kabul!” dedi Solaris. “Seninle evlenmeyi kabul ediyorum.”

Bu bir seçecek olarak önüne sunulmamıştı ki, kabul etmek zorundaydı.

“Bu bir öneri değildi prenses.”

“Krallığa kraliçelik yapıp halkın gönlünde yerini de sağlamlaştıracağım.”

“Nasıl yapacaksın bunu? Burası senin krallığın bile değil, unuttun mu?”
Prenses alayla gülümseyip kollarını göğsünde bağladı. “Ama ben soylu bir aileden geliyorum Freddo sen de hep bu detayı unutuyorsun.” Alaylı tavrına devam etti. “Sense bir gaspçı pozisyonundasın.”

“Burası benim krallığım!” Freddo sert bakışlarını prensese çevirmişti, sesi de yüksek çıkmıştı.

Prenses umursamadı. “Bu senin iddian. Halk seni hiç bilmiyordu bile, sen şuan onların gözünde iki soylu kralı öldürmüş bir hainsin. Sara halkı sadakati ile bilinir. “ Prenses adımlayıp Freddo’nun karşısındaki sandalyeye oturdu. “Ama ben sana yardım edeceğim. Halkın gözünde saygınlığın artacak. Sen babamı öldürdün ve ben samimi bir şekilde senin haklı olduğunu savunursam halkın sana olan tavrı eninde sonunda değişir. Bu her zaman böyledir. Hele de şuan ki durumda bana inanmak için çok fazla çabaya da gerek duymazlar. Tutunacak bir dal arıyorlar. Prensesleri, kralları ve onları koruyacak askerleri yok.”

“Neden,” diye sordu Freddo. “Neden bana yardım edesin ki?” Fikir aklına yatmıştı ama Solaris’in ona koşulsuz yardım edeceği kısmı saçma geliyordu.

Solaris samimiyetle gülümsedi. “Ben ne olursa olsun, önümde abim varken kraliçe olamam. Halkımda abim kadar karşılığım da yok. Hem annem söz konusu abim olduğunda beni asla öne sürmez. Amanos kralının oğlu platonik bir şekilde Sayina’ya aşık. Yuna Krallığı ile bağlantımız yok. Madra ise varislerini halkından biriyle evlendiriyor, kanlarına düşkünler. Yani ne olursa olsun bir kraliçe olamayacağım.” Umutla Freddo’nun gözlerine baktı. “Ama şuan kraliçe olmak gibi bir şansım var.”

Freddo şaşkınlıkla Solaris’i baktı. Ondan yaşça büyüktü. Aralarında yirmiye yakın yaş vardı ve bunca yaşanmışlığa rağmen böylesine bir hainliği kendisi bile düşünmezdi.  Freddo hak sahibi olmadığı hiçbir şeye göz ucuyla bile bakmazdı. Bu kızın babasını öldürmüştü ve karşısına geçip soğukkanlılıkla bunları söylemesi tuhaftı.

Ama Freddo’nun bugünlük bu kıza olan tahammül seviyesi azalmıştı. “Pekala,” dedi ve ekledi. “Şimdi beni yalnız bırakabilir misin?”

Solaris başıyla onayladı ve kapıya doğru adımladı. Yine selam vermemişti. Aptal adam diye geçirdi içinden odadan çıkmadan önce. Tek başıma Krallığı yönetmek varken senin yaşaman için neden çabalayayım? Sen hedefime ulaşmamdaki bir kuklasın sadece.

Dudaklarına yerleşen sinsi gülüşle odadan ayrıldı. O küçük bir kız değildi. Taht mücadelesini kurallarına göre oynayan, zeki bir kadındı.

Koridorlar Solaris’in ayak sesleriyle süslendi. Şimdi, diye mırıldandı. Her şey şimdi başlıyor.

GİRİFTWhere stories live. Discover now