6

185 20 36
                                    

Will'in ağzından

Bugün haftasonu olduğundan dolayı evdeydim. Birkaç resim çiziyor, kitap okuyor ve de ödev yapıyordum. Resmimi tamamlamak üzereyken, El'in odaya girmesiyle hızla sakladım. "Ne çiziyorsun?"

"Hiçbir şey."

"Hadi ama! Bir şeyler çizdiğini gördüm, göstersene." Başımla reddettim. Güldü. "Yoksa bir kız için mi?" Durarak yutkundum. "Kız için, evet."

"Tamam o zaman, tamamladığında göster, olur mu?" Başımla onayladım. "Bu arada Will." Yatağa oturdu. "Şu arkadaşın Mike."

"Ne olmuş ona?"

"Bir kız arkadaşı ya da-"

"Sevdiği falan yok. Ne oldu?" Bunu ikinci kez yaşıyordum. Gülümseyerek yanıma yaklaştı. "Acaba bir şeyler yapamaz mısın?" Tek kaşımı kaldırarak ona baktım. "Ne hakkında?"

"İkimizin arasını yapmakta." Boğazıma anlamadığım bir şekilde büyük bir yumru oturdu. "M-mike dan... hoşlanıyor musun?" Gülümsedi. "Çekici bir çocuk. Kibarda."

"Öyle." Gözlerim dolmak üzereyken gülümsedim. "Tamam, ayarlamaya çalışırım." Kocaman gülümseyerek bana sarıldı. "Harikasın Will!" Ben de ona sarılarak sırtını patpatladım. "Gideyim o zaman ben." Kalkarak çıktı ve ağlamamak için derin bir nefes aldım. "Mike da aynısını sordu. İkisi kesinlikle sevgili olacak. Harika bir çift." Kapının açık olduğunu unuttuğum da bana bakan abimi gördüm. "İyi misin dostum?" Göz yaşlarımı sildim ve gülümsedim. "Evet sorun yok."

"Neden ağlamaklısın?"

"Hayır değilim, sadece... aşkları gözlerimi doldurdu." Onu pek inandıramamıştım sanırım. "Madem öyle diyorsun. Kapıyı çekeyim mi?"

"Güzel olur." Kapıya uzanarak çekti ve kapattı. Çizdiğim resme bakarak hızla kapattım ve kaldırdım. Kurumasını bile beklemedim. Zaten yarım kalmıştı. "Ne önemi var ki." İç çekerek yatağıma yattım ve tavanı seyretmeye başladım.  Ağlayacakken sinirle kalktım ve yastığıma vurmaya başladım. "Zaten Mike'ın sana karşılık vermeyeceğini biliyordun! O yüzden ağlama! Ağlamayı kes!" Yastığı döverken ağlıyordum da. "Tanrım! El olsam keşke şuan! AHHHH!" Hızla geriye yattım ve bir süre sonra uyuyakaldım.

Ertesi sabah okula giderken El'in arkama oturmasını bekledim. "Hadi El!"

"Geldim geldim!" Arkama atladı ve ellerini belime koyarak okula kadar sürdüm. "Bugün Mike ile konuşacak mısın?" Başımla onayladım. "Mükemmelsin." Okula geldiğimiz de El heyecanlı bir şekilde arkamdan inip okula ilerlemeye başladı. "Hey El! Beni bekle! El!" Bisikleti bağlayıp indim ve peşinden gittim. Ona yetiştiğimde elini tutarak durdurdum. "Beni beklesene."

"Çok heyecanlıyım, kusura bakma." Dustinle ileriden gelen Mike'ı gördüm. "İşte geliyor."

"Aaaa! Ben yapamayacağım Will! Sen yap!" Ters yöne kaçtı ve arkasından sadece ona bakakaldım. "Selam Will."

"Selam Mike. Selam Dustin." Gülümsedim. "El'e bir şey mi oldu? Neden hemen gitti?"

"Ah, aslında o..." Yutkundum. "Şey işte... neyse boşver sonra söylerim." Dustin iyi olup olmadığımı sordu. Belli etmemek için tekrardan gülümsedim. "İyiyim, merak etme."

"İyi o zaman, birkaç hafta sonra-" Eddie ikilinin arasına girdi. "Haftasonu Eddie'nin konseri var!" Arkadaşları arkasındayken Eddie'ye hafifçe vurdular. "Eddie'nin konseri derken?" Göz devirdi. "Konserimiz yani. Geliyorsun Will! Hele o hayırsız abini de getir!" Güldüm. "Tamam, söylerim." O da gülümsedi. Gittiklerin de tekrardan Dustin ve Mike'la yalnız kaldık. Mike hızla omzuma elini attı. "Ee nasıl gidiyor?"

"H-ha? Ney?"

"Hayat?"

"Aahhh... güzel... güzel..."

"Bugün yine kafan bir şeye mi takılı?" Başını eğip yüzüme baktı. O bana böyle bakarken nasıl sakin kalmam bekleniyordu ki. "Hayır."

"İnanmadım."

"Bu sefer gerçekten Mike." Öpeceksin şöyle dudaklarından, görecek ne olduğunu. "Peki madem." Zil çaldı. "Derslere gitsek iyi olur. Dikkatli ol." Başımla onayladım. Kolunu omzumdan çekti ve uzaklaştılar. Derin bir iç çektim. Dolabımdan birkaç kitabımı alırken kapağın sertçe kapanmasıyla yerimden sıçradım. "Hey, hey, hey. Tatlı geyimiz yalnızmış."

ree // byler (1986)Where stories live. Discover now