2.Bölüm: Benzemek

6.6K 268 54
                                    

Hızlı adımlarla bahçeden çıkma nedenim kadının söyledikleri değildi. Doğru düzgün dinleyip kâle almamıştım. Otobüsü kaçırmak istemiyordum sadece. Hilal'in ailesine karşı soğuk oluşum benim bir şeyleri bilmediğimden kaynaklanıyordu. Anne ile ya da baba ile nasıl iletişime geçilir bunu hiçbir zaman bilmemiştim.

"Yalnız kız ile çok benziyordun." İdil de benzer şeyler söylüyordu. "İnsanlar birbirine benzer İdil, hem şuan bu benim ne kadar umurumda olabilir?"

"Hiç olamaz.." Doğru cevap.

İdil ile durağa geldiğimiz de tüm şansımı burada kullanmış olmalıyım ki otobüs tam önümüzde durdu. Bu saatte kalabalık değildi. O yüzden boş bir koltuğa geçip oturdum ve ayaklarımı uzattım. Doğuştan rahat biriydim ben.

Geldiğimiz yolları giderken saat on bire geliyordu. Yarın okul olduğu için müdire odaları kontrol ederdi yarım saat sonra ve bizi göremezse eminim polise haber verirdi.

Hayır yani biz ona emanet edildik anlıyorum ama anne ve babamız bize değer vermezken onların beni düşündüğüne asla inanmıyordum. Sorumlulukları olmasa hiçbiri yüzümüze bakmazdı.

Bizi sürekli istediklerini yaptırdıkları için yaklaşık iki üç senedir onları dinlemiyordum. Okuldan sonra bizi alan bir servis vardı. Ben çoğu zaman o servise gitmez, sahilde dolaşı müzik dinlerdim.

Bize verdikleri telefon hiç yoktan iyiydi. Yurda döndüğüm zaman müdireden azar işitirdim ama umursamazdım.

Durakta duran otobüsten inince İdil "Yakalanmayız değil mi Neşe? Ben ceza almak istemiyorum." Bir de cezalar vardı.

"Yakalanmayız ama sen oyalanmaya devam edersen benden bir ceza alırsın İdil." Bu kadar korkuyorsa neden peşime takılmıştı ki? Bir daha onu almadan çıkacaktım.

Fevzi amcanın ışığı yanan kulübesinde uyuduğuna emindim. Yerden aldığım küçük taşı cama attığımda herhangi bir hareketlilik olmayınca içeri doğru koşturdum. Yurt bu saatlerde herkes yattığı için kalabalık olurdu. Fevzi amcadan yürüttüğümüz anahtarı alarak kapıyı açtım. Alarm çalmaması için içeri girince hemen bir şifre girdim.

"Gerçekten de hiçbir şey olmadı Neşe." Demesi ile bulunduğumuz karanlık koridor aydınlandı. "Senin şom ağzına-" küfürüm yarıda kesilirken "NEŞE!" müdirenin sert sesi yüzümü buruştururken İdil korkudan titremeye başladı.

"Evet?" Dedim azar işitmeyi beklerken. "Doğduğun günden beri buradasın ve nasıl olurda o aklın yaşadığın yerin bir kuralları olduğunu algılamaz!"

Sürekli aynı şeyleri duymak beni sinir etmekten başka bir işe yaramıyordu.

"Sürekli burada olmaktan sıkıldım siz de bunu anlamıyorsunuz! Ben sürekli kısıtlanmaktan diğer gençler gibi özgür olamamaktan bıktım! Anlıyor musunuz!"

Onlardan farklı olmaktan bıkmıştım.

"Bu beni ilgilendirmez. Burada kalıyorsan benim gözetimim altında olmak zorundasın, sözümden çıkamazsın Neşe."

Ailemin olması elbette onu ilgilendirmezdi. Lanet olsun neden beni bir çöpe atmadılar? Ölüp gitseydim de bu hayatı yaşamasaydım keşke. Geleceğim yoktu. Ailem yoktu. Daha insanın hayatında kötü ne olabilirdi!

"Bir kez daha hatırlattığınız için teşekkür ederim. Buraya geldiğim güne de size de lanet olsun!" Diğerlerinin uykuda olması umurumda değildi.

"Bağırma!" Diye uyardı. "Bu yaptığını dosyana işleyeceğim! Tıpkı diğer saçmalıkların gibi!"

"İstediğin yere işle çokta derdime! Bir hafta sonra bok bulursun beni burada!" Deyip ilerlemeye başladım. Yanından geçip giderken ona dönüp el hareketi yaptım "Bunu da işle! Hatta kameraya doğru da yapayım da fotoğrafta ekle daha etkili olur."

NEŞE (Aile) Where stories live. Discover now