ep. 1

1.2K 65 21
                                    

Alarmımın bilmem kaçıncı çalışınca uyanarak sinirle telefonu elime aldım. Saati görünce küçük bir şok geçirerek hızla yataktan kalkıp hazırlanmaya başladım. Abim, büyük ihtimalle bugün ki dersi öğleden sonra başladığı için rahat rahat uyuyordu. Bir an önce üniversiteye geçmek istiyorum.

Otobüsü es geçip abimin bisikletini alarak hızla okula sürmeye başladım. Sanırım yine geç kalacaktım. Yaklaşık 15 dk. sonra okula varınca hemen sınıfa ilerledim. Uykuya düşkün biri olduğum için çok geç kalıyordum. Yine geç kaldığım bir günde hocanın bana kızmamasını dileyerek sınıfın kapısına geldim.

Kapıyı tıklatmak için elimi kaldırdığımda, benim gibi kapıyı tıklatmak için uzanan başka bir kol daha gördüm. Zaman kaybetmeden kapıyı çalarak içeri girdik. Hoca biraz bizi azarladıktan sonra yerimize geçmemizi söylemişti.

Yanımdaki bedene baktım. Bir yerden tanıdık geliyordu fakat çıkaramıyordum asla. Ders birine kadar onu nereden tanıdığımı düşünmeye çalıştım. Fakat yine birşey çıkmayınca derse odaklanmaya karar verdim. Ders İngilizce olduğundan rahattım tabi. Avustralya'dan gelmiş olmanın faydaları işte.

Az önceki sarışın çocuk el kaldırıp hocanın sorusuna cevap verdi. Akıcı konuşması ve aksanı ile onunda Avustralyalı olduğunu fark ettim. Belki benim gibi Sydney'den gelmiştir ve çocukluk arkadaşıyızdır? Ah, yine seneryolar kurmaya başladım.

Teneffüs zili çalınca hemen Jisung'un sırasına ilerledim. Aynı şekilde benim gibi sarışın çocukta ona doğru gidiyordu. Jisung da ayağa kalkıp sarışın çocuğa sarılınca ne yaşadığımı şaşırdım. Ne yani tanışıyorlar mıydı?

Hemen Jisung'un yanına gidip onlara sorarcasına baktım. Jisung anlayıp konuştu, "Cho Hei bu, Felix. Bizim tayfadan fakat son 2 yıldır Avustralya'daydı. Sonunda döndü şerefsiz." Sözünü gülerek tamamlayınca anladığımı belirtircesine kafamı salladım. Ben geldiğim gibi gitmiş yani.

Felix'e dönerek "Memnun oldum. Ben Bang Cho Hei. Chan'in kardeşiyim." dedim. O da kafa sallayarak "Bende memnun oldum. Ben de, Lee Felix. Aslında Korece adım Yongbok. Ne istersen diyebilirsin bana." dedi. Yongbok, Felix...hmm, Felix diyeceğim.

Çocuklarla oturmuş yemek yiyorduk. Yine ortada eğlenceli bir sohbet vardı. Telefonumun çalmasıyla hemen elime alıp kimin aradığına baktım. Abim arıyordu. Aramayı onaylayıp "Alo?" dedim. Hızlı hızlı konuşmaya başladı: "Cho Hei, ben çıkıyorum evden. Eve gelince acıkırsan da ben olmazsam diye dolaba yemek yapıp koydum. Isıtıp yer- Bir dakika arkadan Lix'in sesi mi geldi?"

"Lix mi? O kim?" dedim. Bunu söylerken yanımdaki Felix bana dönüp "Efendim?" diyince Abimin Felix'i kastettiğini anladım. "Ha, şey evet. Felix burada." dedim, Felix'e elimle birşey olmadığını belli ederek. Kafasını sallayarak önüne döndü. "Döndü mü? Bu akşam eve erken gelmeye çalışırım, Felix'i eve çağır sen. İşten izin alırım. Tamam mı? Ha bir de, derslerini düzgün dinle Cho Hei! Şimdi canın abinin gitmesi lazım. Görüşürüz." abim, benim cevap vermemi beklemeden yüzüme kapatınca somurtarak önüme döndüm.

Felix'e döndüm, "Felix, şey abim seni eve çağırmamı söyledi. İşten izin alıp eve erken gelecekmiş. Seni görmek için. Gelebilir misin, işin var mı?" dedim özetlemeye çalışarak. Kafasını iki yana salladı ve "Hayır, yok. Gelirim, Chan hyungu çok özledim." dedi.
______
Eveet, size şok geçirtmeyi seven yazarınız geldii!
Bunu bende hiç beklemiyordum merak etmeyin ㅋㅋㅋ
Bir anda öyle yazdım.
Sizce güzel bir kurgu olacak mı?
Yorumlarınızı bekliyorum^^

Oy vermeyi unutmayın 💗✨

안용💖

Aussie Lovers {Lee Felix}Where stories live. Discover now