ep. 3

665 56 43
                                    

Abimin omzu üzerinden Felix'e baktım. Yüzünde sıfır duygu vardı. Hiçbir şey anlaşılmıyordu. Normalde insan sarrafı gibiyimdir. Ama yüzünde sıfır duygu vardı resmen. Abim omuzlarımdan tutarak beni kendinden ayırdı. "Hadi yemek yiyelim, hm?" dedi.

Masaya oturmuş çıt çıkarmadan yemek yiyorduk. Bbimbap çok güzel olmuştu. Sessizliği bozarak "Bbimbap çok iyi olmuş, eline sağlık abi." dedim kısık sesle. Abim güldü ve "Felix yaptı onu ben sadece pirinç haşladım." dedi. Dediği şeyle kaseme baktım. Elimdeki dolu kaşığı kaseye bırakıp kaseyi önümden ittim. "Çok kötüydü." dedim.

İkisi bana gülerken. Ben hala Taehyun'a ne diyeceğimi düşünüyordum. Çok fena rezil oldum. Çubuklarımı alıp ortadaki kimchiden biraz alıp ağzıma atmak için ağzımı açtığımda, Felix ağzıma koca bir kaşık bbimbap tıkmıştı.

Gözlerimi büyüterek ona baktığımda bana gülümseyerek bakıyordu. Sakin olabilirsin Cho Hei. Bu kolay birşey. Abime 'Birşey de şuna.' der gibi baktım. Ellerini iki yanda açıp omuzlarını kaldırdı. Ağzımdaki bbimbapı çiğnemeye çalışırken çubuğumdaki kimchiyi Felix'in ağzına tıktım. O da şok olmuş bana bakıyordu. Ağzımdaki bitince "Oh olsun." dedim.

Felix kapıdan çıkarken elimi sallayarak "Bir daha gelme!" diyordum. Abim bizim bu halimize gülmüş ve kapıyı kapatmıştı.

Uyanınca karşımda abimi görünce yerimden sıçradım. "Hadi hazırlan, ben çıkıyorum şimdi. Yine eve geç gelirsem dolaptakilerden ısıtırsın. İyi dersler." dedi hızla ve yerdeki çantasını alıp odamın kapısını kapattı. Her ne kadar arada kavga etsek de şu dünyada en çok yanımda olan oydu hep. Avustralya da bile her zaman aramaya çalışıyordu. Cidden beni çok önemsiyor. İyi ki onun kardeşiyim.

Hızla evden çıkarak sokağın başındaki küçük markete girdim. Üçgen gimbap alıp onu yerken otobüs durağına ilerledim.

Durakta gördüğüm sarı saçlar umarım düşündüğüm kişiye ait değildir. Durağa biraz daha yaklaşınca onun düşündüğüm kişi olduğunu gördüm. Beni fark etti ve "Günaydın." dedi. Kafamı yerden yere vurmak istiyorum. Kafa selamı verip ondan olabildiğince uzakta durdum ve otobüsü beklemeye başladım.

"Neden böyle yapıyorsun?" diye sordu Felix. Yanıma gelmişti. "Ne yapıyorum?" dedim tek kaşımı kaldırarak. Dudaklarını büzüp "Beni görmezden geliyorsun." dedi. Tatlılığına gülüp "Gelmiyorum. Sadece dün beni çok sinir ettin." dedim.

Gülümseyerek yüzüme doğru eğildi ve parmağıyla burnuma dokunup önüne döndü. Bu ne yapmaya çalışıyor ya? Otobüsün geldiğini görünce hemen ilerledik. Boş bir koltuğa oturduğumda yanıma oturdu. Derin bir nefes alarak ona döndüm, "Felix, okulda bana yakın davranma lütfen." dedim. Dediğim şeyle yüzündeki gülümseme düşmüştü. "Neden?" diye sordu.

"Dün öğrendin zaten, Taehyun'un yanlış anlamasını istemiyorum." dedim. Kafasını sallayarak önüne döndü. Neden böyle aniden soğuk oldu ki?

Okulun kapısından girdiğimde gözüme çarpan kişiye ilerlemeye başladım hızla. Yanına varınca omzuna dokunup beni fark etmesini sağladım. "Selam!" dedim bana dönünce. O da gülümseyerek "Selam." dedi. Kafamı yere eğip "Şey, dün olanlar için özür dilerim. Abimin arkadaşları hep aynı, biliyorsun." dedim.

Taehyun kıkırdayınca kafamı kaldırdım. "Sorun değil, Hei. Dün ki sorumu yeniliyorum o zaman." dedi. Gülümseyerek kafamı salladım. Tatlı tatlı sorusunu beklerken omzumda hissettiğim kol ile yanıma döndüm. Felix'i görünce küçük bir şok geçirdim. "Güzelim, bu kim?" dediğinde ikinci bir şok geçirerek gözlerimi büyülttüm.

Kolunu omzumdan atarak "Sen ne saçmalıyorsun Felix?!" dedim sinirle. "Sen, dün ki çocuksun. Sesin, evet sen 'o'sun." dedi Taehyun, Felix'e bakarak.

"Taehyun, bak ciddiyim bu aptal ne dediğini bilmiyor. Sabah da bir garipti zaten." dedim hızlıca. Sonra ne dediğimin farkına vardım. "Sabah da?" dedi Taehyun anlamak istercesine. "Durakta karşılaştık. Yanlış anlama lütfen." dedim. "Anladım." diye mırıldandı.

Yanımdaki Felix'e baktım. Sanki saniyeler içerisinde üzerine atlayıp saldıracak gibi bakıyordu Taehyun'a. Taehyun'a döndüm, "Taehyun, biz başka bir yerde konuşalım mı?" dedim. Omzundan tutup Felix'in tam aksi yönüne doğru döndürüp ilerlemeye başladık.

Felix, bileğimden tutup beni durdurdu. Daha sonra kendine çekti. "Gitmiyor. Benimle kalacak." dedi kalın sesiyle. "Hayır Felix, gidiyorum." dedim sinirle, bileğimi elinden kurtarıp Taehyun'un yanına ilerledim. Taehyun ise Felix'e doğru ilerliyordu. Tam Felix'in önünde durdu ve sinirle konuştu: "Onu bir daha rahatsız etmiyorsun."

Geri yanıma dönüp elimden tuttu ve okulun içerisine götürdü beni. İkisini de ilk defa bu kadar ciddi görüyordum. Özellikle Taehyun hep güler yüzlü biridir. Felix'i pek tanımasam da o da öyle bir 'vibe' veriyor.

Felix'e sabah bana yaklaşmamasını söylediğim hâlde yaptığı şey... Ciddi anlamda akıl almazdı. Bunu abime kesinlikle söyleyeceğim, kaçışı asla yok.

Koridorda sinirle ilerleyen -ve peşinde beni sürükleyen- Taehyun'u durdurdum. "Taehyun, sakin olur musun? Bu yaptığı şey akıl almazdı fakat abimden nasibini alacaktır merak etme." dedim gülümseyerek. Elini ensesine götürdü ve gülümsedi, "Şey, özür dilerim sanırım biraz fazla sinirlendim." dedi.

"Biliyor musun? İlk defa sinirli hâlini gördüm." dedim. Gözlerini iyice açtı ve kıkırdayarak "Gerçekten mi?" dedi. ardından ekledi: "Çok önemsediğim şeylere sinirilenirim sadece. Bu yüzden nadiren sinirleniyorum."

Beni çok mu önemsiyordu yani? Ah, Tanrım az önce bana yürüdü o. Kalbim biraz sakin lütfen. Zilin çalmasıyla Taehyun'a veda edip sınıfa gittim.

Felix sınıfa girdiğinde direkt olarak bana bakıyordu. Bu yüzden çoğu kişi bize dikkat kesilmişti. Yüzündeki ifade, yine aynıydı. Duygusuzdu. O sırasına geçince yavaşça kalkıp yanına ilerledim. Sadece ikimizin duyabileceği seste, "Sabah sana, okulda bana yaklaşmamanı söylemiştim. Buna rağmen yaptığın o saçmalık... Ne halt yiyorsun sen?" dedim bir çırpıda.

Kafasını bana çevirdi, "Sadece onu gözüm tutmadı." dedi. Sinirle gülüp "Bu sana mı kaldı?" dediğimde o da benim gibi ayağa kalktı. "Evet, bana kaldı." dedi. Sinirle ona doğru bir adım atıp "Sen kim olduğunu sanıyorsun? Abimin arkadaşısın diye benim hakkımda kararlar mı alacaksın yani?" dedim, ses tonum artık herkesin net duyabileceği bir tondaydı.

Jisung ayağa kalkmış bize doğru gelirken Felix eliyle durmasını işaret etti. "Sence onu gözümün tutmadığı gerçek miydi? Bunu bir düşünsene." dedi. Bunu da herkesin duyduğuna o kadar eminim ki...

Jisung kolumdan tutup beni sırama oturttu. Sonra Felix'in yanına gidip ona sırasına oturmasıyla alakalı bir kaç şey söyledi.

'Sence onu gözümün tutmadığı gerçek miydi?' Bu da ne demekti şimdi? Zaten bu hareketi oldukça yersiz ve gereksizdi. Nedenini bulacağım.
_____
İyi ki kaossuz olacak dedim, djdjdjjd
Bunu bende beklemiyordum.
Her neyse beğendiniz mi?

Oy vermeyi unutmayın 💗✨

안용💖

-922 kelime

Aussie Lovers {Lee Felix}Where stories live. Discover now