ep. 6

596 46 11
                                    

Minho ve Cho Hei arkadaşlığına aşık olduğum için biraz fazla sahneleri olacak^^
Bu arada ben birşey hatırladım, Taehyun 2002 li. Bizim kız ise 2000. Ben bunu düşünmeden yazmışım. Bu yüzden Taehyun'u 2000 li gibi düşünün olur mu? Bu hatam içinde özür dilerim~

Okul bittiği için mutlu bir şekilde otobüs durağına hoplaya zıplaya gidiyordum. İnsanların bana bakıp "Bu kız deli mi?" dediğine kalıbımı basabilirim. Aklıma gelen harika fikirle ceketimi cebindeki telefonumu çıkarıp Minho oppayı aradım. Üçüncü çalışta açmıştı, "Efendim Hei?" diyince hemen cümleleri sıraladım: "Oppa, bizim okulun oradaki kafeye gelsene. 4 gün oldu. Hadi bekliyorum. Görüşürüz."

Felix'in doğum gününden beri görüşemedik. Ben okul yüzünden o ise paraya ihtiyacı olunca kendine uygun iş bulamamış, arada Jisung ile sokakta şarkı söylüyordu. Seslerine bayılıyorum. Jisung gitar çalıyor, Minho oppa da şarkı söylüyordu. Arada Jisung da söylüyordu. Fakat Jisung okulda olduğu zamanlar tek başına gidiyordu. Hem yüzü sayesinde hem de sesinin eşsizliği sayesinde çok fazla seyircisi oluyordu.

Kafenin kapısını ittirip açtım, içeriye girdiğimde kasa da ki Beomgyu'ya selam verdim. Taehyun'un yakın bir arkadaşıydı bu yüzden tanıyordum onu. Arka tarafta kalan koltuklu masalara ilerleyip boş olan bir tanesine oturdum. Çantamı da yanıma koydum. Minho oppa gelene kadar çizim yapmaya karar verdim. Hyunjin birşeyler öğretmişti. Silah zoruyla falan olsa da öğrenmiştim. Yüz çizimini göstermişti bana.

Çantamdan eskiz defterimi ve kalemlerimi çıkarıp aklıma gelen bir yüzü çizmeye başladım. Çizim anlaşılır bir hâle geldiğinde kimi çizdiğimi fark ederek ve kafamı masaya koydum. Çok güzel bir yüzü olması benim suçum değil. Tam çizilmelik yüzü var. Önümde duran Felix yüzüne baktım. Kötü de olmamıştı.

"Şimdi Yongbok'u da çizmeye başladın." diyerek karşıma yerleşti. Ona kaşlarımı çatıp baktığımda "Ay, çok korktum." dedi. Ona göz devirip "Bilerek olmadı. Bir baktım Felix'i çiziyorum." dedim. Alayla gülüp " 'Bilerek olmadı' mı? Kızım, birinin üzerine su falan dökmedin, çocuğun resmini çizdin." dedi. Nefes vererek yerimde biraz aşağı kaydım. "Ay, tamam hatamı yüzüme vurma." dedim.

"Bak ben buraların yabancısıyım. O yüzden bana amerikano ısmarlamalısın." diyen Minho oppanın yüzüne 'ciddi misin?' der gibi baktım. "Beni buraya kadar çağırdın bari sen ısmarla." dedi. Oflayıp siparişleri vermeye gittim. Kasada duran Beomgyu'nun karşısına geçip siparişleri söyledim. Bilgisayara not ederken "Noona arkadaşını bir yerde görmüştüm." dedi. İlk önce anlamayarak 'ha?' gibi birşey dedim. Sonra anlayıp "Evet, bazen sokakta şarkı söylüyor. Japonya'dan yeni geldi. Bizim okuldan mezun." diye küçük bir açıklama yaptım.

"Bizden büyük mü?" diye sordu Beomgyu, gözlerini yüzüme çıkarırken. "Evet, 98'li." dedim. Şuan bu konuşmanın hemen bitmesini istiyorum. Çok canımı sıktı. Normalde Beomgyu ve onun sohbetlerine bayılırım. Ama konu görüştüğüm bir erkek olunca, Taehyun'a anlatabilme ihtimali var. Canımı sıkan da bu. Siparişler hazır olunca hemen alıp Beomgyu'ya veda ettim.

Tepsiyi masaya sertçe koydum. "Kasadaki çocuk rahatsız mı etti?" dedi Minho oppa. Kafamı iki yana salladım. Kaşlarını kaldırdı ve "Konuşurken çok rahatsız görünüyordun." dedi. Kafamı yine iki yana salladım ve "Taehyun'un arkadaşı. Seninle ilgili birkaç şey sordu da. Kesin Taehyun'a anlatacak." dedim. Tepsiden kahvesini alıp bir yudum aldı. Anladım gibi birşeyler mırıldandı.

Telefonu çalınca cebinden telefonunu çıkartıp açtı. "Alo, Mashiro." dedi. Telefondaki kız ne diyordu bilmiyorum ama Minho oppanın yüzünde adeta çiçekler açıyordu. "Şuan bir arkadaşımla kafede oturuyoruz. İstersen gelebilirsin. Onun sorun edeceğini sanmıyorum...hmhm. Tamam ben konumu atıyorum." bunları derken çok mutluydu.

Aussie Lovers {Lee Felix}Where stories live. Discover now