6

1.1K 88 4
                                    

İçimde tarif edemediğim bir his vardı. Bu hissi tanımlayamıyorum. Nasıl anlatsam bu hissi anlatmış olurum hiç bilmiyorum. Bir şey olacakmış gibi sanki. Beni bekleyen bir şey var ama ben bunun ne olduğunu bilmiyorum. İyi yönde mi kötü günde mi bilmiyorum ama tek bildiğim her geçen gün bu hissin içimde daha çok büyümesiydi.

Bugün şirkette dördüncü günündeydim. Orada çalışanlara ve özellikle Aslı Hanıma çok alışmıştım. Kendisi benden 13 yaş büyük biri. Evli ve bir kız çocuğu olduğunu söylemişti. Çocuğu geçen ay yeni yaşına girmişti ve Nisa yani kızına şuan annesinin baktığını söylemişti. Öğle yemeğinde birlikte oturuyor sohbet ediyorduk. Bu şirkette en iyisi insanlardan biriydi. Diğeri ise Mert'di.

Üzerime keten mavi bir gömlek giyip altona bej renginde kumaş pantolon giymiştim. Saçlarım uçlarını maşa ile şekillendirip dudağıma nemlendirici sürdüm. Spor ayakkabılarımı da giyip daha gazla oyalanmadan evden çıktım.

Şirkete gittiğimde etrafta koşuşturan insanları gördüğümde ne olduğunu anlayamamıştım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Şirkete gittiğimde etrafta koşuşturan insanları gördüğümde ne olduğunu anlayamamıştım. İnsanlar oradan oraya koşuşturuyor hiç yerinde durmadan oradan oraya gidiyordu. Diğer günlerin aksine bugün daha fazla hareketlilik vardı. Çantamı masama bıraktığım anda isminin Sevda olduğunu öğrendiğim kız elime bir dosya sıkıştırıp "bunun kopyalarını çıkartıp Mert beye götür acil istedi." Diyerek yanımdan hızlıca ayrıldı. Oyalanmadan bir kat aşağıya inip fotokopi odasına girdim. Elimdekilerin kopyasını çıkartıp dosyanın üzerine koyup, elime alıp hızlıca yukarıya çıktım. Mert beyi masasına baktığımda orada görmemiştim. Gözlerim etrafta onu ararken yanımdan geçen birini durdurup "Mert beyi gördünüz mü?" Eliyle sağ tarafı işaret edip "orada" dedi.

"Teşekkür ederim." Diyerek yanından ayrılıp Mert beye doğru ilerliyordum.

Birisinin masasında bir kıza bir şeyler anlatarak bilgisayardan bir şeyler anlatıp duruyordu. Yanına vardığımda "Mert bey istediğiniz dosyaları-" sözümü bitirmeden kendisi konuşup "masamın üzerine" bırak" demişti. Ne dosyası olduğuna bakmamıştı bile. Acil değil miydi?

Umursamadan "peki" diyerek yanından ayrıldım. Masasına doğru ilerlerken Melisa hanım "bakar mısın?" diye seslendiğinde adımlarımı ona doğru atıp yanına yaklaştığımda "bunu Alaz beye götür. İmzalaması gerekiyor. İmzaladıktan sonra bana geri getir " gözlerimin önünde onun silueti belirlemişti. Alaz mı? İsim benzerliğidir bence. Kafamı sallayıp elindeki dosyayı diğer elimle alıp sağ elimdeki kağıtların üzerine koyup Mert beyin masasına doğru hızlıca gittim. Elimdekilerini masaya koyup dosyayı ve kopyasını yan yana koyup Melisa Hanımın verdiği dosyayı elime geri alıp merdivenlere doğru ilerledim.

Bir kat yukarıya çıkıp Aslı Hanımın yanına gittim. Onun masası Alaz beyin odasının hemen önünde duruyordu. "Alaz bey müsait mi? İmzalaması gereken bir dosya varmış."

"Alaz bey müsait " tebessüm edip kapıya doğru yaklaşıp kapıyı tıklattım. İçeriden gel komutu gelince kapıyı açıp içeriye girdim. Ardımdan kapıyı kapatıp bir kaç adım atıp kafamı kaldırıp onun gözlerinin içine diktim. İlk karşılaşmamız gibiydi. O kara gözleri beni içine doğru çekiyordu. Afallamıştım. Onun burada ne işi vardı? Tek kaşını kaldırıp beni süzerken ben olduğum yerde mıhlanmış hareket edemiyor gibiydim. Avuçlarımın içi terliyor, ne yapacağımı, ne diyeceğimi ve özellikle nasıl tepki vereceğimi bilmiyordum. Tanımamazlıktan mı gelsem?

Gölge'nin Gerçek YüzüWhere stories live. Discover now