11

1K 83 15
                                    

Murat'ın bakışları bir bende bir Melisa hanımda gezdikten sonra bakışlarını Alaz'a kitlendi.

"Ne oluyor Alaz? Sesiniz bütün şirkette duyuluyor."

"Bazı şahıslar kendi yerini bilmeden bana hesap sorma haddini kendinde bulabiliyor Murat. Ben burada ki çalışanlara fazla mı yüz verdim acaba?"

"Düzgün anlatır mısın Alaz?"

"benim anlatacak bir şeyim yok. Ama belki Melisa Hanım ın bize anlatacak bir şeyleri vardır."

Bakışlarını Murat'tan ayırıp masanın etrafında dolaşarak sandalyesine oturdu.

"öyle değil mi Melisa Hanım?"

"Alaz bey ben... ben neyden bahsettiğinizi anlamıyorum. Hem şuan konumuz nasıl bana geldiğini anlamadım."

Alaz dirseklerini masaya dayayıp ellerini birleştirerek çenesinin altına koydu.

"konumuz neydi ki?"

Melisa Hanım yutkunup boğazını temizledikten sonra bir adım atıp masaya biraz daha yaklaştı.

"Konumuz Işıl Hanım'ın neden hâlâ bu şirkette bulunabildiği." Diyerek

Alaz'ın sert bakışlarını bile umursamadan tavrından taviz vermedi.

"çıkın odadan!"

"Anlamadım?" diye sordu Murat.

Alaz elini masaya vurarak oturduğu yerden hızlı bir şekilde kalktı.

"Size odadan çıkın dedim." Diye bağırdığında irkildim.

"İkinizde odadan çıkın." Diyerek beni ve Murat'ı gösterdi.

Murat'a baktığımda kendini sıktığını fark ettim. Sinirlenmişti.

"Çıkalım Işıl Hanım" diyerek önden giderek odadan çıktı.

Arkasından hızlıca bende odadan çıkıp kapıyı arkamdan geri kapattim.

Murat kapının önünde derin bir nefes alıp kendini sakinleştirmeye çalışırken gözüne düşen bir tutam saçı geri ittirip duvara yaslandı. Etrafa baktığımda bu katın bomboş ve sessiz olduğunu gördüm. Etrafı incelediğimi fark eden Murat açıklama gereği bulmuştu.

"odadan sesinizin yükseldiğini duyduğumda herkesi eve gönderdim. Sesinizi duyan herkes buraya toplanmış dinliyordu. İnsanlar bazen yerini bilmiyor. Olduğundan fazla meraklılar ve bu en nefret ettiğim şey."

"neyden nefret ediyorsun?"

Bakışlarını yerden kaldırıp gözlerimin içine baktı.

"Yerini bilmeyen insanlardan."

Sadece kafamı sallamak ile yetindim. Ama o kadar derin baktı ki sanki bu cümlenin altında bir hikaye varmış gibi.

Ne kadar burada dikildik bilmiyorum ama ayaklarım ağrımaya başlamıştı. Artık kendi evime gitmek istiyorum.

"Niye hala inkâr ediyorsun Melisa?"

Diye bağıran Alaz'ın sesiyle dikkatimi oraya verdim.

"Cidden bunu yaptığına inanamıyorum. Senin böyle biri olduğunu bilmiyordum. Neyine sattın beni, Murat'ı. Ya da benim kadar bu şirkette de senin emeğin varmış ya neyine sattın bu şerefini?"

"Alaz mecburdum"

"Neye mecburdun Melisa? Tehdit mi etti seni? Öyleyse söylerdin bana. Yardım ederdim."

"Annem hasta Alaz. Annem ölüm döşeğinde. Büyük bir meblağa ihtiyacım vardı. Bir tek Amerika 'da tedavisi varmış bu lanet hastalığın. Ama gücüm yetmiyordu."

Gölge'nin Gerçek YüzüWhere stories live. Discover now