10

1.4K 84 21
                                    

Gözlerimi çalan alarm ile açtığımda gözlerim etrafta hızlı bir şekilde dolaştı. Başta nerede olduğumu anlayamadım. Her şey çok yabancı gelmişti. Yattığım yerden hızlıca doğrulup nerede olduğumu algılamaya çalıştım. Daha sonra dün olanlar gözlerimin önünde film şeridi gibi geçmişti.

Yataktan ayaklarımı sarkıtıp bakışlarım odanın etrafında gezindi. Sade bir odaydı. Çift kişilik bir yatak, kahverenginin tonlarında bir giysi dolabı, yatağın her iki tarafında bulunan  tek çekmeli komodin bulunuyordu. Tekrardan çalmaya başlayan alarm ile komodinin üzerinde ki telefonu elime alıp alarmı kapattım. Daha fazla oyalanmadan  odanın içerisinde bulunan tuvalete girdim.  Ellimi yüzümü yıkarken aynadan kendi yansımama baktım.
Bir insan bir günde nasıl çöker? Diye düşünüyordum.

Yaşanılanlar bir insanın bedenine ağır gelirse, taşıyacak gücü yoksa bir gün değil bir saate bile çökebilir.

Kapının tıklanmasıyla banyodan çıktım. İçeriye orta yaşlarında ellerinde poşetlerle bir kadın girmişti içeriye. Minyon tipli bir kadındı. Saçlarını arkasından topuz yapmış, siyah kumaş pantolon ve üzerinde beyaz bir gömlek vardı. Hafif topuklarla yatağa doğru ilerleyip

“Alaz bey giymeniz için bunları size gönderdi.” Diyerek elindeki poşetleri yatağın üzerine bıraktı.

“Hazır olduktan sonra aşağıya gelin. Sofra hazır. Yemek için sizleri bekliyorlar “

“Üzerimi değiştirdikten sonra geliyorum.”

Kafasını sallayıp beni onayladıktan sonra odadan çıkıp ardından kapıyı kapattı.  Poşetteki kıyafetleri çıkarıp yatağın üzerine koydum. Üzerimdeki kıyafetlerden kurtulup Alaz’ın gönderdiği kıyafetleri giyip odanın içinde bulunan boy aynasının karşısına geçtim. Siyah bir takım elbiseydi. İçine ise beyaz bir boğazlı kazak vardı. Yatağın üzerine oturup beyaz Puma spor ayakkabılarını da ayağıma geçirip sıkı bir kurdele atıp ayağa kalktım. Makyaj masanın karşısına geçip oturdum. Saçımda ki tokayı çıkarıp saçlarımı serbest bıraktım. Şirkete gittiğim gün o kadar sıkı bir at kuyruğu yapmışım ki saç diplerim acıyordu. Tokayı bileğime geçirip masanın üzerinde bulunan tarak ile saçlarımı taradım. Saçlarım kabarmıştı. Tekrardan at kuyruğu yapıp dün yere fırlattığım kirli kıyafetlerimi az önce ki kıyafetlerin poşetlerinden birine tıkıp, poşet ile birlikte odadan çıktım.

Merdivenlerden indiğimde o ablanın sunum yaptığını görmüştüm. Alaz dün ki gibi masanın başına Murat ise Alaz’ın sağına doğru oturmuştu. Masaya doğru ilerlerken Murat ilgilendiği telefondan başını kaldırıp

“Günaydın. Nasılsın?”

“Günaydın. İyi olmasam da düne göre biraz daha iyiyim.”

Diyerek sandalyeyi çekip oturdum. Odama gelen kadın çay doldurup
“Afiyet olsun”
Deyip gitmek için hareketlenirken elimde ki poşeti uzatıp

“bunu çöpe atabilir misiniz?”
Diye sormuştum. Kadın bana gülümseyip

“tabi atarım Işıl hanım"
Diyerek elimdeki poşeti alıp gözden kaybolmuştu. Ben gelirken bile telefonla ilgilenen Alaz hâlâ telefonla ilgilenip kafasını kaldırma zahmetinde bulunmadı. Murat sahte bir öksürük ile

“Hadi soğutmadan kahvaltımızı edelim. Işıl Asuman teyzenin pişileri çok güzel olur. Kesinlikle yemelisin “

Ortada bulunan pisilerden bir tane alıp tabağıma koymuştu. Pişiyi çatala batırıp bir ısırık aldım. Yalan yok. Tadı güzeldi. Ama annemin yaptığı pişileri kesinlikle geçemezdi.
Şirkete geldiğimizde asansöre binip gergin bir şekilde ineceğimiz katı bekliyorduk.  Benim ineceğim katta durduğumuzda

Gölge'nin Gerçek YüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin