9∆

1.2K 126 49
                                    


Chanyeol, koltukta yüzünü yastığa gömmüş uzanırken oflayarak sırt üstü döndü tekrardan. Elleriyle saçlarını karıştırıp durduğu anlarda gözü sürekli duvardaki kıçı kırık saatteydi. Saat üçü çeyrek geçiyordu, saatlerdir ne yaparsa yapsın uyuyamıyordu. Aklı dağınıktı, karışıktı, olmaması gereken birindeydi.

Uyuyamıyordu ve onu uyutmayan kişi kardeşinin sarı saçlı arkadaşından başkası değildi.

Chanyeol, yarınlarını hep belirsiz yaşayan biriydi, yapmam dediği şeyleri yapması sadece birkaç dakikasını alırdı. Dününden farklı, yarınlarından bağımsız yaşardı. Kindar değildi, duygularını keskin bir çizgide yaşayan biri hiç değildi. Düşünüyordu Chanyeol, dünden bugüne ne değişmişti diye düşünüp duruyordu. Baekhyun'u bu kadar düşünmesini normal kılacak bir neden arıyordu kendi kendine.

Her şeyden önce kötü hissediyordu. Baekhyun'un uykusunda adını sayıklaması Chanyeol'ü tam anlamıyla mahvetmişti. İçerde uyuyan çocuğun, bu zamana kadar kendisinin sebep olduğu bir acıyı yaşıyor oluşu fazla kötü hissettiriyordu.

Farkında değildi, ona her zaman gülümseyen sarı saçlı çocuğun o gülüşün altında sakladığı duygularının hiçbirini fark etmemişti şimdiye kadar. En başından beri öylesine bir hoşlantı gibi gelmişti, o mesajları okurken düşünceleri bunlardan ibaretti ama değildi işte. Baekhyun uykusunda onun adını sayıklıyordu, yorulduğunu söylüyordu. Hem de iç çeke çeke.

Chanyeol, içine derin bir nefes çekip ayaklandı. Aklı fazlasıyla karışıkken bir umut kapıya baktı. Sehun hala gelmemişti ve Chanyeol'ün ona ihtiyacı vardı. Sehun gelmeliydi, bir an önce gelip onu bu çıkmazdan bir şekilde çıkarmalıydı. Bir süre önce mesaj atıp beklememesini söylemesine rağmen onu beklemişti çünkü hiçbir şey yapmasa bile onları yalnız bırakıp gittiği için döver, az da olsa rahatlarım diye düşünüyordu.

Pencereden sokağı kontrol ederken arkasından duyduğu ayak sesleriyle bakışlarını o tarafa çevirdi. Baekhyun, bir eliyle gözünü ovalarken paytak paytak ona doğru geliyordu. Gözleri nerdeyse tamamen kapalıydı, önünü gördüğünden şüphe etmişti bir anlığına. Koltuğa çarpıp duran bedeni şüphelerini haklı çıkarmıştı. Baekhyun, oflayarak koltuğa bir tekme atıp dolanarak Chanyeol'e ulaştı.

Onun uykulu halini daha önce bir çok kez görmüştü Chanyeol ama ilk defa karnında bir şeylerin kıpırdadığını hissetti. Küçük bir çocuk gibi somurtan ve dudakları öne doğru büzülmüş çocuğun yanaklarını ısırarak sevmek istedi. Çok tatlıydı, görülmeye değer bir tatlılıktı.

Baekhyun, elini gözünden çekip boş bakışlarla etrafı süzdükten sonra Chanyeol'e baktı.

"Niye uyumadın?" diye sordu pürüzlü sesiyle. Saat kaç onu bile bilmiyordu.

"Sen niye uyandın?"

Baekhyun, bir anlık Jongin için diyecekti ki tuttu kendini. Sehun, ortalıkta gözükmüyordu ve bu içine korku dolmasına sebep olmuştu. Yine de yalan söyledi, Chanyeol'ün ona kızmasını istemiyordu.

"Bilmiyorum, yerimi yadırgadım sanırım. " dedi ve Chanyeol'ün yanından geçerek onun oturduğu koltuğa yerleşti.

"Sehun gelmedi mi hala?"

Chanyeol, ona bakmadan cevapladı. " Mesaj attı en son, gelir birazdan herhalde. "

Baekhyun, başını sallayarak onu onaylarken esnedi. Ne hissedeceğini şaşırmış durumdaydı o da.

Uykusuzdu, Jongin yüzünden endişeliydi ve Chanyeol yüzünden hem heyecanlı hem de utangaçtı. Uykulu uykulu yanında oturan adama baktığında bütün vücudunu saran utanç dalgasını göz ardı edemedi. Chanyeol, kollarını dizlerine yaslamış bakışlarını Baekhyun'a çevirmiyordu. Siyah tişört üst bölgesine yapışmıştı ve Baekhyun uykulu olduğu için midir bilmiyordu ama ona baktıkça sıcakladığını hissediyordu.

abin sevgilim dedim || chanbaek & sekaiWhere stories live. Discover now