29∆

879 117 75
                                    

(Baekhyun)

"Alsana beni de içeri." Göbekli ve tek çizgi bıyıkları olan polis abi beyciğim sinirle nefes vererek başını masaya yasladı. İnat etmese ne o ne ben yorulurduk ama inatçının tekiydi, yarım saatten fazla bir süreyi aşkındır aynı şeyi tekrarlayıp duruyordum ve her seferinde bana kızıyordu.

"Biraz daha zorlarsan seni içeri değil nezarethaneye alacağım hem de bir daha çıkarmamak üzere." Mezarından fırlayan hortlaklar gibi aniden başını kaldırıp bağırdığında korkup yerimde zıplamıştım.

"Tamam ya," deyip tripli bir şekilde koltuğa oturdum. "Ne bağırıyorsun?" Sinirli ifadesi söylediklerimle korkunç bir hal aldığında ağzıma fermuar çekiyormuş gibi yapıp koltukta büzüldüm.

Tamam. Azıcık, ucundan haklı olabilirdi, yalan yok. Bağırmasını gerektirecek kadar uğraşmıştım kendisiyle.

Arabada tanımadığım biriyle gözlerimi açtığımda korkudan ses tellerimin zarar görmesini sağlayacak kadar, sesim kısılmıştı, büyük bir çığlık atmıştım. Arabayı kullanan beyefendi beni uyuyor sandığı için çığlığımı duyar duymaz bir çığlık da kendisi atmış ve o korkuyla direksiyonu bırakmıştı. Kaza yapmaktan kıl payı kurtulmuştuk diyebilirim.

Zar zor direksiyon hakimiyetini sağlandıktan sonra yola devam ettiğini görünce baya olay çıkardım. Koltuğu falan tekmeledim, saçını çektim, benim ailem belalı beni kaçırırsan seni öldürürler diye bir sürü palavra sıktım. Bağırışlarımın arasından duymadığım bir sürü şey söylese de hiçbirini dinlemedim. O kadar çok konuşup ona saldırmaya çalıştım ki adam ağlayarak arabayı durdurdu en son. Gerçekten ağladı, şaka yapmıyorum.

Sonra bana dönüp bağırarak dedi ki, "Chanyeol'ün arkadaşıyım ben, dur artık. Ağzıma sıçtın!"

Evet tam olarak kelimesi kelimesine bunu söyledi. Utançtan ayak parmaklarım karıncalanmış, yüzüm alev alev yanarken yüzsüz yüzsüz gülümsemeye çalışarak "Baştan söylesene onu," demiştim karşılık olarak. Sanki adam her ağzını açtığında saçını çekmemişim gibi.

Sonra kendini tanıttı. Kim Jongdae'ymiş adı, Chanyeol'le aynı sınıftalarmış. Tabi bütün bunlara bana beraber çekindikleri fotoğrafları tek tek gösterene kadar inanmadım, hatta belki eski bunlar deyip bir de üstüne aralarında geçen son mesajlaşmaları okuyup öyle inandım.

Bizim gittiğimiz mekandaymış Jongdae. Ben uykuya dalmadan hemen önce Chanyeol aceleyle arabadan indiğinde onun yanına gitmiş meğersem. Tesadüf eseri karşılaşmışlar ve Chanyeol bana bakması için ricada bulununca kıramamış onu. Hatta bana kahve falan içirmeye çalışmış, kendime gelmem için yüzümü yıkamış, ilgilenmiş benimle. Tabi benim bütün bunlara karşılık olarak gözümü açar açmaz çocuğu tırmalamam biraz ayıp olmuştu, konuşurken utançtan yüzüne bile bakamamıştım doğrusu.

Nereye gittiğimize gelirse, bizimkiler kavga etmişler içerde. Ben arabada mışıl mışıl uyurken olay çıkmış, polis gelip bunları almış götürüyorken Chanyeol gitmeden önce Sehun'un evinin anahtarını verip beni oraya bırakmasını istemiş. Kendi başı dertteyken bile beni düşündüğü için aşka gelip sonra jetonum düşünce ortalığı ayağa kaldırmıştım. Ne halde olduklarını bilmiyordum, Jongin nerdeydi, bulunmuş muydu, iyi miydi haberim yoktu ve bütün bunlar delirmem için yeterli sebepti.

Ne derse desin eve gitmeyeceğimi söyleyip zorla karakola getirdim onu, sağolsun beni bıraktıktan sonra benimle beraber içeri gelerek duruma bakıp öyle dönmüştü. Kalmak istediğini ama arkadaşlarının da mekanda olduğunu ve onları kontrol etmesi gerektiğini söyleyip ayrılmıştı.

İyi biriydi, sevmiştim kendisini ve umarım arabada yaşananları Chanyeol'e anlatmak gibi bir hata yapmazdı.

Bizimkileri benim girmeme izin vermedikleri bir odada tutuyorlardı, her iki taraf da şikayetçi olmadığı için olay  büyümemişti. Aslında bakarsanız hala olay hakkında pek bir bilgim yok zaten, kavga olmuş ama o kavga niye çıktı, ilk kim saldırdı, ne oldu, ne bitti bilmeden sıfır bilgiyle duruyordum. Kimse bana bir şey söylemiyor ve ne yaparsam yapayım polis beyciğim beni onların yanına sokmuyordu. Sadece az önce kapı açılınca ucundan Chanyeol'ü ve Jongin'i görmüştüm. Bebeğimin dudağı kanıyordu ama Jongin'in görünürde bir şeyi yoktu çok şükür.

abin sevgilim dedim || chanbaek & sekaiDär berättelser lever. Upptäck nu