18∆

1.2K 114 45
                                    

(Baekhyun)

Ben daha altı yaşındayken büyük büyük dedem, hayatında ilk defa paraya kıymış ve bize yatıya geldiği zaman hediye olarak üstünde çiçek desenleri olan beyaz, küçük bir vazo almıştı. Küçük derken gerçekten küçüğü kastediyordum çünkü ilk gördüğümde bardak sanmıştım. Bardak olmadığını da annemin içine koyduğu çiçeklerden -sadece iki tane çiçek tek sığdırabilmiştik- anlamıştım. İki günün ardından dedem evine geri dönmüş ve büyük ihtimalle o daha evine bile varamadan o vazo kırılmıştı, ben kırmıştım. Annem ve babam dedemi uğurlamak için gitmişlerdi, yakın mesafe olduğu için evde yalnız kalmıştım ve bunu fırsat bilip evin içinde top oynamıştım o gün. O top da denk gelmemesi gereken bir yere gelmiş ve vazoya değmişti.

Şimdi bir elimde Jongin'in marketten istedikleri diğer elimde de bilgisayar çantamla onların evine giderken hissettiklerim o günle aynıydı, o zamanlar sadece giyebileceğim bir görünmezlik pelerinim olsun ve beni göremesinler istemiştim. O günkü isteme sebebim annemin o vazoyu görüp bana kızma ihtimaliydi, bugünkü sebebim ise yalnız Chanyeol'dü. Chanyeol'le karşılaşma ihtimalimiz beni çok geriyordu, onu görmekten deli gibi korkarken aynı zamanda görmek için bi o kadar da can atıyordum. Zaman gereğinden fazla hızlı akıyordu, son konuşmamızın üstünden çoktan dört beş gün geçmiş olsa bile konuşmanın etkisi hiç geçmemişti. Gerçi bunda, o dört gün boyunca Chanyeol'ün kendini ara ara hatırlatmasının da etkisi büyüktü.

İki gün önce instagramdan attığım fotoğrafı beğenmiş ve yorum yapmıştı. Fotoğrafımı beğenmesi alışkın olduğum bir şeydi- her seferinde iki saat Jongin'in başının etini yememi saymazsak- ama yorum yapması ilkti. Üstümün yakıştığını söylemiş ve yanına şirin bir emoji koymuştu. Yorumunu Jongin'le beraberken görmüştüm, çığlık atarak onun üstüne atlamam ve Jongin'in ameliyatlı yerine denk geldiğimi iddia edip- daha önce hiç ameliyat olmamıştı- saçımı çekmesiyle bir günü daha geride bırakmıştık böylece . Hepsi dilimi tutamamın intikamıydı biliyorum, bilerek çekmişti saçımı.

Kalbim geri, beynim ileriyi işaret ede ede Jongin'in, aynı zamanda ilkgözağrım hayatım Chanyeol'ün, evinin önüne geldim. Hayat daha ilk saniyeden bugün yüzüme gülmeyeceğinin sinyallerini vermiş ve ben daha zili çalamadan kapı açılmıştı. Elim havada karşımdaki adama bakarken ne diyeceğimi bilemez halde kalakaldım. Onun da bu karşılaşmayı beklemediğini, ismimi şaşkınca söylemesinden belliydi.

"Selam," gergince gülümseyerek konuştuğumda aynı şekilde karşılık verdi.

Siyah pantolonları, siyah montu ve içine giydiği bordo kazağıyla sıradan gibi gözükse de değildi. Ateş ediyordu yemin ederim. Alnına dökülen siyah saçları bile tenine o kadar çok yakışıyordu ki Chanyeol'e her baktığımda ona dokunmamak canımı çok sıkıyordu.

"Geleceğinden haberim yoktu," dedi içeri geçmem için kenara çekilirken. Anladığım kadarıyla dışarı çıkıyordu ve buna hem sevinip hem üzülmüştüm. "Jongin, geleceğini söylemedi."

"Önemli değil diye söylememiştir." İçeri geçip ayakkabılarımı çıkarırken bir eli kapı kolundayken kapıyı bile kapatmadan bakışlarını üzerimde gezdirdi. Elim ayağım birbirine dolanmasın diye aşırı dikkatli bir şekilde ayakkabılarımı çıkarıp doğruldum.
O sırada "Önemliydi." diye mırıldanışını zar zor duymuştum, uydurmuş bile olabilirim.

"Baekhyun, geldin mi kuzum?" Koridorun başından seslenen annesini görünce gülümseyerek selam verdim. Chanyeol ise anlayamadığım bir şekilde isyanlardaydı.

"Senin de mi haberin vardı?"

"Neyden?" Başıyla beni işaret ederken "Onun geleceğinden," diye bildiğiniz mızmızlanarak konuştu. Koca bir bebekten farkı yoktu şu an. Gülümsememi saklamadım.

abin sevgilim dedim || chanbaek & sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin