13∆

1K 123 43
                                    

(Jongin)

"Bütün içtenliğimle söylüyorum ki senin ilmini, sıfatını sikeyim Jongin."

Elimdeki buz torbasını kafama bastırırken bakışlarımın odağı Sehun'du. Benim gibi onun da elinde buz torbası vardı ve inanmayacaksınız ama o da kafasına tutuyordu... İşler hiç istediğim gibi gitmemişti maalesef.

"Senin yüzünden oldu," diye ters ters konuştuğumda elindeki buz torbasını kaldırıp "Yemin ediyorum bunu kafana atarım." demişti. Fazla asabiydi, geldiğimden beri kızıp duruyordu.

Bugün Baekhyun tarafından ekildikten sonra evde sıkıntıdan kafayı yeme raddesine gelmiştim. Malum şahıstan da ayrıldığım için yapacak hiçbir şeyim yoktu şu zamanlar. Sıkıntıdan perdeyi boynuma dolayıp kendimi boğmayı düşündüğüm vakitlerde de Sehun imdadıma yetişmişti. Normal şartlarda konuşmayı pek sevdiğim biri olduğu söylenemezdi ama son bir haftadır onunla uğraşmak çok eğlenceli geliyordu. Buraya gelme amacım da oydu başta. O, onu dövmek için geldiğimi sanıyordu fakat benimki tamamen can sıkıntısıydı.

İlk beş dakika beni içeri almamış, saçını yeni yaptığını o yüzden elimi dahi sürersem beni çok kötü döveceğini söylemişti. Rahat duracağıma dair ettiğim yeminlerden sonra kapıdan içeri girebilmiştim. Bana inanmıştı ama tabiki de rahat durmadım. İçeriye girdikten en fazla on dakika sonra üstüne atladım ve her zaman yaptığım gibi saçını çektim. Bildiğiniz boğa güreşi gibi dakikalarca cebelleştik ve en sonunda yere düşüp kafamızı duvara çarptık. Bir ara beni pencereden atacak gibi olsa da kendine sürekli Chanyeol'ün kardeşi olduğumu hatırlatıp bu fikrinden vazgeçmişti.

"Benim damarım çatlamış olabilir mi acaba? Çok ağrıyor lan."

"Senin çatlayan tek damarın ar damarı Jongin."

Gözlerimi kısarak ona baktım. "Arsız mı diyorsun sen bana?"

"Zekana hayranım." Yerinden kalkıp buz torbasını tezgaha bırakırken alaylı alaylı konuşmuştu. Amma da atarlı giderliydi bugün. Bakışlarımla onu süzerken gelip koltukta yanıma oturdu.

"Bu yakınlık niye?"

"Çok aşığım sana, uzak kalamıyorum senden." Oyuncu bir ifadeyle yüzünü yana eğip sessiz bir tonda konuştuğunda buz torbasını kaldırıp kafasına vuracaktım ki son anda geri çekilip elimden aldı.

"Bu kadar şiddet yanlısı olman normal değil amına koyayım... Elin ayağın rahat dursun."

"Senin de ağzın rahat dursun, sürekli aşk şakası yapıp durma. " Sırıtışı bütün suratını kapladı. " Heyecanlanıyor musun lan, hayırdır?"

"Sanki evet desem korkudan altına sıçmayacakmış konuşmana bayılıyorum."

"Hiçbir şey hatırlamıyorsun değil mi?"

Ciddilişen sesiyle beraber şaşırarak ona baktım. Az önce sesi gayet eğlenir gibi çıkıyordu ve alay ettiği her halinden belliydi ama şu an öyle değildi. Surat ifadesi de ciddileşmiş benden bir cevap bekliyordu.

"Neyi hatırlamıyorum?"

"O gece," deyip sustu. Konuşup konuşmamak arasında gidip geliyor gibiydi.

"Sarhoş olduğum gece mi?" diye sordum devam etmesi için, baş sallayarak onayladı beni.

Düşündüm, o gece ne olmuştu?

İlk başlarda sadece birinin beni almaya geldiğini hatırlıyordum, yüzü belirsizdi fakat Sehun'un o kişi bendim demesiyle her şey tamamlanmıştı. Sehun'un yanıma geldiği anı hatırlıyordum hatırlamasına ama aradaki olaylar kesik kesikti. Ona sarıldığımı anımsıyorum hafiften ve özür dilediğimi ancak o özür neyin nesiydi bilmiyordum. Kötü bir şey mi yapmıştım diye çok düşünsem de cevabını bulamamıştım.

abin sevgilim dedim || chanbaek & sekaiWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu