5

1.2K 114 144
                                    

Pek bilindik olmayan bir yere geldik. Sıra fazla uzun da sayılmazdı. Önümüzde en 5-6 kişi vardı. Sıraya girip sipariş vermek için beklemeye başlamıştık ki biri omzumdan ittirip önüme geçti.

- Hey!

Benimle ilgilenmedi, işi var gibi görünüyordu.

- Sana diyorum, hey!

Kahvesiyle birlikte bana dönen sarışın çocuğa baktım. Benimle pek ilgilenmedi. Gözleri Zhongli'yi bulduğunda ise ifadesi epey değişmişti.

- Zhongli?

- Aether?

Zhongli panik yapmış gibi duruyordu. İşlerine burnumu sokmak istemedim.

- Görüşmeyeli çok oldu, ha?

- Öyle oldu biraz. Bizim işimiz var, müsaadenle.

- Tekrardan resmi konuşmaya mı geçtik? Yanındaki yeni sevgilin mi?

- Ne-

- Seni ilgilendirmez. İşine bak.

- Pekâlâ.

Aether uzaklaşırken sıra bize gelmişti. Siparişlerimizi verdik.

- Burnumu sokmak istemiyorum aslında ama o kimdi?

- Aether, eski sevgilimin yakın bir arkadaşı.

Başımı salladım. Kahvelerimiz de o arada hazır olmuştu.

Mekanın içindeki minik masalardan birine oturduk.

- Öncelikle doğru düzgün tanışmamız daha iyi olur bence.

Başını salladı.

- Adım Tartaglia, biliyorsun. Childe veya Ajax da diyen var. Teucer adında bir kardeşim var. Shneznayalıyım. Aklıma pek de bir şey gelmiyor başka. Sen?

- Adım Zhongli. Okula geç başladım, 2 yıl kadar.  Hmm, Liyue'de doğup büyüdüm. Bu kadar sanırım.

- 2 yıl geç başlama sebebin neydi?

- O sıralar ailemin, beni okula gönderebilecek durumu yoktu.

- Anladım.

- Peki, neler yaparsın gün içinde? Okul sonrası vesaire.

- Okul dışında genelde dışarıda pek vakit geçirmem. Evde ders çalışırım, oyun oynarım, kitap okurum.

- Kitap okuyorsun demek.

- Hmhm.

Memnun görünüyordu.

İlk kez onu baştan aşağı inceledim. Kahverengi saçlarının önleri kısaydı, arka kısımda bir tutam uzun bırakılmış, toplanmıştı. Gözleri elaya çalıyordu. Yaşına göre çok daha büyük ve olgun görünüyordu aslında. Böyle birinin,  benimle bu tür konuşma çabalarına giriyor olması merak uyandırıcıydı.

- Neden benimle konuşmayı bu kadar istiyorsun?

- İnsanları gözlemlemeyi severim. Pek konuşkan değilimdir normalde. Sınıfta davranışları birbiri ile en çok çelişen kişi sendin, bu ilgimi çekti. Mutsuz olsan bile insanlara bunu yansıtmayıp sürekli insanları güldürmen..Alkışı hak ediyor. Herkesin yapabileceği bir şey değil bu. Fakat insanlardan bile böylesine sakınmanı gerektirecek mutsuzluğunun nedenini merak ettim. Sana yardımcı olmak istedim. Sen Klee için yazdığında ne yapacağımı bilemedim, bütün gözlemlerimi kaba bir dille dile getirdim. Özür dilerim bunun için. Dediklerim yüzünden benimle konuşmayı kesmeni istemedim. Benimle konuşmak istemeyen kimseye böyle davranmamıştüm.

Sessiz kalmayı tercih ettim. Söylediklerinde samimi olduğu gözlerinden okunuyordu. Herkese ikinci bir şans verilmesi gerektiğine inanan kişilerdendim. Ve Zhongli 2. bir şansı hak ediyor gibi duruyordu.

- Affedildim mi?

Gülerek, hafif alayla cevapladım.

- Affedildin.

- Sevindim. Saat geç oluyor, gidelim istersen?

- Tabii, olur.

- Evine bırakmamı ister misin?

- Gerek yok, kendim giderim. Teşekkürler.

Başını sallamakla yetindi.

- O zaman yarın görüşürüz?

- Görüşürüz.

***

bence barışma sahneleri fena olmadıı. sizce?

nasılsınız bu arada, iyi misiniz? umarım çok iyisinizdir ^^

görüşmek üzere!

you can count on me /zhongchi/Where stories live. Discover now