7- Gitti

6 2 0
                                    

Tw: şiddet ve taciz türevi olaylar içerir. Tetiklenecek okuyucuların bu bölümü atlamasını tavsiye ediyorum.

Boktan bir gündü. Sınavlar bitmiş okulun kapanmasına bir hafta kalmıştı. Hâlâ Bora'yla uyuyamamıştım.

Günümün asıl kötü olma nedeni bu değildi tabii ki. Bugün o gitmişti. Bundan tam altı sene önce girmişti yanımdan. Öylece bırakmıştı beni. Her sene bugün tüm düşüncelerim ve duygularım birbirine girerdi. Kafam asla yerinde değildi.

Henüz güneş doğmamıştı. Sokak lambalarının aydınlattığı yollarda bomboş bir şekilde geziniyordum. Saat beş falan olmalıydı sanırım. Evden çıktığımda üçtü. Uyku tutmamıştı. Geçmişte bu tarihte en son ne zaman uyuduğumu hatırlamıyordum.

Dün Bora'ya gitmemiştim. Gidecek halim yoktu. Yataktan bile çıkamamıştım ki. Tüm gün uyumuştum. Beni oldukça fazla aramış ve mesaj atmıştı. Durumu bilmiyordu ve merak etmişti. Ama ona cevap verebilecek bir durumda değildim.

Babam ve Canan abla evde değildi. Her sene bu haftaya geldiğimizde giderlerdi. Babamın böyle ince bir düşünceye sahip olmadığını biliyordum. Sadece uzaklaşmak istiyordu. Canan ablaysa onları gormeye tahammülüm olmadığını biliyordu. Bu yüzden onu evden uzaklaştıracak bir gezi rutini elde etmelerini sağlamıştı.

Benim yüzümden gitmişti. Ama gittiği için ona kızmaktan başka bir şey yapamıyordum. O gün doğru dursaydım, her gün olduğu gibi sınıftan çıkmadan derslerin bitmesini bekleseydim o hâlâ burada olabilirdi. Ama yapamamıştım. Çok küçüktüm daha. Ne yapabilirdim ki? Saftım, salaktım ama asla bencil değildim. Şu an ise bunların tam tersi özelliklere sahibim.

Canım yanıyordu. Boğazımda geçmek bilmeyen bir yumru, kalbimde ise yerinden kimsenin kaldıramayacağı bir kaya parçası vardı. Nefes bile alamıyordum. Suyun altında onun yanındaydım. Bu beni korkutmuyordu. Sadece kalbimi ağrıtıyordu.

Müdürün odasındaki televizyonda onun arabasını gördüğüm an canlandı gözümde. İçim titredi. Aracın denize uçuşu, onun son anda kapıyı açışı ama suya çakılışı. Muhtemlen onlarca parçaya ayrılmış bedeni, suda yavaş yavaş gömülen kırmızı arabası.

Benim yüzümdendi. Ben olmasam o bir anda evden çıkmayacak, o arabaya binmeyecekti. O kadar aptaldım ki.

Babamın söylediklerinin aksine sakin bir çocuktum. Sanatla ilgilenir, tek arkadaşım olan annemle vakit geçirir, derslerde sorun çıkarmazdım.

Tek problemim hoşlandığım kişi hakkında yazı yazdığım matematik defterimi sınıfta unutmamdı.

Tanrı aşkına henüz beşinci sınıftım ve okula ikinci dönem nakil olmuştum. Soyadım sayesinde daha okula gitmeden belli bie popülariteye sahiptim. Ama ben kimseyle konuşmazdım. Onları küçük gördüğüm için değil onlara ihtiyacım olmadığı içindi. Annem vardı, annem her şeyimdi. Bir başkasına hiç ihtiyaç duymamıştım.

Bu durum bazılarının dikkatini çekmişti haliyle. Ufak zorbalıklarla başlayan bu durum defterimin bulunmasıyla alevlenmişti. Sınıftan çıkmamaya başlamıştım. Çünkü bir şey olduğunda hemen annemi çağırıyorlardı ve o cok üzülüyordu.

Bir erkekten hoşlandığımı biliyordu annem. Ve bunun normal bir durum olduğunu bana anlatmıştı. Zaten yadırgamamıştım bu durumu. Brnim için normaldi. Annem beni sevginin her şey olduğu düşüncesiyle yetiştirmişti zaten. Sevgi zararsızdı, sevgi herkese iyi gelirdi.

Ama annemle atladığımız minik bir detay vardı. Her şeyin tersine dönmesine sebep olan minik bir detay. Bu bizim için normaldi, diğerleri için değil. Onlar böyle yetişmemişti. Sevginin ne kadar kutsal olduğunu bilmiyorlardı.

AKAJUWhere stories live. Discover now