3.bölüm

40.7K 1.3K 197
                                    


GÜLCE'DEN ;

ellerimi montumun cebine sokmuş önümde ki taşı yuvarlama yuvarlaya yürüyordum.
Aynı zamanda bu saatte okul yapanın sülalesine sövüyordum okul olur da bu saatte mi olur amk zaten hava buz gibi göt kesiyor.

Sınıfa girer girmez kalorifere yapışmıştım resmen az kavga etmedim bu sırada oturmak için bi kere yaz insanıyım ben nefret ederim soğuktan diğer kızlar incecik gezerken ben üst üste giyinip panda gibi oluyorum kışın.

Dersin bitmesine 20 dakika vardı ve ben dakikaları sayıyorum bugün part-time olarak bir açılışta çalışacağım palyaço olarak.

İşe gelmiş ve bir sürü veleti eğlendirmiştim.
Gün sonu yorgunluktan ölmeden yurda yetişmem gerekiyor yoksa müdüre hanımın bir saat uyarılarını çekmek zorunda kalıyorum işte sadece bundan nefret ediyorum.

Yurda son anda yetişmiştim.
Hemen kaldığım odaya gidip kendimi yatağa attım çok uykum vardı yormuştu beni veletler.
İşte bir günüm böyleydi okul iş ve yurttan oluşurdu kimse görmez bilmez nasılsın demezdi sadece müdüre hanım var gören oda sadece uyarmak ve ceza vermek için.



BARKIN KARAVEZIR'DEN ;

Kitlenmiştim resmen bu nasıl olurdu nasıl böyle bir şey yapardı babam hadi böyle bir hata yaptı nasıl bizden böyle bir şey isteye bilirdi.
Ne yapmam gerektiğini düşünüp duruyorum çıkmaz sokaktayım sanki.
Napıcaktım ailenin en büyüğü olduğum için doğru olanı yapmam lazım.
O kızı nasıl alır getirirdim yanımıza kardeşlerimde istemezdi zaten kabul etmezdi edemezdik.

Ama en azından diğer video yu izlemek için bulup sonra geri göndeririz.

Anıl sinirle "nasıl olur lan bu nasıl olabilir nasıl yapar bunu anneme" diye transa girmiş gibi sayıklamaya başladı.
"sakin olun önce mecburuz en azından diğer videoyu izlemek için bende meraklı değilim" diye karşılık verdim.
Cenk"ne demek bu abi metres çocuğunu istemiyorum ben benim kardeşim falan yok 17 yaşına kadar nasıl büyüdüyse öyle devam etsin "diye konuştu haklıydı.
Gözün cana kaydı sessizce bizi dinliyordu tepki vermeden" sen ne düşünüyorsun bunun hakkında can "diye sordum.
"ben görmek isterim tanırım da sonuçta bu onun suçu değil" dedi. Şaşırmadım aslında can hep böyleydi hep iyi niyetli ah benim saf kardeşim.

"şimdi yatın uyuyun yarın sevgili kardeşimizi! Görmeye gidiyoruz" dediğimde şaşırdılar ama bir şey diyemediler istemediklerini biliyorum ama benim lafımın üstüne laf söylemezler.

Geldiğimiz Kadıköy yetiştirme yurdunun önünde yarım saattir bekliyoruz içeri girmek için ama artık vakti gelmişti.

İçeri girer girmez müdüre hanımın odasına geldik dört kişiyi görünce şaşırdı kadın biraz ee haklı da.
"buyurun ne için gelmiştiniz" diye sordu.
"biz kardeşimizin burada olduğunu öğrendik onunla ilgi bilgi almak görüşmek ve bir süreliğine yanımıza almak istiyoruz" dediğimde kaşlarını çattı ve "bir süreliğine derken beyefendi" diye sordu.
Ah salak barkın ne diye bir süreliğine dersin ki hemen toparlamam lazım konuyu.
"yani ilk başta bize alışmak için belki belirli süreler kalmak ister yada görüşmek ister mi bilmiyoruz o yüzden" diye sıyrılmaya çalıştım.
"kardeşinizin ismi nedir" dediğinde beklemeden cevap verdim.
" Gülce Gülce keskin" diye.
Gülümsedi önce sonra "Gülce çok sessiz ve sakin bir kızdır kendi halinde takılır severiz onu hemen çağırtıyorum" dedi ve birine seslendi.
"safiye hanım gülceyi odama gönderir misiniz lütfen" diye.
Beklemeye başladık gelsin bakalım Gülce hanım.

GÜLCE'DEN ;

kolumu birinin dürtmesiyle uyandım.
Safişti bu "off deldin kolumu safiş niye uyandırdın ki" diye sitem ettiğimde.
"kalk deli kız feride hanım seni çağırıyor odasına" dedi.
Durduk yere niye çağırmıştı bu beni ne bok yedim acaba diye söylene söylene kalktım.
Üzerimi düzelttim ve feride hanımın odasına indim kapıyı çaldım gel sesini duyunca girdim.
"beni çağırmışsınız feride hanım" dedim.
"gel içeri Gülce konuşmamız lazım" dediğinde kaşlarım çatıldı ne konuşacağız amk.
İçeride dört tane adam vardı be üç tanesi öldürecek gibi bakıyordu hiç bir bok anlamadım.
"tabi" diyerek geçip oturdum.

"bak Gülcecim bu beyefendiler senin abilerin" dedi.
"NE!!!"
"ne diyorsunuz feride hanım benim abim falan yok siz demediniz mi annen bıraktı diye madem abim var beni niye bıraktı" diye sorduğumda katil tipli olan konuştu.
"çünkü metres çocuğusun" diye.
"ne" diye bildim sadece.
En büyükleri diye düşündüğüm girdi lafa "bize biraz müsaade ederseniz konuşmak istiyoruz feride hanım" diye.
"peki" diyerek çıktı odadan feride hanım ve büyük olan tekrar konuştu.
"merhaba ben en büyükleri barkın senden yeni haberimiz oldu dün gece öğrendik" dedi.
"ba-babanız nerede peki" diye sordum içimde ki baba sevgisine aç olan küçük kıza yenilerek.
"annemiz ve babamızı iki ay önce trafik kazasında kaybettik seni de babamın avukatına bıraktığı vasiyette öğrendik" dedi.
"beni biliyormuş yani " dedim kendi kendime konuşuyordum daha çok çünkü şuan içimde ki baba sevgisine aç olan küçük kız çocuğu dizlerini kendine çekmiş hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.

"benden ne istiyorsunuz" diye sordum.
İçimden yalvarıyordum lütfen beni kabul edin diye.
"seni tanımak yanımıza almak istiyoruz" dediğinde katil tipli ve ondan küçük olduğu belli olan Junior katil tipli birden çıktı odadan.
"emin misiniz kardeşleriniz için öyle değil gibi" dediğimde.
"hepimiz için yeni alışmaya çalışıyoruz şans ver bize en azından kısa bir süre deneyelim istemezsen geri dönersin" dedi.
Haklıydı bir şey kaybetmezdim ama belki aile kazanırdım.
Yan tarafıma döndüğümde geldiğimden belli hiç konuşmayan abiye çevirdim bakışlarımı ufak bir tebessüm gönderdiğinde aynı şekilde karşılık verdim ve "kabül" dedim.

Feride hanım tekrar geldiğinde ona da anlattılar konuştuklarımızı feride hanım bana dönerek "sen eşyalarını topla biz işlemleri halledelim canım" dedi sadece kafamı sallayarak çıktım odadan.

Zaten üç beş eşyam vardı onları toparlayıp aşağı indim güzel bir arabanın önünde beni bekliyorlardı içim kıpır kıpır heyecandan ellerim titriyordu.

Gülümseyip yanlarına vardığımda içerde bana gülümseyen abi kapıyı açtı ve arka tarafa bindim hemen yanıma kendi otururken onun yanına küçük katil şoför koltuğuna barkın abi yanına büyük katil tipli oturmuştu.
Yolculuk sessiz geçerken yanımda ki abi söze girdi"tanışalım mı"diye.
Hevesle başımı salladım.
" ben can 24 yaşındayım doktorum yanımda ki cenk 19 yaşında lise son sınıf öğrencisi barkın abimi biliyorsun mimar ve 30 yaşında son olarak anıl abim 27 yaşında işletme mezunu "dedi gülümseyerek.
" memnun oldum bende Gülce 17 yaşındayım lise 3. Sınıf öğrencisiyim "dedim ve biraz öne eğilerek barkın abiye seslendim.
" nerede oturuyorsunuz barkın abi uzak mı "dediğimde araba ani fren yaparak durdu can abi tuttu Allah'tan da ön cama yapışmadım.
Barkın abi korkunç bir ses tonuyla" bir daha sakın abi deme "dediğinde şok oldum gözlerim doldu bir şey diyemedim.
Oysa onlar gelip bulmuştu beni yanlarına istemişlerdi ben adıyla seslenemezdim ki yoldan geçen birine bile abi diye bilirdim benden büyük olması yeterdi.

Dolan gözlerimi saklamak için cama doğru döndüm olduğum yere sindim iyice umarım kabul ettiğim için pişman olmazdım böyle bir tepkiyi haketmemiştim.
Hele ki diğerlerinin bir şey dememesi çok üzmüştü demek ki onlar da istemiyordu abi dememi.

Uzun bir yolculuğun ardından arabanın bir bahçeye girmesiyle anladım geldiğimizi arabadan inip eve baktığımda güzel bir evdi bahçesinde çiçekleri ağaçları vardı farklı farklı iki katlı hoş bir evdi dışarıdan bakınca.

Kapının önüne geldiğimde durdum ve gökyüzüne baktım 'hadi bakalım Gülce seni neler bekliyor bu evde umarım kalp kırıklarıyla ayrılmazsın burdan yaralarını sararsın' dedim kendi kendime.

Başıma geleceklerlerden habersiz.










Gülce'yi neler bekliyor?
Kısa oldu biliyorum ama uzun bölümlerle sıkmak istemiyorum.

G Ü L C EWhere stories live. Discover now