26.bölüm

26K 1.2K 101
                                    



"seni çok özledim annecim" dedi karşımda ki kadın.
Ne diyordu lan bu.
Ne annesi.
Ne özlemesi.
"ne saçmalıyorsun hanım abla" dedim.
"konuşmamız lazım kızım oturalım bir yerde" dedi.
Niye hiç Samimi gelmiyordu.
"sakın sakın bir daha karşıma çıkıp deli saçması şeyler söylemeyin uzak durun benden kim olduğunuz bile belli değil" diyerek zar zor güç bulduğum bacaklarımla koşar adım uzaklaşmaya başladım.
"çok yakında görüşeceğiz kızım alacağım seni" dedi.
Bok alırdı.
Ne alması lan.
Hem gerçek olduğu ne malumdu.
Allah bilir kimin nesi.

'ama ona çok benziyoruz balım'

Hayır hayır.

'gerçekse onu affetmek yok balım bizim bir anneye ihtiyacımız yok "

Bizim bir anneye ihtiyacımız yok!

Yok!

Diye tekrar tekrar geçirdim içimden.
Hem velayetim barkının üzerindeydi.
Hiç bir bok yapamazlar.
Barkın vermezdi ki.
Vermezdi değil mi.
Hem abim vardı.
O asla böyle bir şeye izin vermez kimse yoksa bile abim var.
Nereden çıkmıştı bu lanet kadın.
Niye şimdi gelmişti.
Tam her şey yoluna gireceği sırada.
Bir daha asla ne görmek ne konuşmak istiyordum.
Benden uzak dursunlar.

Koşar adımlarla evin yolunda ilerlemeye başladım
Zile bastığım biraz bekledikten sonra açıldı.
Kapı açılır açılmaz odama çıktım.
Soğuk bir duş alıp kendime gelmem lazımdı.
Odama gelir gelmez kendimi banyoya attım.
Havanın soğukluğu yada hasta olacağım umurumda değildi.

Suyu sonuna kadar açıp altına girmiştim.
Buz gibi su saçlarımdan diye tüm vücudumu dondurur gibi akıyordu.
Ama göz yaşlarım suyun soğukluğuna rağmen yanaklarımı yakıyordu.

Orda ne kadar kaldım.
Kaç saat kaldım bilmiyorum ama artık soğuktan her yerim uyuşmuştu.
Titriyordum deli gibi.
Ve hala formalarım üzerindeydi.
O şekilde girmişim banyoya.

Sarsak adımlarla çıktım banyodan.
Üzerimde ki kıyafetlerden akan sular her yeri ıslatıyordu.
Ama şu an bunu düşünecek durumda değildim.

Bırakmıştı lan beni.
16 yıl önce bir çöp gibi yurda bırakmıştı.
Kendi kendimi büyütmüştüm ben.
O adam bile istememişti beni.
Ama şimdi abim vardı beni isteyen.
Teo, baran, asaf vardı.
Barkın vardı.
Hatta cenk vardı.
Benim hayatım yoluna giriyordu artık.
Ailem olmuştu.
Şimdi gelemezdi.
Şimdi olmazdı.
Nereden bulmuştu
Nasıl bulmuştu bizi.

Anlatmam lazımdı bunu.
Söylemeliydim.
Deli gibi her tarafta telefonumu arıyordum.
En son montumun cebinde bulmuştum.
Abimi arayıp çağıracaktım.
Gelince ona anlayacaktım.
Öyle yapmalıydım.
Şu an ruh hastası gibi davranıyordum.
Ama engel olamıyordum kendime.

Titreyen ellerimle telefonu açtığımda abimin mesaj attığını gördüm.
Acil bir hasta gelmiş ameliyata giriyormuş.
Gece gelirmiş.
Kahretsin.
Odada bir ileri bir geri deli gibi volta atıyordum.

Odanın kapısı çalınca irkildim.
Kimse içeri gelmemeliydi.
Bu halde görmemeliydi beni.

"küçük farem geldiğinden beri inmemişsin aşağı kaç saat olmuş iyi misin" dedi.

Gülümsedim.
Barkındı gelen sesinden tanımıştım.
Tanımasam bile küçük farem dediğinde tanırdım.
Bana böyle seslenmeyi seviyordu.
Bende seviyordum.

Benden izinsiz ayaklarım kapıya doğru adımladı.
Beni böyle görsün istemiyorum ama beni sarıp saklasın istiyorum şu an.

Kapıyı açtığımda şok oldu.
Sanki çok kötü bir şey görmüş gibi dehşete düştü bakışları.

G Ü L C EWhere stories live. Discover now