50.bölüm ( Final )

19.7K 1K 142
                                    



7 yıl sonra ;

"ufaklığın sadece soğuk algınlığı var yazdığım ilaçları kullanmanız yeterli.
İyi günler." diyip son hastamı da gönderdim ve masama oturdum.

Okulu iyi bir dereceyle bitirmiştim.
İnanmış ve başarmıştım.
Hayallerim gerçek olmuştu.
Sekiz sene önce abimden çalarak giydiğim doktor önlüğünü şimdi hakederek giyiyordum.
Çocuk sağlığı ve hastalıkları doktor'u Gülce Karavezir Han. Olarak.
Abisini tedavi etmeye çalışan, hastaneyi her gelmesinde birbirine katan o yaramaz Kız çocuğu artık tamamen buradaydı.
Derin bir iç çekip arkama yaslandım.

Masamda ki fotoğraflara baktığımda kocaman gülümsedim.
Çerçevenin birinde ailecektik.
Can abim, pınar ablam ve Liya'm bir tarafta.
Anıl abim, Didem ablam ve izgi'm diğer tarafta.
Babam ezgi abla ve eylem'imle eymen'im ortada.
Asaf ve ben arka tarafta ayakta duruyorduk cenk abimde yanımızdaydı.

Ortada ki çerçevede Asaf ile düğün fotoğrafımız vardı.

Diğer tarafta ki çerçevede Baran, Teo, Cenk abim ve biz vardık.

Bir çerçeve de boştu onun dolmasına kısa bir süre vardı.

İşte benim ailem bu kadardı.
Ama günden güne büyüyorduk.
Artık küçük değil kocaman bir aileydik.

Yedi yıl önce kabul ettiğim evlilik teklifi hayatımın en doğru kararıydı.
O gün eve gittiğimde babama söylemiştim.
İlk başta karşı çıksada mezun olmamı bekleyeceğimizi duyunca kabul etmişti.

Can abim tebrik edip, her zaman yanımda olduğunu söylerken Cenk abim yine ayılıp bayılmıştı.

Anıl şaşırdığım bir şekilde, her koşulda yanımızda olduğunu söylemişti.

İki yengemse çok sevinmişti benim için.

Baran tebrik ederken Teo önce ben evleneceğim zilli diye tepki vermişti.
Ama her halükarda mutluyduk.

Sade ama şık bir düğün yapmıştık.
O günü dün gibi hatırlıyorum.
Evden çıkmadan önce çok duygulanmıştım.
Abimler tek tek Asaf'ı uyarmıştı beni üzmemesi konusunda.
Babamsa 'tek damla göz yaşında kızımı yanıma alırım ona göre hareket et' diye bir nevi tehdit etmişti.

Düğünden sonra İtalyan'nın şehri olan Verona'ya gitmiştik.
Benim için aşıklar şehri Paris değil Verona'ydı.
O büyük aşk'ın yaşandığı Romeo ve Juliet'in şehri.

O gün girdiğimiz fırında babamın laf dalaşı yaptığı kız ile tekrardan hayata bağlanacağını kim bile bilirdiki.

Babamı bir kaç kez daha pasta alması için oraya göndermiştim.
Her defasında kavga ediyorlardı.
Aralarında ki çekimi ben çoktan farketmiştim ama onların kabullenmesi zor olmuştu.

Babam bir şeyler hissetmeye başladığını anladığında kaçmaya çalışmıştı bu duygulardan.
Ama aşk bir kere kapısını çalmıştı.

Tüm engelleri bir bir yıktılar birlikte.
Gerçi ezgi abla babamın tüm duvarlarını yıkmıştı.
Birlikte olmaya başladıktan bir yıl sonra sade bir nikahla hayatlarını birleştirdiler.
Bunda benim baskım büyük olabilirdi ama babamın mutluluğu içindi her şey.

Hepimiz mutluyken, hayatlarımızda acılarımızı, sevinçlerimizi paylaşacağımız hayat arkadaşlarımız vardı bir şekilde.
Evet biz yanındayız yalnız değildi babam ama bu farklı.
Onun hayallerini tekrardan yaşamasının sevinci benim için paha biçilemezdi.
Ve şu an babam, ezgi abla küçük eymen'im ve eylem'imle mutluydu.
Abla olmuştum beş yaşında ikiz kardeşlerim vardı.
Ama babam bana olan ilgisini sevgisini bir gram eksiltmemişti hala küçük bir bebekmişim gibi davranıyordu.

G Ü L C EHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin