~ TANIŞMA ~

285 29 5
                                    

Hyunjin açık mavi gözlerle kendini tuhaf ve savunmasız hissetmişti. Karşısında dikilen adam yavaş ve sakin adımlarla ona yaklaşıyordu. Açık mavi gözler onu delip geçiyordu sanki. Karşısında duran adamın geniş omuzları,beyaz bir teni ve Hyunjinden kısa olsa da uzun sayılabilir bir boyu vardı.

Hyunjin birkaç geri adım attıktan sonra odanın sonundaki koltuğun arkasına yaslanırken bulmuştu kendini. Adam aradaki mesafeyi kapatarak ona "Kimsin? Ve neden buradasın?" sordu.Hyunjin korkuyla cevap verdi," Ben Hyunjin ,sadece kaybolmuştum ve eve yiyecek bi şeyler bulmak için girmek istedim ama adamlarınız beni yakaladı." yalan söylemişti. 'Umarım bunu yer' diye geçirdi içinden. Adam daha da yaklaştı ve ona bi süre dik dik baktı ve geri çekildi.

"Peki bay Hyunjin, o zaman bana nasıl görünmez bi şekilde evimde dolaştığınızı açıklar mısınız?" Hyunjin'in gözleri büyüdü ve yalanı tepetaklak olduğu için korkudan titremeye başlamıştı. Karşısında dikilen koyu siyah saçlı adam hiddetle ona bakarken ne söyleyecekti?

ÖNCEKİ GECE ;
Vampir aleminin en şatafatlı ,en zengin, en kötü ünvanına sahip Prensi olan Bang Chan karşısında korkudan titreyen sarışın, kırmızı gözlü vampire baktı ve " bugün biraz daha korkak gibisin, neden bu kadar korkuyorsun?" dedi sakin ancak insanı geren korkutucu bir sesle. Siyah saçları, açık mavi gözleriyle kadınların aklını başından alıyordu. Bang Chan kaslı, güçlü, yakışıklı bir prensdi. Ama bazı kötü alışkanlıkları vardı.

Karşısındaki kadının üzerinde sadece siyah bir bistüyer ve onunla aynı renk uyumlu bir külot vardı. Dantel ağırlıklı çamaşırın ip askısını tutarak aşağı indirdi ve elindeki püskülü göğüslerinde hafifçe gezdirdi. Ardından sert bir şekilde vurdu aynı noktalara. Kadın haz ve acıyla inledi. Bang Chan kadının dudaklarına dokundu ve "inlemek yok demiştim,ama sen benim sözümü dinlemiyorsun." dedi ve kadını yatakta yüzüstü çevirdi.

Oyuncak duvarına yöneldi ve içlerinden bir kırbaç çıkardı. Kırmızı deri bir kırbaçtı bu. Bang Chan kadına usulca yaklaştı ve poposuna kırbaçla birkaç kez vurdu kadın sessizce içinden çığlıklar atıyordu. Hoşuna gitmiyor değildi. Sadece bağırmak istiyordu. Tam kadının külodunu indiriyordu ki aniden kapı çalındı. Böyle günlerde bu odanın kapısını kimse çalmazdı. "Anlaşılan acil durum var" dedi yakışıklı prens.

Kapıyı açtı ve dışarı çıktı, koruması olan en yakın arkadaşı ona baktı,Bang Chan' in üzerinde beyaz üst düğmeleri göğsüne kadar açık bir gömlek,altında siyah tasarım bir kumaş pantolon vardı. Arkadaşına gülümseyerek " tam zamanıydı Lee Know" dedi kinayeyle.

Arkadaşı " böldüğüm için üzgünüm ama bi durum var." dedi ve devam etti,
"Bahçede gezinirken bir çıtırtı duydum ve etrafı kolaçan ettim. Bir şey yoktu ancak arka pencerelerden birinin önünden tekrar geçtiğimde pencere açıktı. Güvenlik ekibini arayıp kameraları kontrol etmelerini istedim."

Bang Chan " eee sonuç"
Lee Know " kimseyi görememişler ancak senin çalışma odanın kapısı kendiliğinden açılmış. Odanın kameralarında çekmecelerin de açılıp kapandığını söylediler." Bang " demek ki evimde görünmez yaratıklar var. Hemen Han, Felix ve Seungmin' i de yanına al ve heryeri arayın."

Prens kadını göndermiş üst kattaki salonda oturuyordu. Han aradıkları kişiyi bulduklarını haber verip onun odasında olduklarını söylemişti. Bang Chan odasına girdiğinde yarı baygın kızıl saçlı hiç tanımadığı genci yatağında görünce şaşırdı ve " neler oluyor burada? Bu adam kim ve neden benim yatağımda?" bağırmıştı. Han Chan' a onu neredeyse baygın bir halde arka pencerelerden birinin önünde bulduğunu söyledi.

Bang Chan " aile doktorumuzu çağırın bi baksın. Ve yarın sabah da büyük salona getirin bu adamı." dedi ve odadan çıktı. Nedenini bilmiyordu ancak bu adam ona çok güzel görünmüştü.

ŞUAN ;
"Adınız gerçekten Hyunjin mi? Ve ayrıca evimde ne işiniz var özellikle görünmez olarak?" soruyu tekrar sormuştu. Hyunjin cesaretini topladı ve " ben bir omegayım ve korktuğum için yalan söyledim. Ayrıca adım gerçekten Hyunjin ve görünmezlik benim özel gücüm" dedi bi solukta.

Açık mavi gözlerin sahibi ona mümkünmüş gibi biraz daha yaklaştı ve boynuna burnunu yasladı. Derin bi nefes çekti içine, bir süre öyle kaldı ve, "evet omega olduğuna inandım ama bu evimde ne işiniz olduğunu açıklamıyor. Cidden aç olduğunuza inanmamı beklemiyornuzdur umarım üstünüzdeki kıyafetlere bakılırsa soylu bir ailedensiniz ya da alfanız bayağı zengin." bir an durdu gözlerinde belirsiz bi ifade vardı. Kızıl saçlı adam üzerine, tam oturan omuzlarında yırtıklar olan uzun kollu tasarım krem rengi bir bluz ve aynı renk diz kapağından dizinin altına kadar bacağını açığa çıkaran bir yırtığı olan bir ipek pantolon giyiyordu. Prens boğazını temizledi ve, "Herneyse aç olmadığınız belli" bir cevap bekliyordu.

Hyunjin onu itti ve koltuktan uzaklaşarak dibine kadar gelen adamın karşısına geçti. Artık aralarındaki mesafe olması gerektiği gibi birkaç adımdı. Düşündü, doğruyu söyleyemezdi, ancak yalan da söyleyemezdi. Çünkü karşısında dikilip onu dikkatle inceleyen adam bayağı zekiydi. Hyunjin hızlıca " evet aç değildim. Evinize bir dosyayı almak için girdim,zaten bulamadım. Tam gidiyordum ki adamlarınıza yakalandım. Bu kez doğruyu söylüyorum." evet doğruyu söylüyordu ancak bi eksik vardı. Alfasından bahsetmemişti.

Bang Chan şüpheyle ona baktı ve "eminim öyledir ama bence sakladığın bir şey var. Ve bana öyle geliyor ki en önemlisi de o." dedi.  'Kahretsin çok zeki' diye düşündü Hyunjin. Bang Chan kötü ününe kıyasla çok da zeki bi adamdı. Zekasıyla yarışabilecek biri henüz karşısına çıkmamıştı. Prens Chan yanında duran koltuğa oturdu ve arkasına yaslandı. Kollarını kaldırarak ensesine yerleştirdi. Böylece kollarındaki kaslar açığa çıkmıştı.

Kapı açıldı ve Han içeri girdi. Bang Chan odaya giren adama seslendi, yerinden bile kımıldamadan rahat bir tavırla, "Han bay Hyunjin'i benim misafir odama yerleştirin biraz dinlensin." siyah saçlarının arasında kızıl,mavi renkler bulunan adam Hyunjin'e yaklaştı ve onunla kapıya yöneldi. Tam odadan çıkıyorlarken Prens Chan, " ha bu arada dikkat et bu omega görünmez olabiliyor. Gözünü üstünden ayırma" Hyunjin'e bakıyordu ama Han ile konuşuyordu.

Han ve Hyunjin odadan çıkmış yan yana yürüyorlardı. Ortam sessiz ve gergindi. Hyunjin sessiz bi şekilde Bang Chan'in sözlerini yerine getirmeye karar vermişti. Alfası gelene kadar her sözünü dinleyip uslu uslu oturacaktı. 'O beyefendi kendini benden daha akıllı sanıyor ama ne kadar zeki olursa olsun ben de casusum. Benim işim zeka.' aklından geçenler bunlardı. Daha başına geleceklerden haberi yoktu tabii.

ERTESİ GÜN,

Hyunjin misafir odasinda uslu bi şekilde yatakta uzanıyordu. Nerdeyse akşam olmak üzereydi. Yapacak birşey bulmak için odayi dolaştı ve oyalanmak için bir şeyler aramaya başladı. Komidin çekmecesini açtı ilk ancak hiçbir şey yoktu. Dolaptan çekmecelere, heryeri aradı ancak bi şey bulamadı. Canı çok sıkılıyordu. "Offf deliricem."bağırdı sonunda.

Bi anda kapı açıldı ve Han daha önce görmediği bir çocukla içeri girdi. Çocuğun gri saçları, ince zarif bir vücudu, mor gözleri vardı. Tatlı bir tipi olan çocuk odaya girer girmez,"Ne oldu?" sordu panikle. Han " İyi misin?" diye sordu.

Hyunjin "iyiyim sadece........"
Han, " ne sadece?"
Gri saçlı çocuk, " ne oldu?" ciddi bir şekilde. Hyunjin,"sadece..... Sıkıldım." demişti tatlı ,bıkkın bir sesle. Gri saçların sahibi kahkahayı patlattı.

"Ben de önemli birşey sanmıştım." derken bile gülüyordu. Gri saçlı, " bu arada biz tanışmadık ben Felix " dedi. Omega kibarca baş selamı verip yatağına oturdu. Derin bir nefes verip "çok sıkıldım."

Felix " Neden burdasın biliyor musun?" dedi.

Bu bölüm de bitti umarım beğenirsiniz yorum ve beğeni atmayı unatmayın.

🤗🤗🤗🤗🤗👌👍🏻💓💓💓

RED LIGHTS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin