~ TAKİP ~

206 28 5
                                    

LÜTFEN ÖNCEKİ BÖLÜMLERİ OKUYUN. ATLAMADAN OKURSANIZ SEVİNİRİM ❤️

İki gün önce ;

Hyunjin çıktıktan sonra odasında yalnız kalan prens derin düşüncelere dalmıştı.

÷÷÷÷÷÷÷÷÷÷÷÷÷÷÷

"Yüzü fazla düşünceli ve gözleri sinsi bakışlarla doluydu. Kesin kaçmayı planlıyor" demişti en yakın dostu ve korumaların başı olan Minho. Şimdi malikanenin bodrum katında bulunan bardalardı. Chan, korumalar evden çıkmadıkları zamanlarda eğlenebilsinler diye, geniş odayı bi bara dönüştürmüştü.

"Bana da öyle geldi."derken elindeki viskiden bir yudum almış ve devam etmişti,"ama hemen yapacağını sanmıyorum. Fazla zeki bi Omega" hafif bir gülümseme vardı suratında.
"Sana da böylesine kurnaz ve fazla dişli olan bir omeganın düşmesi.....fazla ironik..." prens arkadaşının dediğine göz devirdi sadece. Çünkü o da biliyordu. O itaatkar severdi. Her dediğini harfiyen yapan kişilerle yaşamıştı tüm ilişkilerini.

"Peki napıcaksın? Kaçmasına nasıl engel olucaksın?"
"Olmıycam" dedi rahat bir tavırla.
"Kaçmasına izin mi vereceksin?"
"Hayır tabikide. O kaçtığını sanacak ve onu buraya yollayanların yanına gidecek, tabii takip edildiğinden habersiz olarak. Hem buraya tıpış tıpış dönecek hemde bize kim casus göndermiş onu öğreneğiz."

"Dostum fazla zekisin." demişti Minho kahkaha atarken. O sırada kapıdan içeri Seungmin ve Felix girmişti. Koyu bi sohbete dalmiş oldukları için Minho ve Chan'i farketmemişlerdi.
"...... diyorum sana bu çocuk kesin kaçacak. Bakışından anladım" Seungmin'in söylediklerine,
"Aklını okusaydım keşke." yanıt vermişti Felix. Büyük bir öksürük sesi duyulduğunda ikili barda yalnız olmadıklarını anlamıştı. Öksürük sesine döndüklerinde karşılarında Prens ve Minho görmek onları şaşırtmıştı. Felix koşarak prense sarıldı ve ardından hemen uzaklaşarak dudaklarını büzüp , "Bugün hiç yanıma gelmedin."
"Üzgünüm bebeğim ama bugün Hyunjin ile konuştum ve bazı plarlarım oluştu. İstersen şimdi seninle vakit geçirebilirim."
"İstemez ben Seungi'mle takılıcam" dedi ve Seungmin'i alıp barın en uzak köşesindeki masaya yerleşti.

"Sence bu Omega neyin nesi?" sormuştu Seungmin.
"Aklını okuduğum kadarıyla, fazlasıyla zeki ve kurnaz biri. Ayrıca sevdiklerine karşı aşırı bir güveni var. Hele şu alfasına fena düşkün. O Alfa bozuntusu resmen bizim Chan'e kurban olarak yollamış onu."cevaplamıştı Felix.
"Alfanın yolladığını nerden biliyorsun, içinden mi söyledi?"
"Hayır, ama o Alfa Omega'yı mühürlememiş, ayrıca üzerine kokusunu da salmamış. Kesinlikle çocuk umurunda değil. Ve Omega yanlışlıkla ben öğrenmesem asla bir Alfası olduğunu söylemiycekti."

"Sen de zekisin haa." gülmüştü Seungmin.
"Ee genetik, sonuçta çok zeki bir abim var" o da gülmüştü.

÷÷÷÷÷÷÷÷÷÷÷÷÷÷÷÷

Kaçış gecesi;

Minho nöbet sırasında sigarasından derin bir nefes çekmiş ve dumanı yavaşça havaya salınmıştı. Seungmin ise ona yanında içmemesi için kızıyordu. O an telefonunun titrediğini hisseden Minho, tuvalete gitmek için nöbet yerinden ayrıldı. Seungmin ise Chan'ın söylediği gibi Omegayı şüphelendirmeden kaçmasına izin verecekti.

Bir kaç dakika sonra ağaçlıkların ordan gelen sesle oraya yöneldi. Hiçbir şey olmadığını gördüğünde Omeganın planı olduğunu anlamış ve belli etmeden pencereye bakmıştı. Klima demirine tutunarak usulca atlayan Omegaya gülümsedi ve kaçışını izledi. Minho'yu aradı ve telefon üçüncü çalışında açıldı.
"Hadi başlıyoruz."diyen Seungmin'e, " Şimm-di mi-i, iki g-gündür kaçm-dı bugünü mü bu-ldu?"demişti nefes nefese bir şekilde. Sesi fena sinirliydi. Tabi ne döndüğünü anlayan Seungmin, "Arkadaşımı yemeyi bırak ve şu Omeganın peşine düş... "demişti gözlerini devirirken. Minho çatıda duvara yaslayıp öptüğü sevgilisine baktı ve, "gelince devam edicez, kaldığımız yeri unutma." dedi ve çatıdan atladı. İz sürme işleri daima Minho'ya verilirdi. Çünkü içlerinde algıları, hisleri ve duyuları en kuvvetli olan kişi Minho'ydu.

Hyunjin'i sürü sınırına kadar sessiz ve uzaktan takip etmiş ve sürünün yerini öğrenmişti. Hyunjin sınır kapısındaki nöbetçilere sarıldığında onların çok yakın olduğunu anlamıştı. Geri dönecekken beklemeye karar verdi. Sonuçta bu Omega Chan'in kaderiydi. Başına birşey gelmemeliydi.

Hyunjin içeri girdikten bir süre sonra Minho birşeyler olduğunu hissetmiş ve oturduğu dalda ayaklanmıştı. Birkaç saniye sonra nöbetçiler koşarak içeri gitmişti.
Minho ağaçtan atladı ve kapıdan içeri girdi. Bağırışları duydu ve Hyunjin olduğunu anladı. Bir ağaca çıktı ve olanları izledi. Duydukları onu şaşırtırken, Omeganın son söyledikleri onu gülümsetmişti, "Bu arada o dosyayı alsan bile, bu korkak halinle asla yenemezdin zaten onu. Bizzat konuştum kendisiyle. Bir vampir ama senden daha Alfa olduğu kesin"

Omega ve arkadaşları uzun zamandır ormanda yürüyordu. Nereye gideceklerini bilmeden öylece yürüyor gibilerdi. Minho onun malikaneye dönmeyeceğini anlamış ve onu durdurmak için hareketlenmişti ki etrafta bir gerginlik hissetti. Kötü bir aura vardı. Minho dikkatle inceledi her yeri. Hyunjin ve arkadaşlarından biraz uzakta saldırmaya hazırlanan kurtları görünce hemen Chan'ı aradı. Sayıca fazlaları ve Minho gençleri tek başına koruyamazdı. Chan hemen açmış ve, "Ne oldu?"
"Kurtlar Hyunjin ve arkadaşlarına saldırmak üzere yazacağım yere gelin, Hemen."

BİRAZ KISA OLDU....

YENİ BÖLÜMDE GÖRÜŞÜRÜZ ❤️

LÜTFEN BÜTÜN BÖLÜMLERİ SIRASIYLA OKUYUN🥰🥰🥰

RED LIGHTS Where stories live. Discover now