~ BAĞLAR ~

139 16 0
                                    

LÜTFEN YORUM VE BEĞENİLERİNİZİ ÇOK GÖRMEYİN💋💖👍


Aile demek sadece kan bağı demek değildir. Bazen ruhen de bağlanırsın ve kan bağından daha güçlü bir bağ olur. Jeongin, Hyunjin ve Changbin de böyle bir bağ ile bağlıydı. Changbin ne kadar abisiyse, Hyunjin de o kadar abisiydi Jeongin'in. Küçücük yaşlarından beri Jeongin ne zaman incinse, yaralansa Hyunjin öz kardeşi gibi korkar ve endişelenirdi. Changbin soğukkanlı tavırlarla onu sarıp sarmalarken, Hyunjin onunla birlikte ağlardı. Bi keresinde çocuklar Jeongin'in kokusu olmadığı için onu itip kakarken Jeongin yere düşüp kafasını vurmuş ve bayılmıştı. Çocuklar korkup kaçmışlar onu orda bırakmışlardı. Hyunjin ve Changbin saatlerce onu aramış ve buldukları gibi hastaneye götürmüşlerdi. Hyunjin ağlarken Changbin ona bunu yapanlara ne yapağını düşünüyordu.

~~~~~~¡¡¡¡¡¡~~~~~~~

"ani bir atak. Sebebini bilmiyorum ama araştırıp size bildiririm. Şimdi daha iyi. Ama yine olmasına karşı bu ilacı kullanın." demişti doktor Jihoon.

Herkes rahatlamıştı biraz olsun. Hyunjin ağlamaktan kızaran gözlerini ayırmıyordu Jeonginden. Onu öyle titrerken görmek çok korkutmuştu Hyunjin'i. Jisung ve Felix seslere koşmuş ve Hyunjin'i sakinleştirmeye çalışmıştı. Changbin ise onun bu hale gelmesini kaldıramıyor onu koruyamadığı için kendini suçluyordu. İki dost kardeşleri için endişelenirken onları izleyen ikili de en az onlar kadar endişeliydi.

Chan doktora teşekkür edip Hyunjin'in yanına oturdu. Doktor giderken Hyunjin gitmesini istemiyordu. Tekrar bu olursa ne yapacaktı?? Chan'ın omzuna başını yasladı ve, "ona ne oluyor? Ben uyandım iyiyim ama o gözünü açmayı bırak daha kötü oluyor" sona doğru sesi korku ve endişeyle titremiş yine gözleri dolmuştu.

Chan onun bu hallerine dayanamıyor içi acıyordu. Aralarındaki Bağ o kadar güçlü müydü? O kardeşi ve dostları haricinde kimse için böyle hissetmemişti. Şimdi ise hiç tanımadığı bir kurt onu allak bullak etmişti. Kardeşi için yaşadığı korkular aklına geliyor bu üç kurdun yaşadıkları ile empati bile kuruyordu. Halbuki herkes onu katı, bencil, sadist olarak bilirdi. Arkasından söylenenleri çok iyi biliyordu. Ama umursamıyor aksine böyle olması onun hoşuna gidiyordu. Herkes ona yaklaşmaya korkuyordu. Kimse ona bulaşmayı göze alamıyordu. Ama bu bağ sanki gizlediği tüm duyguları gün yüzüne çıkarıyordu.

Felix ise Changbin ile konuşuyordu. Felix onun bu haline çok üzülüyordu. Sanki derinlerde birşeyler eziliyor gibi hissediyordu. Bunu en son ne zaman yaşadığını düşündüğünde abisinin ölümden döndüğü gün geldi aklına. O zaman o kadar korkmuştu ki kalbi bir kayanın altında kalmış ta ona eziyet ediyor gibi hissetmişti. Şuan da Changbin öyle hissediyordu. Daha yeni tanıştığı bu kurt için canı yanıyor kalbi acıyordu. Ve sebebi onu daha çok üzüyordu. En çok korktuğu şey gelmişti başına....
(tahminleri alayım)

Herkes odasına dağılmış gece sabaha kavuşmuş, güneş yine ışıkları ile umut saçıyordu.

Hyunjin çoktan uyanmış ve Jeongin'i kontrol etmişti. Uyuyordu ama iyiydi. Ateşi ve titremesi olmadığı için şükretmişti.

Kahvaltı için kapıdan çıktığında Changbin ile çarpışmıştı. Changbin de kardeşini kontrol etmek için gelmişti. Hyunjin iyi olduğunu söylediğinde rahatlamıştı. Birlikte aşağı indiler. Odada beklemek istiyorlardı ancak Chan, birşeyler yemelerinin daha iyi olacağını ayrıca her odada kamera olup birşey olduğunda hemen haber alacaklarını söylemişti.

Kahvaltı boyunca Jisung saçma ve komik konular açarak herkesi güldürmüştü. Hyunjin masadaki herkesin bir aile gibi olduğunu o an anlamıştı. Chan ve Felix dışında burada yaşayan herkesi koruma ve çalışan sanıyordu. Ancak öyle değildi. Aşçılar ve hizmetçiler bile servis bitince oturmuş onlarla gülüşerek kahvaltı yapmıştı. Korumaların hepsi de yakın dostlarıydı ayrıca. Minho ve Jisung sevgiliydi mesela. Aşık oldukları gözlerinden okunuyordu. Masada gözlerinden aşk saçan başkaları da vardı aslında ama bunu sonra konuşacaktı.

RED LIGHTS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin