~ NEDEN BURDAYIM ~

250 30 9
                                    

Neden burdaydı? Felix denen kişi böyle demişti. Buraya gelme amacı aslında neydi. Sadece casusdu, ama bu işi o seçmedi. Tek amacı Alfasına yakın olmaktı. Onun için herşeyi yapabileceğini göstermek istiyordu. Bu yolun sonunda ona kavuşmak varsa herşeyi yapabilirdi. Ama yine de korkuyordu. Bu adamlar onu neden salmıyor? Ya da neden konuşturmak için işkence etmek yerine misafir gibi davranıyor? 'Alfam onların vampir olduklarını anlatmıştı. Ama kim olduklarını ya da ne iş yaptıklarını hiç anlatmadı. Umarım bi an önce gelirsin Jun ho, beni kurtar.'
İçinden söyledi. O düşüncelere boğulmuşken Felix, "aloo sana diyorum." parmaklarını gözünün önünde şıklattı. Hyunjin irkilerek ona baktı ve, "dalmışım" dedi.

Felix, "Neden burda olduğunu bilmiyorsun değilmi. Sadece şunu bil artık o alfa seni kurtaramaz. Ha bi de o artık senin alfan değil." dedi gülümseyerek. Felix'in tatlı yüzüne oranla daha sert ve kalın bir sesi vardı. Bu sayede casus omega ürkmüş ve şaşırmış gözlerini ona dikmişti. Alfası? nasıl, nasıl öğrenmişti alfasını.

Han, "Ne alfası? Alfası mı varmış? Chan duyunca çok fena, aşırı sinirlenecek."dediğinde gerginliğini hissetmişti Felix. Hyunjin neler döndüğünü anlamaya çalışıyordu.
Ne demekti bunlar? Kafasında bir sürü soru dolanıyordu.

Sonunda kafasını dikleştirerek, "ne alfasından bahsediyorsunuz? Yok benim alfam." Felix buna gülerken Han, "canım Felix zihin okuyabiliyor. Yani onu istesen de kandıramazsın."dedi.

"Peki tamam saklamıyorum da neden onun artık alfam olmadığını söyledin?" Diye sordu merakla.
Felix, "şuan herşeyi anlatamam ama seni sevdim. O alfa seni gerçekten sevseydi buraya, vampirlerin en güçlü prensinin evine tek yollamazdı."

"P-Prens mi? Nasıl yani, bu-burası bir Prensin malikanesi mi?" kekelemişti Hyunjin. Çok şaşkındı. Han,
"Sen kimin evinde olduğunu bilmiyor muydun?" bir kahkaha attı havaya. Hyunjin bir nefes verdi ve kendine gelerek,
"Bilmek zorunda mıyım?" dedi.
"Bilsen iyi olurdu. Neyse biliyorum sıkıldın ama birazdan Chan'ın yanına gideceksin. O sana herşeyi anlatır. Bilmek istediğin herşeyi ona sorabilirsin." diyen Felixdi. Hyunjin hem şaşkın hem de meraklı bir şekilde yatağa uzandı ve, "Teşekkür ederim. Bana iyi davrandğınız ve benimle konuştuğunuz için."

Genelde vampirler kurtlarla muhattap olmazlar. Hele ki bu kurt bir casus ise işler daha da kötüleşir. İşkence ve ölüm vardır ucunda. Ve alfası Hyunjin'i, omegasını buraya ölüme gönderebilmişti. Üstelik ona basit bir görev olduğunu söylemişti. Vampirlerin prensinin evine girmesini nasıl olur da 'basit bir görev' olarak adlandırırdı.

Hyunjin ona bunu konduramayor hala güvenmek istiyordu. Aşk böyle bir şeydi işte gözlerini gerçekliğe kapatan, seni en derinlerine hapseden bir fanusdu aşk. Hyunjin de o fanusa kilitlenmiş ve kendini ona adamıştı. Jun ho ne yaparsa yapsın mutlaka bir açıklaması olmalıydı. Ama bilmediği bir şey vardı ki o da daha gerçek aşkı tatmamış olmasıydı....

Öğleden sonra özel olarak odasına şahane yemekler getirmişti bir görevli. Hyunjin daha adını bilmese de tatlı bulmuştu. Görevli çocuk gülümseyerek odadan ayrılmıştı.

Hyunjin prensin odasına giderken gergin ve tedirgindi.

Ona neden zarar vermemişlerdi, neden hala burda tutuluyordu, neden ona misafir gibi davranıyorlardı ve neden hala kimse onu aramaya yada almaya gelmemişti? Aklında böyle dolanan sorularla prensin odasına adım atmıştı. Prens Chan oturduğu çalışma masasından uzaklaşarak Hyunjin'e yaklaştı ve, " dün gece iyi uyudun mu ?" diye sordu

Hyunjin, "evet....."
Chan, "Felix bana bazı soruların olduğundan bahsetti."
Hyunjin, "evet......"
Kısa bir sessizlik oldu ve Chan, "istediğini sorabilirsin. Ben de dürüstçe cevaplarım." dedi omeganın gözlerine bakarak.

Chan, "önce bir otur." dedi onu koltuğa yönlendirirken. Hyunjin zarif bir haraketle oturdu koltuğa. Chan ilk güne göre daha sakin olduğunu düşündü omeganın.

Hyunjin, "neden bana kimse soru sormuyor, işkence etmiyor? aksine herkes bana özel bir konuk gibi davranıyor. Ve neden hala burdayım? iki gün oldu. Madem merak ettiğiniz bir şey yok, o zaman bırakın gideyim"
Chan omegaya usulca, nazik bir şekilde yaklaşarak, "haklısın, sana hiçbir şey anlatmadan buraya kapattık. Üzgünüm..... Sorularına gelince hepsinin tek bir açıklaması var ama biraz saçma gelebilir. Hatta belki gerçek dışı...."
"anlamıyorum." dedi Hyunjin sakin bir tonda.
"nasıl basit bir şekilde açıklarım bilmiyorum o yüzden direkt söyleyeceğim. Sen ve ben bağlandık."

"NE!?? Ne demek o şimdi. Bu imkansız. Sen bir vampirsin ve ben de bir kurt bu mümkün değil." diye atıldı genç omega.
Chan ise sakince yanına oturdu ve, "biliyorum ancak bu doğru. Sizdeki şu mühür olayı ve biz vampirlerin bağlanma olayı teoride aynı şey, sadece farklı şekillerde gerçekleşiyor. Sizde mühür sevişme sırasında ısırılarak gerçekleşirken bizde bir göz teması yeterli. Ve o gün senin gözlerine baktığım an bağlandık."

Hyunjin duydukları karşısında ufak çaplı bir şok geçirmişti. Bu deli saçması şeye inanmasın mı bekliyordu?!? Alay dolu bir kahkaha bıraktı odaya.
"yani sen şimdi diyorsun ki 'biz mühürlüyüz' ve benden bu saçmalığa inanmamı mı bekliyorsun? Ki sen bir vampirsin..." birkaç saniye süren sessizlikten sonra ekledi "ayrıca benim bir alfam var ve Felix denen kişinin sana bunu da anlattığına eminim."

Chan derin bir nefes soludu ve açık maviden koyuya dönen gözlerini Hyunjin'e sabitledi. Gözleriyle onu olduğu yere kilitlemişti sanki. Çünkü Hyunjin istese de hareket edemiyordu.
"Evet biliyorum, kim olduğunu bilmesem de... Bildiğim bir şey var ki, o da alfa bozuntusu senin alfan değil. Çünkü gerçek bir bağ ile bağlıyız. Ayrıca, eğer o adam isteseydi, çoktan gelip seni alabilirdi." sesi hırıltılı ve normalden daha sert çıkmıştı. Hyunjin tırsmıs ve birkaç adım gerilemişti. Normal olarak daha duyduklarını sindirememiş ve şaşkındı. Aynı zamanda karşısındaki vampir de onu korkutuyordu.

İdrak etmek istemiyordu. Bir vampir ile mühürlenmeyi kabul edemezdi. 'Ne olursa olsun bu bağdan kurtulucam...'

O bunları düşünürken kader çoktan ağlarını örmüştü.....

SİZCE NASILDI?!?

HYUNJİN BÖYLE DÜŞÜNMEKTE HAKLI MI?!?

UMARIM BEĞENİRSİNİZ⭐⭐⭐⭐⭐



RED LIGHTS Where stories live. Discover now