~ İHANET ~

220 34 8
                                    

Gece saat 3 civarlarında malikanede herkes uyuyordu, bir kişi dışında. Sessiz ve ağır adımlarla pencereyi açtı. Pencerenin altında iki koruma bekliyordu. Ve odası ikinci katta olduğu için atlayamazdı. Ancak Prensden duyduklarından beri iki gün geçmişti ve o zaten kaçmak için bir plan yapmış ve en doğru zaman olan bu saati beklemişti.

Korumalardan mor saçlı olan adının Minho olduğunu öğrendiği kişi lavaboya gitmek için ayrılmış, diğer kahve saçlı ince yapılı adı Seungmin olansa orda dikilmeye devam ediyordu. Hyunjin görünmezlik gücünü devreye soktu ve elindeki süs tabağında aldığı büyük deniz kabuğunu malikanenin biraz ilerisindeki ağaçlık alana fırlattı. Sesi duyan koruma o tarafa hareketlendi. Hyunjin ayağını pencerenin altındaki demire bastı ve hemen ayağının altındaki klimaya tutundu, klimaya tutunarak bir kat aşağı indi. Koruma ağaçlıklara yaklaştığı gibi klimanın alt demirine eli geçirdi ve kendini aşağı bıraktı. Hızlı ancak koşmadan malikanenin tam tersi yöndeki ağaçlıklara ilerledi.

Malikanenin çevresini saran yüksek demirlere baktı ve içeri girerken yaptığı gibi tırmanma yeteğini kullanarak dışarı çıktı.

Sonunda özgürdü. Şimdi ise sadece sürüye gidip, Alfasını bulup bu mührü bozmalıydı.

:::::::::::

Sürü alanına yaklaşınca görünür oldu. Ormanın en derinlerinde ilerlerken çok mutluydu. Kaç gündür alfasından uzaktaydı ve çok fazla özlemişti. Kesin mecburiyetten gelememişti ona göre. Yoksa kesinlikle onu kurtarır, orda bırakmazdı. Mutlaka bir açıklaması vardı.

Sınırdan girdiğinde iki koruma bekliyordu onu. Ama Hyunjin ikisini de çok iyi tanıyordu. Koşarak sarıldılar birbirlerine.
"Sizi çok özledim" demişti Hyunjin özlemle.
"Biz de seni çok özledik. Az daha gelmesen peşinden gelicektim." dedi sarı saçlı, kasları fazla gelişmiş arkadaş.
"Binnie neler yaşadım bir bilsen"
"Neler yaşadın da gelemedin. Junho dışarda işlerin olduğunu söyledi."demişti yeşil gözleri ile betaların en güzel gözlüsü.

" Jeongin önce Junho ile konuşmalıyım. Sonra açıklıycam herşeyi. Ama önce ona anlatmam gereken önemli şeyler var."demişti Hyunjin.
Jeongin ona baktı ve ciddi bir konu olduğunu düşündü. Neler döndüğünü ne kadar merak etse de arkadaşına güvenerek susmayı tercih etti.

Hyunjin onları kapıda bırakarak kulübelerin olduğu tarafa doğru yürüdü. Alfanın kulübesi en uzak köşedeki yalnız olandı. Hyunjin çok fazla gergindi. Zaten dosyayı da alamamıştı. Junho ona inanacakmıydı? Aklında binbir soru ve endişeyle kulübeye yaklaştı. Tam kapıya yönelmiştir ki İçerde gelen bir kadın sesi onun durmasını sağlamıştı.

Yavaşça cama yaklaştı ve daha net duymak istedi.
"Aşkım sence babam evlenmemize karşı çıkacak mı?" Hyunjin şok geçirmiş olduğu yerde donup kalmıştı. Olamazdı. Junho ona bunu yapmazdı, yapamazdı. Junho, "Sanmıyorum. Sen tam onun istediği türde bir gelinsin. Güzel, akıllı, Omega ve ayrıca bir kızsın." son kelimede büyük bir kahkaha atmış, Hyunjin'in gözünün kararmasına neden olmuştu. Kendini toparladı ve kulübenin kapısında kızın gitmesini bekledi. Çünkü kızın hiçbir şey bilmediğini düşünüyordu. Sonuçta onlar gizli bir ilişki içindelerdi. Junho ona daima bu görevler bitmeden evlenemeyeceklerini, herşey bitince ailesine anlatıp evleneceklerini söylemişti.

Hyunjin yerde oturmuş öylece seslerin kesilip kızın gitmesini beklemişti. Ağlamamak için kendini zor tuttuğu için tırnaklarını tenine geçirmişti.

Kapı sesini duyunca hemen görünmez oldu. Kız çıkarken Junho'yu uzunca öpmüş ve ardından hızlıca evine gitmişti. Hyunjin kıza dikkatle baktığında onu tanıdığını farketti. Bu kız sürünün en soylu ailelerinden biri olan Kim ailesinin kızıydı. Kim Yoona...

Junho tam kapıyı kapatıyordu ki Hyunjin kapıyı tuttu ve görünür oldu. Junho öne şaşırmış sonra ise pis pis gülümsemişti. Sanki az önce başka birinin koynundan çıkan o değilmiş gibi. Hyunjin "Neden?" diyebilmişti sadece.
"Madem artık öğrendin, açıklamak saçma olsa da sana son bir iyilik yapıcam. Ben aslında erkek Omegalardan hoşlanmıyorum ki ailem de istemez zaten. Ailem ve ben kadın olan bir gelin istiyoruz. Anladın mı?"
"Yani beni, sırf o tehlikeli görevlerde kullanabilmek için kandırdın öyle mi? Sadece kendin gitmeye korktun ve beni yolladı-" o an suratına bir tokat yemiş, neye uğradığını şaşırmıştı. Sürünün lideri, aynı zamanda Junho'nun babası Jinyoung (umarım doğru yazmışımdır) karşısında dikilmiş öfkeyle ona bakıyordu, " Kullandıysa kullandı. O olmasa kim bakardı senin gibi birine. Saçmalamayı bırakta şu dosyayı ver hemen..." bağırmıştı.
Hyunjin birden yüksek sesle bir kahkaha atmış ve, "Dosya mı? Dosya öyle mi? Yok dosya falan" artık Hyunjin de bağırıyordu ve bu sese bütün sürü gelmiş, artık onlar da herşeyi duyuyordu.

"Ne demek yok?" sürünün lideri yaşlı herif Hyunjin'e bir tokat daha atmış ve, "Biz seni oraya gezmen için değil, o pislik Vampir Prensinin dosyasını çalman için gönderdik."
"Gezmek mi? Ben kaç gündür orda tutsağım be ne dosyası? Beni resmen ölüme yolladınız. En güçlü vampir presi evine bir omegayı gönderirken aklınızdan ne geçiyordu? Şimdi anlıyorum, gözlerim açıldı. Aşk resmen gözlerimi kör etmişti ama artık herşeyi farkındayım. Bundan sonra beni asla kullanamayacaksınız." Junho'ya hitaben,"Bu arada o dosyayı alsan bile, bu korkak halinle asla yenemezdin zaten onu. Bizzat konuştum kendisiyle. Bir vampir ama senden daha Alfa olduğu kesin" diyerek sürüdekilerin anlamaz, meraklı bakışları arasından geçerek sınır kapısına ilerledi. Kargaşayı duyan arkadaşları da oradaydı. Onlar da Hyunjin'i takip ettiler sessizce.

Hyunjin durdu ve, "Üzgünüm bunları sizden saklamak istemezdim. Ama aşktan gözlerim o kadar kör olmuştu ki. O ne isterse sorgusuz yapıyordum. Resmen beni sırf güçlerim için casus olarak kullandı. Ve şimdi Yoona ile evlenecek...." sonunda daha fazla dayanamayan bacakları onu yere çökmeye mecbur bırakmış, kaç zamandır tuttuğu gözyaşları istemsizce akmaya başlamıştı. Hıçkıra hıçkıra ağlıyor içini boşaltıyordu. Dostları da ona sarılmış onunla ağlıyordu.

:::::::::::

Sınırdan çıkmış öylece ormanda yürüyorlardı. Hyunjin ne kadar geri dönmelerini istese de onlar Hyunjin'e, "Sen nereye biz oraya. Asla yalnız bırakmıycaz seni."demişti.

Yolculuk nereye bilmeden saatlerce yürümüşlerdi. Artık gün ağarmış karanlık yerini aydınlığa bırakmıştı. Hyunjin ve arkadaşları boş ormanda evsiz ve sürüsüz kalmış başıboş dolaşıyorlardı..... Şimdi ne olacaktı???


Bir bölüm daha.... 🥰🥰🥰🥰

Hyunjin artık daha akıllı ve korkusuz.

Sizce.....


RED LIGHTS Where stories live. Discover now