hayvanat bahçesi

768 41 5
                                    

Selin motora binmiş onu eve götürmem için bekliyordu. Benim siyah RayBan gözlüğüm  altında gözlerim dolu doluydu. Kalbim sıkışıyorken kendime gelmem gerektiğini ve öylesine söylenmiş bir söz olabileceğini düşündüm.

Motora binip sürmeye başladığımda  selini nereye götüreceğimi düşünüyodum ki önüme hayvanat bahçesi tanıtım tabelası çıktı. Selin  gibi birinin hayvanlardan  nefret  ediyor olması imkansızdı. Eve  gidip  reyhan ceyda eda üçlüsüyle, hatta şu sema piçiyle uğraşamam diye düşünüp selinle kaçamak yapmak istedim.
Hayvanat bahçesi tabelasının olduğu yola girdiğimde selin bağırdı.

"Nereye! Beni kaçırıyor musun!"

"Ne kaçırması amk"

"İmdaaat" dedi omzuma dişlerini geçirdi.

Bi kuşun ısırması gibiydi. Kahkaha attım. Ben kahkaha attığımda sinirlenmiş olmalı ki gerçekten dişlerini tam olarak geçirdi.

"Ahhh selin. Omzumu hissetmiyorum"

"Bırak beni. Ben senin bildiğin kızlardan değilim işte "

O böyle derken biz hayvanat bahçesine geldik. Motor durduğunda konuşmayı kesti. Tabelayı gördüğü içindi sanırım. O şaşkınlıkla hayvanat bahçesi girişine bakarken ben motordan inip elini tuttum.
"Gel hadi" diyerek elini çekiştirdim.

Kapıdan girdiğimizde görevlinin biri yanımıza geldi. Bize fiyatı söyledi.  Ücreti gişede ödedim. Sonra da bizi gezdirmeye başladı.

Selin her gördüğü hayvana çığlık  atıyordu.  Sanırım sevinçtendi. Ben sadece kedi köpek severdim. Selin hepsine koşup fotoğraf çekip "Oy seni yerim- sen ne kaday tatyışın- çeni ışyıyım" gibi  şeyler   söyleyip onu yeme istediğimi arttırıyordu.

Bi ara kulağına

"bana bile bu  kadar hayvana ettiğin bir iltifatı etmedin. Yazıklar  olsun" dediğimde

"Seni yerim " deyip gülümsedi.  Ben de sırıttım.

"Ama yersem kusarım"

Bozulmuştum. Kusarım diyo ya. Deli ediyo beni. Bana gülümseyip hayvanlara yöneldi. Sinirli suratıma gülmesi  sinirimi iki katına çıkarmıştı. Bir kere iltifat etse ölür müydü. Zebralara ceylânlara develere .. adını bilmediğim bir sürü hayvan vardı . Aslandan  korksam da selinin seni yerim demesine kahkaha attım. Aslan bu amk. O seni yer asıl. 

Bu "O seni yer asıl" cümlesini ona söylediğimde  beni azarlamıştı.

"Aslanlar cani değildir. Aç değillerse insanları yemiyorlar sadie"

"Sen öyle diyosan öyledir  bebeğim" diyip asker selamı  verdim.
Bu halime gülümseyip hayvanların fotoğrafını çekmeye  devam etti. Gel aslanla üçümüz fotoğraf çekilelim dedi. Aslanın kafeste gözüken haliyle selfie çektik. Ben poz verme bahanesiyle selinin beline arkadan sarıldım. Yanağımı yanağına koydum. Hatta yanağını öptüm. O sırada  da foto çekti. Kadın görevli bize şaşkın şaşkın bakıyordu. Umrumda mıydı? Aslaa.

Selin bi ton foto çekip hayvanları deli gibi kıskanmama neden olduktan sonra onu buraya getiren ben pişman oldum. Seline "hadi gidelim" demeye çabaladım. Ama sürekli susturuyordu.
Ya Bi kere de öperek sustur selinim. Üzülerek bakıp masum bakışı atıp "biraz daha" dediğinde, onu kıramadığım  için köpek gibi ona itaatkar olduğumu  hissettim..

Zor da olsa selini hayvanat bahçesinden çıkardım. Ama bilin bakalım nasıl. Çıkma karşılığında bana köpek aldırdı. Kölesiymişim diye almak zorundaymışım. Köleliği unutmuştum ama zamanı hâlâ sürüyordu. Köpeğin adını afrodit koyucakmış. Yunan mitolojisine merakı var diye. Ben yüz kez dedim hüsniye koyalım diye.  Dinlemedi beni. Pug köpeğine afrodit mi konur olm. Bıktım şu hanımcılıktan.
Köpek biraz ufaktı. Yani daha büyümemişti. İlk ufak olduğunu gördüğünde bunu annesinden ayıramam ben diyip gözleri doldu. Görevli annesini aslanın yediğini söylediğinde aslana nefretle bakıp püüü demişti.  Kahkaha atmıştım. Küçük  diye aldım ama motorla güvenli gitmek için onu koyacak bir şey de aldık. Selin elinde tutuyordu. Ben de sırf köpüşümüz yüzünden yavaş gidiyordum.

Eve vardığımızda  kapıyı çaldık. Müzik sesi çok fazla diye sanırım duymamışlardı. Önce ceydayı sonra reyhani sonra da eceyi aradım. Ece hemen açtı.  Ece koşup kapıyı açmaya geldi. Elimizdeki köpeği görünce çığlık attı.

"Ben köpekten korkarım. B-buu neeee" dediğinde üstüne saldım.

Hızlıca  kaçtı. Hepimiz kahkaha attık. Reyhan ve ceydayla gülüp, korkudan evi yüz tur dolaşan eceyi izledik.

Reyhan o sırada konuştu.
"Sadie ayşegül koy  adını . Bizim poyrazın çiftleşme zamanı geldi. Bi zamanlar böyle demiştik hatırlıyo musun. "

Seline kafamı çevirdiğimde kıpkırmızı olmuştu sinirden. Fazla belli etmezdi sinirlendiğini  ama yüzü kızarırdı. Kendini tutmak için  susardı. Çok kıskandığı ortadaydı. 
"Bi kere o köpek benim. Hatta adını afrodit koydum. Bi de eskileri hatırlama ve hatırlatma. Sadie benim sonuçta"

Deyip dudağımı öptü.

Ben iptal... ben şok ben a101. Ben bim!

Yaz aşkım(GXG)Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora